var mı hattat aşk çizip de acı keder oyma/yan
yerle bir mi etmiş seni yere göğe koyma/yan
sözlerinden bin pişmanlık gelse gitse ne yazar
saltanatı üç beş günmüş aç toprağa doyma/yan
Türk otağın başkenti Ötüken'den yurttaşız
öz adımız güç kuvvet gen bağıyla ırktaşız
iki çıngı tek ateş özgürlükse aşk bizim
Aral gölünde saf su Altaylarda dağ-taşız
Ekimin üçüydü
sen gittin babam
yüreğimde bir yumrukla kala kaldım
yolunu kaybetmiş bir serçe gibi
boşluklarda süzülürüm
Sonbahar
yapraklarına karışıp gittiğinde,
Ekim’im üçüydü babam
bir kış bir ilkbahar
bir yaz geçti üzerinden.
koltuğun boş
sabahın ilk ışığı düşerken teras taşına
bozuk çalıyor ruhum
ne gariptir ki yine yapayalnızım yine bir başıma
yalnızda değilim aslında
iki koltuk beş sandalye ortasında bir masa
geçen haftadan pili bitmiş bir saat
sessiz akan bir nehir
belki durgun bir g ö l d ü m
üzerinde ot bitmeyen
kuru çatlak bir ç ö l d ü m
deki sağır deki ağır
belkide k ö r d ü m
Gel!
Nil yeşili dualar dökülür dudaklarımdan
Gel ve topla eteklerine beyaz karanfil /
____________________________bu dâvet ki
_______________________(mührü perva/neyi aşktır)
göçmen oluyorum bilmediğim şehirlere
bir bildik bir tanıdık arıyor gözlerim
sonra kaldırıp kaşımı omuzlarım onurum dik
bir selamla sağa eğiyorum başımı
mülteciliğin anlamını bilmeyen mülteci çocuklara
sonra nazik ruhların gözlerinden öpüyorum
sabah çamaşırla yıkarım cümleleri
sözü kağıda dizerim
damlar durur sefaletimin mürekkepleri
" dostun, düşmanın gözü ocağımızda "
der annem..




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!