göçmen oluyorum bilmediğim şehirlere
bir bildik bir tanıdık arıyor gözlerim
sonra kaldırıp kaşımı omuzlarım onurum dik
bir selamla sağa eğiyorum başımı
mülteciliğin anlamını bilmeyen mülteci çocuklara
sonra nazik ruhların gözlerinden öpüyorum
" öyle başını alıp gidilir mi bir ömür
sürgün olur savrulursun ey! gönül "
ah! çocuk
gariban bir çaresizliğin içinde
büyüttüm ben seni
ne gariptir ki
hangi mabedin kapısına
yüz sürdüysem o kapıların
eşiğinde kurban edildim
canımın yongasıydı beni yoranlar
boynuma yüreğime
Türk otağın başkenti Ötüken'den yurttaşız
öz adımız güç kuvvet gen bağıyla ırktaşız
iki çıngı tek ateş özgürlükse aşk bizim
Aral gölünde saf su Altaylarda dağ-taşız
Sonbahar
yapraklarına karışıp gittiğinde,
Ekim’im üçüydü babam
bir kış bir ilkbahar
bir yaz geçti üzerinden.
koltuğun boş
Gel!
Nil yeşili dualar dökülür dudaklarımdan
Gel ve topla eteklerine beyaz karanfil /
____________________________bu dâvet ki
_______________________(mührü perva/neyi aşktır)
“ yıkılan bir ağaçtan farkımız ne ”dedi
İçimde bir ses
bu sesin kederi
bir cam gibi kesiyor yüreğimi
dokuz Temmuz saat beş otuz beş
aşksız gemilerin aşksız nöbetçisi
çıkmadı devralacak yıllarca birisi
o kadar çok kullandı ki nefreti
eskimedi yaraları sevdanın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!