'Evler dünyanın en münasebetsiz yerleridir'
Ahmet YALÇIN
Gördüğüm an ev sahibinin
O korkunç yüzünü
Yanıyor midem,tutuyor ülser
Her ayın başında aynı mide ağrısı
..
Kanser denen illetin yok mu hakkından gelen,
Ev ocak yıkan derdin kim anlar ki dilinden.
Nice ev ocak yıktı bir ses geldi derinden,
Bu garip döndü baktı ses geliyor kalbinden.
Derdi çekenler bilir bir ocak daha yıkma Tanrım!
Gidene yazık denir ben kalana da acırım.
..
olmadı sevgili;
ben her kirpiklerimin birleşmesinde
kiracısı olduğum yüreğinin ev sahibi olma düşünü kurarken,
sen en soğuk kış günlerinde beni düşümün kapısına koydun…
..
Min gotibû ji te re:
…koremar e ev komar…
Te guh neda min
Te biya xwe kir
Te got:… kevok im ez
Kevokan nakujin…
Min got: Ne wilo ye
..
İnan olsun bıktım ondan
Sokak sokak dolaşmaktan
İstedim bir evim olsun
Vermedi bize yaradan.
Üç ay burda,beş ay orda
Yolcu oldum sanki handa
..
Ben senin camları kırık bir ev gibi; rüzgâr alan yanlarını değil?
Bir rüzgâr gibi camlarımı kırmak istercesine esmeni sevdim.
(11/10/2011)
..
Çadır kursam Aksarayın düzüne
Hasret kaldım bir odacık yüzüne
Kapak atsam bir evin bir gözüne
Kolay kolay çıkmayız artık ordan
Pişman olmaz bizi evine alan
Aksaray meydanı güzel ve hoştur
..
Aşk; dün,elde açılmış ev baklavasıydı
Tadına bakmadın,oysa tam sırasıydı.
Tavında dövülür demir
Aşk tazeyken yenir!
..
Kimsesiz bir ev buldum Sapan'da
Camları kırık dökük, içerisi soğuk, yıkık
Duvarlar çatlak, banyo ve mutfak derbederdi,
İçimden derlemek toplamak geldi
Bu iş bana göre değil, mecalim tükendi,
Manzara güzel göle bakıyor,
Sırtını Kartepe'ye yaslamış sallanıyor,
..
asgari ücret ayarındaki sevdalar,
kiralık ev misali yürekler,
gazete vitrinindeki bedenler,
benim satırlarıma bile giremezler...
..
Bir GününDaha Sayfasını KapatırkenUykuyaDaldım.ÇokUzun Bir Yoldayım.Etrafım Ağaçlarla Çevrili Dar Ve Uzun Bir Yol Bu.Bu Yolda Kimsecikler Yok Birtek Ben Varım Mis Gibi Kokuyo Hertaraf.Yürüyorum Yürüyorum Yol Bitmiyo.Etrafımda Gördüklerimin Hepsi Birbirinin Aynısı.Sanki Hiç Kıpırdamamışım,Olduğum Yerde Duruyormuşum Gibi..Nefes Nefese Kalmışım.Öylede Yorulmuşum ki…Omuzlarımda Tonlarca Yük Varmış Gibi.Birparça Soluklanayım Derken Havanın Gittikçe Kararmakta Olduğunu Farkettim.Ne Geldiğim Yolu Görebiliyordum Artık,Ne de Varacağım Yeri…Galiba Kaybolmuştum O Ormanda..Bu Yorgunluğun İçinde Ömrümde Hiç Tatmadığım Duygular Var.Özlem,Hasret,Umut,Acı,Sevinç Ve Birçok Şey.. Tuhaf Hemde Çok Tuhaf Geldi Bana…Çöreklenmekte Olan Karanlığın Yanı Sıra Bir Fırtına Koptu.Gökyüzü Delinmişçesine Yağmur Başladı Birden..Sis Çöktü Göz Gözü Görmüyo…Kala Kaldım Oracıkta.İliklerime Kadar Islandığımı Farkettim.Üzerime De Doğru Dürüst Hiçbişey Almamışım.Yağmur Dağıttı Birden Sisleri.Aydınlandı Gözümün Önü..Son Sürat Yağmurla Beraber Koşmaya Başladım.Daldım Ormanın Derinliklerine..Kayboldum Birden Ağaçlar Üstüme,Üstüme Geliyo Sanki..En Nefes Alınabilecek Yerde Ben Boğulmak Üzereyim,Nefes Alamıyorum…Arada Bir Yanıp Sönen Işığın Dışında Her Yer Zifiri Karanlık.Koştum O Işığın Peşinden Korkmamak İçin Kapadım Gözümü..Sırılsıklam Olmuştu Her Bir Yanım…Nefes Nefese Kalmıştım.Hafiften