Ey İstanbul, nedendir sendeki bu eda?
Terennüm eder deniz, güneşi şarkı gibi,
Işıktır nağmesi; kelime her bir damla…
Köpükler raks eder, sanki ilan-ı aşkta.
Nedendir, ey İstanbul bu sendeki manâ?
Leylayı aratmıyor, mecnun etti fikri.
Kimi sözle eder, kimi gönülle sena,
Uzağına düşen, zanneder seni hülya.
Nedendir, ey İstanbul bu sendeki sima?
Çamlıca pervasız süzer, Yıldızsa içli,
Yeşil gözler gibi naz ederler afaka.
Çık, boğaza onlardan bak, gör nasılmış safa!
Nedendir, ey İstanbul bu sendeki vefa?
İçinde saklı mazinin derdi sevinci.
Tarihe unvan olmuş yaşlı Ayasofya,
Asırlardır mekan tutmuş sineni güya.
Nedendir, ey İstanbul bu sendeki şema?
Boğaz salınıyor, ince mavi tül sanki,
Açmış iki kıtanın arasını ama,
Vuslat olmuş iki denizin sevdasına.
Ne başka memleketsin be canım İstanbul!
Bir kıymetli cevhersin, biçilmiyor paha.
Asmış seni Yaradan dünyanın gerdanına,
Bize vermiş, etse de yaban eller gıpta!
Kayıt Tarihi : 28.4.2005 18:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (3)