Çağırın! Dedi...
Leyla’yı bir gün, bir zat.
Deli edecek mecnunun hali
Görmem, anlamam gerek,
Delirteni,
Mecnun edeni…
Bir olmayışına yanarım
Birde buralarda oluşuma
Gün gün değil
Gece,olduğu gibi gelmez insana
Irmaklar kuru
Dil suskun
O her şeye meydan okurdu.
Meydanda,
Meydandaki birine,
Çıkıp ta yüreğini okumadı.
Okurdu okumasına
Ölüm:
Herkesin başına gelecek,
Olağan, kaçınılmaz
İnkar edilemeyen
Ansızın gelen
Alıp götüren ruhu.bilinmeyene
Kıyıya vuran dalgaları seviyorum.
İçindeki o eski odun parçasını
Siyah-beyaz filmleri
Eskimiş şarkıları
Şiiri,tarihi,sanatı...
Ve hepsinin arasından seni…
Karadır yazdığım kalemim kara
Kaş kara,göz kara,kapkara
Yaz ki ne yazasın, düşüncen kara
Kağıt kara,kalem kara, kapkara
Ben buraların adamıyım
Bozkır gibidir içim
Kıraç, susuz, taşlı, zor
Az verimli
Nankör olmayan.
Boş Bu Türküler...
Söylenenlerin Hepsi Boş.
Koca Koca Yalanlardan İbaret.
Adına Yakılmış Derler,
Dilden Dile
Dağ Bayır Dolaşır.
Yalnız şair değildi o yoldan giden
Her zaman vardı birileri/birçokları
Ben de gittim.
Gitmeliydi de…
Gitmeme mani yoktu bir şey
Ve de çok neden vardı gidişime
Ben hiç büyümedim, büyüyemedim
Ay ışığı saklı kaldı gözlerimde
Kararmadı dünyam
Aydınlıktı gökyüzü her daim.
Bir oyundu yaşanan,
Eğlendim, dalga geçtim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!