Titremeye Başladım..O Ara Mis Kokulu Güllerin Arasına Daldım..Sanki Yol Gösterirmişçesine Dizilmişlerdi Ayaklarımın Dibine..Rengarenk Güller Kırmızısı,Sarısı,Pembesi Katmer Katmer Güller…O Koku,Hayatımda Hiç Tatmadığım Ah..O Koku. Buldum İşte.Tam Karşımda Duruyo Sığınabileceğim Ev,Gözlerimin Önünde…Açtım Yarı Kapalı Gözlerimi, Baktım Etrafıma..Yaklaştım Kapıya, Kalbimin Yerinden Fırlayacakmışçasına Atıttığını Farkettim.Ne Kadar Aç,Ne Kadar Islanmış Olduğumu Ve De Korktuğumu…Son Sürat Durmaksızın Tekrar Tekrar Usanmadım Çaldım Kapıyı…Açılmadı Kapı.Etrafında Dolandım Evin Her Bir Köşesine Kilitler Vurulmuş.Senelerdir Açılmamış Ve Pas Tutmuş Kilitler…Meğer Gördüğüm Işık Tepede Yanan Fenerin Işığıymış..Of…. Of….Dönemezdim De Artık Geriye.Gül Döşenmiş Yoldan O Kokuyu Tekrarİçime Çeke Çeke Bir Daha Hissedemeyecekmişçesine Kayboldum Karanlıklarda.İrkilerek Uyandım..Gördüğüm Kabusmuydu Yoksa Rüyamı Varamadım Farkına.Yanağımda Geceden Kalma Yağmur Tanesi Ve İçimde Karmakarışık Duygular ….
İşte yeni bir gün daha başlıyor.Meğerse hepsi bir rüyadan ibaretmiş….
..
Mimozalar...
Dokunduğumda saçların gibi gelen mimozalar yok şimdi.Senin gibi olmayan.Hadi onlaırn mevsimi gelecek.Ya sen...
Nerdesin.Akşamları yürüyorum caddelerde.Bazen bindiğim otobüs canımından bakıyorum alnımı dayayıp dışarı.Bir sürü ev.Araba.Kimi evlerin ışıkları açık kimileri yanmıyor.Köprüden geçerken sayamadığım onbinlerce ışık.Sen hangi ışıktasın.Nerde bıraktım seni ya da sen nerde bıraktın beni.Ben kendimi bilmiyorum artık nerdeyim.Seni özlüyorum mimoza mevsimini özlediğim gibi
Haziran 2006
..
Görüyor musunuz,
Denizin ortasında
Kumsaldan hayli uzakta
Adacıkta,ağacın altında bir ev var.
Tek pencereli bir ev.
İçerde bir iskemble,
Üzerinde gençliğim,
..
Kapıyı açıyorum, ev sensizliğe körkütük
Anıların her biri bir tarafta, hepsinin boynu bükük
Sen yoksun ya, uzanıyorum yatağıma ışıklar sönük
İçiyorum en acısından sensizliği, hicran ağır yük...
..
Yanlış zaman doğdum aylardan mart
Büyüdüm doyasıya babam yok oldu
Kendime gelmiştim anam hasta olmuştu
Gülmedi ki yüzüm anam kucakta öldü
Soğuk hava boş ev ısınmıyor kucakta
Ayaz var dışarıda yanlız kaldım dışarda
..
Gazetede gördüm ilanı sahibinden kiralık aşk varmış
Peşinat yok depozito istemezmiş hem de sahibinden
Hani gülüm kalbinin süresiz kiracısıydım ilk elden
Gecikse de gönül kiram umursamazdın ne oldu birden...
Olur derdin hep sorunlar kiracıyla ev sahibi arasında
Gönül koymazdın öyle sevda borcum varsın olsun
..
Nede güzel ismi var ıslak mendil
Bir o kadarda yaptığı işler çok
Her yerde kullan vücut temizliği
Çocuk temizliği ev temizliği genel
İcat edenden Hüda razı olsun
Arabanı temizle alet edevatını
..
Gece zifir zehir, ne bir yıldız ışıltısı ne de Nazım'ın ki gibi sarı sıcak bir pencere var. Tren çıkardığı ritmik tıkırtılar haricinde oldukça sessiz. İyi bir kulak bu tıkırtılardan kendince besteler üretebilir, arka fonda ise gayri-ritmik oflama, öksürme ve bilimum uyku tıngırtıları. Kompartmanın tek uyanığı benim. 'Uyanık' doğru kelime, bir tek ben kaçırmıyorum geceyi, uykunun tatlı yalanlarına kanmayan tek gözüaçık gözü açık benim.
