EV ŞİİRLERİ

EV ŞİİRLERİ

Bestami Tatar

ben şair değilim.
ben kimsenin değilim.
ben bu şehirde yalnız
evinde sessiz oturan biriyim.
benim bir kedim var
bir de ev sahibim sadece.
kedime ciğer vermezsem küsüp gider yüzüme bakmaz.
..

Devamını Oku
Oktay Tem

Hiçbir şeye değişemem havasını suyunu
Herkes bilir Muğla'mızın kızlarının huyunu
Evcimendir fedakardır ana gibi anadır
Her iş gelir elinden dürüstlükten yanadır

Ne de güzel söylemiş atalarımız hey
Ev yapacaksan tuğladan,
..

Devamını Oku
Ömer Ekinci Micingirt

Mümtaz epey haşin zenne gibi az
Adam denilir mi kadın der hayır
Ölü beden tıpkı kemirse duymaz
Şımarık burjuva yazma der şâir

Uçsuz bucaksız ev el pençe beyi
Kocadan ziyade fino köpeği
..

Devamını Oku
Pervin Özkan

Deli bir rüzgar olup eserken başucumda;
Bir varmış bir yokmuşlarda
Masal olup uçarken ev ev oda oda...
Yoklukta ne kadar düğüm çözebildin
Çözdüklerini anlat.

Gün ışığı vuruyorken yere
..

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Kuşumuz Uçmaz Kedimiz Kaçmaz Fino Desen Hanım Korkar


Hayvanları seven de var sevmeyende, bendeniz sevenler takımın dahil olduğum için kendimi her zaman bahtiyar hissetmişimdir... Kedi cinsi de köpek cinsi de beni çok seveler, Ahmet ağabey derler de başka bir şey demezler, yok yok onu da demezler de ben uydurdum... Nasıl konuşsun ki kedi köpek biraderler, amaan işte hayvanatlar diyecektim... İnanır mısınız, beni gittiğim banka şubesine kadar takip edip kapıda bekleyen sokak köpeği bile var. Yok vallahi ben demiyorum, cebimde para var gel korumam ol diye, öyle tin tin tin geliyor peşimden...


Eve hayvan alalım mı almayalım mı tartışması bizim çocuklar büyüyünce iyi alevlendi. Kızım ve oğlum köpek de köpek illa diye tutturdular. Bendeniz kedilerden yana kullanıyorum oyumu. Kedi olmazsa kuş da olabilir diye de antiparantez bir düşüncem var... Bizim hanım da ne kedi istiyor ev de ne de it, ay it mi dedim, köpek işte anlayın. Kuşa bir derece, az da olsa sıcak bakıyor onu da kafesten çıkartmamak kaydı ile... Ben de acırım haline kuşun tabiatı ile hapis hayatı yaşayacak kuş kafeste. Arada çıkarmak da lazım, hanım da ''Her yere pisliyor altını da bağlayamayacağımıza göre kafes de kafes illa'' diyor. Ben onun ardı sıra gezer bilumum büyük ve küçük abdestlerini temizlerim Hanım diyorum, oralı olmuyor. Durun canım, durun, daha almadık. Bunlar ev de aramızda geçen tartışmalar sadece birbirimizi üzmeden, kırmadan, dökmeden...
..

Devamını Oku
Faruk Bakuri

Merkür tanrıya ulağ
Venüs adem’e yolağ
O dede ev kibele
Çolpan Zühre irem bağ

Mars’tı lemurya’lı mu
Atlantis ay’lı o mu
..

Devamını Oku
Nevin Akbulut

Çocukluğumdaki Kar’lar bunlar..

