Yıllar önce babamın tayiniyle çıkmıştık memleketten.
Ardından dayılarım amcalarım derken,
En yaşlımız babaannemizi de almıştık zaten,
Nasıl olmuş da düşmüştük yollara bilmem.
Bir de bakmışız
Bursa’ya gelivermişiz Kars ilinden.
Babam gezmeyi severmiş.
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Hüzün veren eserinizi içim burkularak okudum. Kendimden hatıralarla bezenmiş sanki. Bizim de babamızdan sonra viran kalan baba ocağımız canlandı gözümde. Ne fayda ki şartlar değişti, dönüşü yok artık. Kaleminizi ve geçmişi unutmayan yüreğinizi kutlarım. Bursa'ya ve size selam ve sevgiler. Saygılar.
HEPİMİZ DOĞDUĞUUZ YERLERDEN BİR ŞEKİLDE UZAK YADA YAKIN YERLERE GÖÇ ETMİŞİZ BU SANIRIM 1980 LERDEN SONRA DAHADA HIZLANDI KÖYÜMÜN DOĞDUĞUM MAHALLESİNDE O ZAMANLAR HANE SAYISI 20 CİVARLARINDAYDI HER EVDE EN AZ 10 15 NÜFUS ÇOLUK ÇOCUK TORUN DEDE NİNE ŞİMDİ HALA 20 CİVARLARINDA AMA YALNIZCA KIŞ AYLARINDA BEŞ ALTI HANE DEVAMLI İKAMET EDİYOR DİĞERLERİ ARTIK BİR ŞEKİLDE DOĞDUĞU YERLERDEN AYRILMIŞ ..VE ŞİİRİNİZDE SANIRIM O YILLARDAKİ YAŞANANLARI O YILLARIN ÖZLEMİNİ MEKANLAR VE ZAMANLAR FARKLIDA OLSA ANLATMIŞSINI TEBRİKLER DUYARLI YÜREĞE
Borçlu bir geçmiş vardı …
Belli ki ne dönebilirdik ne bakabilirdik eve…
Satmaya karar verdik, sattık ve döndük
Artık memleket bildiğimiz yere
Bilmem şimdi çocuklar var mıdır evin bahçesinde
Kesilmiş midir sarmaşıkların fazlası
Kapı tokmağı parlatılmış mıdır yine
Yine kocaman mıdır birileri için iki evin arası?
Yollar yayla gibi gelir mi bilmem birilerine?
Yavru kediler kendilerini saklayacak birilerini bulurlar mı?
Meyvelerin dalları bir salıncak gibi yine çocukları sallar mı?
Ve her şeyden önemlisi
Her birimizin dünyaya gelişinde
Annemin doğum çığlıklarına şahitlik eden
Annemle birlikte her sıkıntımızda
Göz yaşlarını saklayan evimiz
Bizleri affeder mi acaba?
Ne dersiniz?
Öyle derinlemesine gözlemler ki..Öylesine tanıdık ve benden ki dizelerde gizlenen duygular...Okurken burnumun direği sızladı.
Biz büyüdüğümüz için sığamadık mı sokaklara, ondan mı daraldı sokalar bu kadar...Evler affetmiyor asla.Onlar canlı sanki. Nefes alıyorlar adeta ve güceniyorlar bize onları terkettiğimiz için....
Büyük beğeniyle okudum canım...Bilmem gerçek miydi yoksa empati miydi?Ama önemli olan yazarken yaşaman ve okuyana da yaşatabilmendi.
Kutlarım yürekten...
Benzer bir şiirimi paylaşmak istedim...
ATLAR AĞLAR MI?
Bir atımız vardı, emektar;
Tüyleri parlak, bilekleri ince, rengi dor,
Yelesi uzun, duruşu mağrur.
Gençliğinde pazara giderdi babamla
Üzerinde gümüş koşumlar,
Babam bir heykel gibiydi sırtında.
O da rahfan yürürdü hoş bir tempoyla,
Yollar bozuktu, arabalar çıkamazdı vara yoğa.
Okul zamanı çok özlerdim Garip’i
Tatili iple çeker, gelince hemen atlardım sırtına
Deniz kenarını boylardık mutlaka.
Pek te uysal sayılmazdı aslında,
Kim bilir kaç gelin almaya gitmişti zamanında?
Yollar yapıldı, atların yerini arabalar aldı,
Atımız da artık pazardan geri kaldı.
Çocuklar evlendi, uçtular yuvadan,
Evde kalanlar sadece annemle babam,
Bir de küçük çoban.
Vakit geldi annem –babam terk-i diyar eyledi,
Göçüp gittiler gerçek mekana,
Dilerim mekanları cennet ola.
Gençler de pek uğramaz oldu sılaya.
Ağaçlar bile yaşlanmıştı zamanla.
Kapının önündeki ıhlamurun gölgesi
Kaç yorgun yolcuyu ağırlamıştı yıllardan beri.
Ama artık o da yoktu sahipleri gibi.
Harmandaki yaşlı fırın yıkılmış,
Dibek taşı çoktan devrilmişti.