Gece kimilerine göre bir örtü, tiyatro sahnesine inen perde, harç bitti yapı paydos, haydi sütünü iç doğru yatağa durumu, uyanık hariç. Görmek bir mecburiyet olmaktan çıkar, sadece görmen gerekeni görürsün geceleri, görmek bile emek ister. Birileri uzaktan kumandayla sesi kısar. Parmaklarını çıtlatsan komşu şikayete gelecek sanarsın. Gündüz farkına bile varmadığın sesler kulak tırmalarken, gündüz son sesin yetersiz geldiği televizyon büyük bir gürültüyle açılırken panikle kısmaya çalışırsın kimseyi uyandırmamak ve paylaşmamak için geceyi, en düşük ayar bile fazla mı ne?
Kimse uyanmasın istersin, uysal sıcak bir yalnızlığı vardır gecenin. Bir tren kompartımanında bir sürü yabancısınızdır belki, belki bir öğrenci yurdunun üst ranzasında, belki ev sıcaklığının çekirdek kalabalığında, işte tek uyanık sizsinizdir. Hem yalnız hem kalabalık. Yalnız olmanın tüm ferahlığı kaplar benliğinizi, en yakın dostunuzu, özbenliğinizi orta yere serer, karşılıklı dertleşir, ruhunuzu dinler, düşünür, düşünürsünüz, aynı zamanda yalnız olmadığınızı da bilmenin güven şemsiyesi altında.
Herkes uyusun ister uyanık, uyku tozunu serpen peri bir tek kendisini es geçsin diye saklanır kendine ve koyu kahvelere. Pek sevilmeyen gece yaratıkları familyasındandır. Baykuşların, yarasaların, gerçek olmadığı halde vampirlerin, fahişelerin sevilmediği gibi. Ama onların uyanıklığı farklıdır, seçilmiş bir uyanıklık değildir. Mecburi uyanıklardır, hayat memat meselesi. Geceyi isteyerek seçenler ya uyanıklardır ya da geçici uyanık kontenjanından yararlanan sevişgenler. Gecenin zifiri sessizliğinde gürültünün ağa babasını yaptıkları halde hiç bir komşunun şikayet ettiği duyulmamıştır şevişgenleri, deli pasaportu taşır sevişgenler muaftırlar olağan yenilgilerden.
Akıllı adamın işi değildir sevişmek, önce beynini çıkarıp koyarsın komidinin üstüne yoksa motor su kaynatır daha yolun başında. Sonra kalp devralır görevi, sevgiliye yumuşacık dokunmak, kokusunu ciğerlerine çekmek hazların en güzelidir. Ama soyunmaya başlamışken sıra elbet kalbe de gelir, otonom bir hareketle sıyırıp atılır kalp bir kenara. Omurilik almıştır komutayı, otomatikman reflekstir artık sevişmek. O da devreden çıktı mı elde kalan iki çıplaktır yanyana uzanmış. Ufak ufak yatağın uzak köşelerine doğru uzanan. Bütün bir ilişkinin özetidir bu tek gece.
Beyne bir müddet yıllık izin verilip Aşk'a çıkılır. Salakça davrandığını bile bile bundan salakça bir zevk duyarız. Aşık ile Maşuk birbirinin saçını okşarken bile incitmekten korkar. Anne hassasiyeti vardır dokunuşlarda, uzayan muhabbetler ince ince işlenir belleklere dantel edasıyla. Yazık ki çok sürmez, refleks olur yaşananlar, aşk yerini sevgiye, zamanla alışkanlıklara bırakır. Rayların ucunda uçurum olduğunu göre göre hızlanır tren, bitmemiş köprüye vararak bırakır kendini boşluğa. Geride 3. sayfalara manşet 2 eski insan ve 1 ölü aşk haberi kalır. Çok nadir rastlanan bazı vakalarda makinistler tren uçuruma yuvarlanmadan treni havaya uçururlar elele. Kendi idam sehpasını tekmelemek kadar asil ve az anlaşılır bir tavırdır takındıkları. Orgazmın doruklarını ve gerçek aşkı sadece onlar yaşar.
Genelde gece uyanıklarının içinde çıkar böyleleri, genelde siz yatın ben biraz daha oturacağım derler. Uyanıktırlar, gece zifir zehirdir, tren cüssesine göre oldukça cılız ritmik tıkırtılar çıkarır, İyi bir kulak kendince besteler üretir. Bir tren kompartımanında bir sürü yabancıdır belki, belki bir öğrenci yurdunun üst ranzası, belki ev sıcaklığının çekirdek kalabalığı...
..
Gız anam, gız bacım
Sacıyah sacıyah sacdan yücedür
Gız anam, gız bacım
Evinizde galduğum bir bu gecedür
Eyildim eteğimi çaldım belime
Ayrıluh yolunu aldım elime
..