Lapa lapa arada rüzgar sesiyle birlikte.. Ben teneke sobamızın başında oturuyordum. Arada kedi gibi uzanıyordum, sobanın arkasındaki mindere. Yanaklarım kıpkırmızı olurdu önceleri, şimdi ne kadar yanarsam yanayım kızarmıyor. Çok mu büyüdüm de böyle oldum.. Artık kızaracak kadar küçük mü değilim? Yoksa yandım da mı çok belli olmuyor kızarıklarım…

Kar yine de çocuklukta bambaşkaydı, O minik bahçemiz bembeyaz olurdu, ağaçların dallarına bile karlar yerleşirdi, aile kurar ev yaparlardı günlerce. Bazen bir kuş yuvası bile kardan ev olurdu.. O bahçe meğer ne kadar da küçücükmüş, büyüyünce anladım küçüklüğünü. Oysa bana ne kadar da büyük gelirdi, küçük adımlarımla koşar koşar bitiremezdim. İncir ağacı vardı bir tane.. Yaşlıydı.. O da bembeyaz olurdu, zaten kışın hangi ağaç olduğunu anlayamazdım bile. Malum çocukluk kim bilir neler kurardım aklımdan. Evimizin hemen karşısında kocaman bir mezarlık vardı, Kaç yüz yıllık ağaçlar vardı, hep annemlere yaşlarını sorardım o ağaçların, her defasında da “Ne kadar büyükler” derdim hayretle.

Her şey büyük gelirdi küçükken bana, Şimdi sığamaz oldum bir yere. Ruhum sığmıyor bedenime.. Her şey küçüldü ben büyüdükçe, önce elbiselerim küçülmeye başladı, sonra o küçük bahçemiz.. Küçüldü küçüldü, küçücük kaldı.. Koşamaz oldum o bahçede, koşacak da bir şey kalmamıştı.. Sevinçlerim de küçüldü zamanla. Daha az sevinmeye başladım..
..

Devamını Oku
İbrahim Akbaş 1

Hani babamız içeriye girerken ayağa kalkardık ya,
Hani babamız konuşurken bizler susardık ya,
Hani babamız yanımızda iken sigara içmezdik ya
İşte o yok artık, İstanbul’da geçersizdir.

Hani Bayramlarda ev ev gezer şeker toplardık ya,
Hani düğünlerde el ele tutup halay çekerdik ya,
..