Bir doğum sonrası Sevda inek öldü.
Öksüz kalan buzağı biberonla büyüdü.
Yaşına gelince de satıldı.
Atımız artık koca ahırda yalnızdı.
Artık çok yaşlanmış, zayıflamıştı.
Yarıcı ellere günlüğe gidiyor,
Çalıştırıyordu Garip’i ölesiye
Gün batımına kadar kendisiyle.
Üstelik ne ilgi vardı, ne sevgi.
İki avuç arpa, bir tas su,
Çekilmezdi bu hayat doğrusu.
Ama güzel anıları vardı bu evde;
Torunların doğumunu görmüştü.
Buzağıları yalamıştı belki de
Annesinden gizlice, sevgiyle…
Bir şubat ayazında yarıcı ayrıldı evden
Ev sahiplerine bile söylemeden.
Yükleyip eşyalarını giderken
Yaşlı atı o soğukta çıkardı ahırdan,
Saldı yazıya ardından bile bakmadan.
At her akşam eve geldi yazıdan,
Baktı ne bir ışık, ne yem, ne karşılayan.
Kapının önünde bir çeşme babamdan kalan.
Sular çok fazla, akıyor üst oluğundan.
At, birkaç yudum içti yalağından.
Bir medet umdu bitişik komşulardan
Kişnemeye bile mecali olmayan
Başını dayayıp kilitli demir kapıya,
İri yaşlar döktü o güzel gözlerinden,
Kim bilir o anda neler geçti içinden.
.
Oysa herkes kendine bakmaktan acizdi anlaşılan.
Hain yarıcı evi boşaltıp kaybolmuştu ortadan.
Koca ev kalmıştı viran.
Amca kızı görmüştü çeşmeden su doldururken.
O günden sonra ihtiyar atı kimseler görmedi zaten.
Bir gün sorarlarsa size:”Atlar ağlar mı? ”
Hiç tereddütsüz deyin ki:
“A t l a r d a a ğ l a r, hem de yürekten.”
Naime Özeren
Yüreğime sıla özlemi düşüren şiirini severek okudum Meral Bacı. Yüreğine sağlık.
Bu arada bir düzeltme yaparsam kırılmazsın umarım. 'Akasyaların arasındaki kamelyada' dizesinde geçen 'kamelya' sözcüğü, aslında 'kameriye' olmalı.
Sevgili dostum Meral hanım, Okadar duygu dolu ve etkileyici yazmışsınız ki sizi tebrik ediyorum,bana küçük çocukken yaşadığım mekanı hatırlattınız yeniden.
Harıka bir şiir kaleminiz daim olsun. Sevgi ve selamlar.
çok hoş anlatım olmuş tabi şiir tadında değil ama bu tür yazıların da olması gerek diye düşüniyorum anlatım çok güzel sanırım yaşantınızın özeti olmuş
Ben, sen, o, biz, siz, onlar varız bu hikayenin ,savrulmuşluğun içinde. Gurbet denilen memleketimin dört bir yanını gezdikten sonra yiyecek ekmeğimizin olduğu yerde konakladık. Göz yaşlarını akıtan evimiz bizi affeder ama biz unutamayız onu.Ellerine yüreğine sağlık sevgilerimle.
Nasıl olmuş da unutturmuş büyük şehir toprağımızı?
Nasıl olmuş da bir yaprak gibi savrulmuşuz
Aramamışız dalımızı budağımız? ı…
*****
her birimizin öyküsü benziyor birbirine..Bende Edirne'den giderek ilkokula başladım Kars ilinde..karlı buzlu yolları ve zamanın içinde donmuş kalmış halimle hatırlıyorum o ili...
Yazdıklarınız ile ısı aldı çözündü çocukluğum.. birde annemin kars'ta olmakla özlem barındıran hali.. anneniz gibi
gönlünüze sağlık meral hanım..
Çok güzeldi.....
yıldız özdemir....
Kars iç anadoluda pek çok şehirle kıyaslanmayacak kadar aydın birşehirdi, otuz yıl evvel. Şimdi farklı olduğunu sanmıyorum. Bir tane pastahanesi vardı ve kızlı erkekli gençlerle dolar taşardı. Gençlerse Kars'ın yerlileriydi. Çok şaşırmıştım.
Beni askelik yıllarıma taşıdınız Meral Hanım. Çakmak tabyada yedek subay topçuydum. Orada yazdığım Kışla Notları askerligimle ilgili tek şiirimdir.
'Annem dönmeyeceğimizi anlayınca
Taksit taksit açmıştı istiflediği kutuları…
Kars’ı bir kez daha göremeden öldüğünde
Yatağının altında hala açılmamış bir çıkın vardı.
Bir de çatal iğne ile bir kenarına iliştirilmiş
Kendisi ile birlikte ölen geri dönme umutları…' annenizin umudu hiç ölmemiş, ben öyle anladım.
Dostluk ve saygımla.
çok özgün ve güzel bir şiir okudum .kaleminiz daim olsun . selam ve dua ile
Bu şiir ile ilgili 38 tane yorum bulunmakta