Son yapraklarını dök Eylül ...
Şairler bitirsin hazan şiirlerini.
Ekim zamanıdır buğdayın
Sarı sarı altın daneleri boyasın tarlaları.
Varsa Eylülün hüzünlü yaprağı
Ekim'in de vardır dik duruşlu altın başağı...
Çöp.
Çöplük.
Çöplüğün içinde bir çığlık.
Çöplüğün içinde umutlarım...
Çöplüğün içinde,
Çığlığı bırakanın canı...
Varsın günüm kutlu olmasın.
Varsın adımın ardında olmasın bu sıfat.
Doğurulmuş fakat doğurmamışım ben
Bir insan evladıyım, evlatsız...
Bir "cızz" günüdür bugün benim için
Kalbimde yanık kokusu...
Geceye bırakmalık bir şiirdir bu!
Toprağa gömülecek bedenim gibi
Şiiri geceye salacağım usul usul
Bedenimi teneşir taşına soğuk soğuk
Ölüm çok sayıklanırsa çağrılır derler
Ben çoğaltıyorum dillendirerek saygıyla
Kemiklerim erimeye başlamış
Ne yani toprağa gittiğimde
Benden çok daha az mı kalacak geride?
Vücudumu saran etim yavaş yavaş
Vedalaşacak mı sevdiceği kemikleriyle
Çürüyor muyum?
Çoktum
Kalabalıktım
Yalnızdım
Bir ağıt kadar acı
Bir kabare kadar şen
Bir dua kadar gizli
Görsel dünya sanatları!
Vitrinsel bedenlerde
Kitap cümlesine denk gelmemiş
Şişirilmiş dudakların
"Hayat" hakkında yapmış olduğu
Eleştirisel "intihal" kelimeler!
Ey oğul sana sesleniyorum
Gün gelir ardına bakar da
Gölgenden başka yaren göremezsen kendine
Otur derdine yan!
Ben nerde hata yaptım da
Bir Allah'ın kulu yanımda değil diye.
Gözümün yaşını silmeye alışığım ben
Gözümden düşenleri gömdüğüm gibi sahte sevgiler mezarlığına.
Kırktan fazladır sırtımda bıçak yarası
İçtiğim kahvelerin sayısından daha fazla.
Yaşama uymak adına sürüklerim ardımdan adımlarımı.
Yanılırım.
Gamsız hayat mı?
İçimde taşıdıklarımın tartı değeri
Ölçülmez kilo hesabıyla.
Yok öyle bir ölçü birimi.
Verdim sınavımı ben kendi hesabımla
Kaybetmediğim aklımla!
Elinde sigara sessiz bir akşam
Boşver diye haykır içinden Esma
Mısralara seslen bayati makam
Ana avrat sövüp keyiflen Esma
;)