Devamını Oku
Zehra Okur

GERÇEKLER
İşsizlik insanı nerelere getirdi. Bunu biliyor musunuz? Zaman Zaman bazı gerçeklerden hep kaçıyoruz. Gelecekte neler yapa biliriz ki? En önemlisi bu işte bizi korkutan sebeplerden biri işte bunu anlatmaya çalışıyorum nasıl derler. Ha bu gün ha yarın yaparız. Olmuyor böyle naz etmeyelim bazı gerçekleri görüyoruz ki fazlasıyla canımızı yakıyorlar. Benim söylemek istediğim şey şu lüfven gelin gençlerimize çalışma fırsatı verelim onlara bazı kapılar açalım çünkü onlar emekli olan vatandaşımızın yerine geçe bilirler ve onların yapabileceği işler olabilir. __Neden olmasın, bir vatandaşımızın emekli yaşı kaç,65 mi O zaman neden emekli olmasın ki onların yerine başka gençlerimizde işlerini yapabilirler. Görüyorum ki hiç kimse emekli olmak istemiyorlar. Eğer ki bu millete iş vermek istiyorsak önce emekli olmak üzere olan vatandaşımızın onun artık emekli olduğunu hatırlatmak lazım gördüğüm kadar herkes parayı çok seviyor Ama gençlerimize de para lazım evlenemiyorlar neden çünkü işsizlik almış başını gidiyor. Lütfen gelin duyarlı olalım ki bazılarına yardımcı olmuş oluruz. Yok, neymiş efendim çocuk okutuyorlarmış olsun bir insan emekli maaşıyla bile çocuk okutuyor ev geçindirenler var.
Ama sen gel bu millete söz anlat. Kim anlar ki? Hiç kimse. İnsan işte, üzülüyor. Ne olurdu anlayış gösterselerdi. Bizlerde o zaman bir imtihanla bu gençliğe fırsat vermiş olurduk. Neden olmasın? Bakın ne demek istediğimi anladınız mı? Ben bu gençliğe, çalışma kapısı aralayın diyorum şu an Türkiye’de 100/70 i emekli olmak üzere olan insanlarımız var. Eğer ki, bu vatandaşlarımız emekli olursalar işte işsizlik azalır diyorum.
Ama bunlar gerçeğin tam yüzü ne yaparsın uzaktan seyretmesi kolay benim milletimin duyarlı olmasını istiyorum. Gerçekleri görmemezlikten gelmeyelim.
Bu gençlerin çalışma yaşı en az yaşlarının 20 olması gerek ki ne yaptıklarını anlıya bileler. İşte o zaman onlarında bizlerden farklı olmadığını göreceğiz, çoğu gençlerimizin okuduğunu görüyoruz. _Olsun sadece bir staj da görseler onlar için çok değişiklik olacak çoğu gerçeklerle üzleşecekler. Yaşamanın ne kadar zor, olduğunu bilecekler, bu gün Türkiye’de bile emekli olmak istemeyen vatandaşlarımız paraya o kadar önem vermiş ki işten ayrılmak çok zor olduğunu söylüyorlar ama bu doğru değil. _Sayın Başbakanımız bunları görmemezlikten gelmesin herkesin emekli vakti gelince emekli olmalarını söylesin ki birçok gençlerin önü açılmış ola ve onlarda bazı görüşlerini dile getireler.
Bizler neden böyleyiz acaba bir dönüp aynada kendimize bakalım bu gün bir aile nerden baksan en az (750) milyon aylık alıyor. Bir düşünün bu parayla kendimize göre harcama yapa biliriz. Ve işte o zaman gelirimizi ve giderimizi ayarlıya biliriz işte o zaman emekli parasıyla demek ki ev geçindire bilirmişiz o yüzden gelin emekli olun ki bazılarının da işleri yürüsün benim bu sözüm en çok sevdiğim insanlarımıza olsun. Beni yanlış anlamayın her gün haberleri dinliyoruz. _O kadar boşda, gezen okumuş insanlarımız var ki hepside ekmek aslanın ağzında diyor. Niye acaba biliyor musunuz, çünkü başından belli diyorum bunlara iş imkânı tanımak çok mu zor acaba (bir anımı anlatmak istiyorum eşimle birlik İstanbul, da dolanıyorduk eşim ayakkabılarını boyatmak istedi ve çapa tıp fakültesinin önünde bir genç oturuyordu. Ona ayakkabılarını boyamasını istedi ve benim dikkatimi çeken bir şey oldu. _ O gencin boynunda bir kartın asıldığını gördüm işte o zaman eşim o gence senin asıl işin ne dedi oda ağabey benim işim çocuk doktoru dedi bizde ona sen neden doktorluk yapmıyorsun dedik o da bize beni Şırna, ğa gönderiyorlardı bense daha yeni mesleğime başlamıştım ki tayin verdiler. Bende gitmek istemedim neden diyeceksiniz çünkü birileri emekli olacaktı ki oda onun yerine gece bile onun için o gençte istifasını vermiş o zaman ben çok üzüldüm niye dersiniz çünkü eğer ki birileri emekli olmuş olsaydı işte o zaman o gencin yeri orası değil çocuklarla ilgilenmekti) neden gerçekleri görmemezlikten geliyoruz. Bir düşünün herkes birbirini şikâyet ediyor. Ben artık bu insanlıktan utanıyorum nedeyim şaşırmamak elde değil. _Kimse kimsenin işini yapmak istemiyor. Bir karınca kadar beynimiz yok onların birbirlerine ne kadar hizmet ettiğini biliyor musun bir düşünün en az birinin yükünü ağır olduğunu görünce biri diğerine yardım ediyor. İşte biz böyle değiliz. Atalarımız ne demiş üzüm üzüme baka baka karalır. Sakın bunu unutmayalım. Bizlerde birbirimizin yüzlerine bakıyoruz.

..

Devamını Oku
Kerem Yüce

Solunum cihazının fişi çekildiğinde henüz on yaşındaydı.Sekiz yaşında daralmaya başlamıştı göğsü ve nefesi artık yetmiyordu bedenine.Kirişler çekip giderken,tuğlalar çözülürken yıkılıyordu duvarlar.Tam ortasındaydı bir baba çaresizliğin,bir anne döküyordu yüzünü; yaşarken bedenler depremi bir nefeslikti ilaç,bir nefes kadar sıcak.Savururken rüzgar elinin tersiyle çatısız bir ev kalıyordu geriye.
Pavlov'un köpeğiydi hayat koşullu öğrenilen ve çok ağırdı hayatın koşulu körpe bir bedene.Oysa daha dün gibiydi; yarına bir kala sallanıyordu salıncakta umutlar.Beyaz atlı bir prens gelecekti alıp götürecekti seni buralardan ve bulutlardan bakacaktın dünyaya ya da bir prenses gelip öpecekti o kurbağayı bir öpücüğe satın alıp yumuşatacaktı taş kalbini,tutunabileceğin daha sağlam bir dalın olacaktı.Beyazlar içinde yürürken o kalabalıkta bir çocuğun olacak canının en orta yerinden,gökyüzünden inen ve on yaşında kalacaktı.İşte o zaman arınacaktı sözler yalandan,gözler hüzün yaşlarından.Unutmayı unutup hatırlamaya başlayacaktın adım adım büyüyüşünü bir tarihin.Sesler gelecekti kulağına önce anlamsız,zamanla stadı dolduran taraftar edasında,coşkulu ve omuz omuza...
Kayıyordu yavaş yavaş ellerimizden bir çocuk henüz on yaşında,bahar tadında yaza bir adım kala.Kürek çekiyordu melekler okyanusa açılan kayıkta üstelik bir de çocuk vardı yanlarında dokuzunu yeni bitirmiş bekliyordu onun kapısında.Şimdi o çocuktan geriye dua edilecek bir mezar bile kalmadı apar topar gömülmüştü hemde kimsenin bilmediği bir yere.O anda kesilmişti nefesler,susarken dudaklar çekirdeği fırlamış boş kovandan ibaretti kelimeler ve solunum cihazının fişi çekildiğinde henüz on yaşındaydı bu sevda...On yaşındaydık hepimiz aslında; hayatı keşfederkenki dokuzu yeni bitirmiş on yaş edasındaydık bir çocuk gibi büyüttüğümüz bu sevdalarda...
..

Devamını Oku
Murat Kürklü

İster ev ister iş olsun
Çalışmak amacın olsun
Kader çizgin daimi düz olsun
Makamın,mekanın cennet olsun
..

Devamını Oku
Adulera Ayza

Bir ev aldım sensiz
Yuva kurmak amaçlı
Ama kapı kör
Pencere dilsiz
Tavan LaL
Koridor sessiz
Mutfak penceresiz
..

Devamını Oku
Kazım Kaya

aklından zoru var gecenin
bulutlar gebe sancısında gök beşik
aklından zoru var Amele Mehmedin
ille de oğlan bulacak!
doğum sancısındaki Belgüzar beşincisini doğuracak.

fırtına ha koptu ha kopacak
..

Devamını Oku
Uğur Can Köşk

Bitmiyor gecenin karanlığı,
Güneşi beklerken yorgun düştüm
Ne çare ki,gelmez bana aydınlık,
Çalmaz kapımı umut,
Umutsuzluk bulutunda,
Hep yüreğime inen şimşekler gördüm...

..

Devamını Oku
Kubilay Enginol

Taşlıtarla'da tahta ev,yağmur yağıyor çılgınca
Alların,pulların kadını,yatıyor boylu boyunca
Kare çantası başında,yok başka yastık
Her yer buz gibi,rüzgar çalıyor gönlünce ıslık
Hastalanmış pek fena,yok sigortası
Kenarda komşunun azıcık yenmiş sefertası
Tüm benliğini sarmış acı sefalet
..

Devamını Oku
Zuhal Aksulu

Diskoda içilmiş iki biranın üstüne onun o küçük ama sevimli odasında ev yapımı tatlı şaraplarımızı yudumluyorduk... gürültünün ve alkolün etkisiyle zaten kendinden geçmiş ruhum, şarabın tadını ilk aldığı anda daha da kendini kaybetti. Öyle güzel, öyle tatlıydı ki... dudaklarım arasına aldığım her yudumda aslında tatmak istediğimin şarap olmadığını hissediyordum her bir hücremde. Birkaç gözyaşı döktüğümü hatırlıyorum dizlerinde, geçmişe ve beni üzenlere.. gereksizdi belki, belki hiç olmamalıydı... ama o gözyaşları ile silindi gitti geçmiş gözlerimden ve zihnimden... o gözyaşları.. ve sözleri cesaretlendirdi beni derinden. “SENİ SEVİYORUM”... dökülüverdi kelimeler dudaklarım arasından birden... önce bir şaşkınlık, sonrası sessizlik. Sonra.. sonra karşılık bulmuş duygular ve hasretten yanmış dudakların kavuşması.. karanlık geceyi bölen artık sadece tatlı gülüşler, yakıcı sevişler ve birbirine karışmış nefesler... hiç bitmesin dediğimiz.

Uzun bir gecenin ardından güneş daha yeni merhaba derken bize, onun sıcak öpücüğüyle uyandım.. gözlerimi açtığımda gördüm ki kendi evimdeyim.. gördüm ki ben sadece kendimleyim.. işte o an sonsuza kadar uyumak istedim...
..

Devamını Oku
Atiye Danış

Hayat diyordu acımasız,nankör,adaletsiz.Kiminin yatları-katları-hammırları var ama adama benzer yanları yok.Kiminin de el arabası ancak hurda toplar...oysa adam gibi adamlar.Hayat diyor du öylesine adaletsiz kanı beş para etmezlerin kolunda dünyalar güzeli eşler ne çare ki kıymetleri bilinmez.Bir diğerleri de arayıp da böyle eşler edinemez...Hayt diyordu adaletsiz.Hayat acımasız/Kötüden yana..hele de eğitimli-gün görmüş kadınlar için daha bir gaddar ve hatta gardını almış şampiyonluğa oynayan bir boksör gibi.Ne varsa Acıdan/İhanetten/Üzüntüden/Zulümden yana en çok da çeken işte bu okumuş/bilmiş az sayıda yetişebilen kadınlarımız...Suskun-çektiklerini yutan/sinesinde yamayan kadınlarımız...Ve O’nlardan biri..(?) ..hep şöyle der. Keşke bir dağ köyünde,küçüçük bir ev de olsaydım.okuma/yazma dışında da hiç bir şey anlamasaydım.Ne bankalar,ne iş dünyası ne de bunca diploma...yoo..ve de güzelliğin/kafanın/Kalemin ala sı..hiç biri olmamalıydı.
İşte o zaman belki de mutluluk denen uç uç böceklerini yakalayabilirdim...ahhhhh..Duydunmu Baba yine sitemler yağdı sana...Hayat diyordo..O..
..

Devamını Oku
Figen Şençamlar

Geliyorlar, sırtlarında yükleri ile
Bir yorgan, bir döşek, yastık ile
Geldiler İstanbul'a bir lokma ekmek için
Önce ev aradılar gece uyumak için
Bulamadılar, bulamadılar
Otel parası denkleştiremediler
Zamanın büyükleri, gidin dedi dağ başına
..

Devamını Oku
Alihan Adıgüzel

Bugün başka bir eve gittim,
Kapı,nöbette girme dedi,kimse yok!
Yas var burada,baba küsmüş gelmez dedi!
Anne zaten çok oldu gideli,dönmeyecek!

Ev tenha sessiz ve mahsun boş kalmış,
Ağaçlar,bahçede yalnız ve kurumuş,suskun!
..

Devamını Oku
Kağan İşçen

sokak sokak çocuk
ev ev hayat
yırtık pantolonumda simit parçası

şarkıyla beslenmek
göz gözü görmez
beklemek şaşkın aptal
..

Devamını Oku