Kırıklıklardan düşlemeyi unuttum
Bir gün ardını ya da birkaçını,
Bir kere kaybetmişim, bir daha;
Bir daha düşer miyim yollara?
Düşlesem de yeni ruhları
Yüzü yüzünle bir senin
Believe me;
-i can't stand-
In a lonely room or in my head
I watch the spiders cover with webs.
So where's my other half?
I'm divided by three or five.
Yine kaydı ellerimden zaman,
Kimse halimi sormadı.
Yaşananlar, yaşanacaklar hep yalan,
Sessizliğimin çığlığı hiç duyulmadı.
Yapamadan duramıyorum bazen,
Matemle kaplanmış oto-portremi.
Buruk ve o kadar da benzersiz bir tebessümün karşısında
Sönük kalan hatıraları karalıyorum silüetime.
Ve görenler soruyor: "Nedir bu tuvalin çilesi?"
-Ama kimse fark etmiyor, oto-portremin karşısındaki vahayı-
Sonbaharın altında bir bankta buldum,
İhtiyarlığa göçen ruhumu.
Onunla düşmüştü, o dipsiz kuyuya
Elinde bir demet solgun çiçek!
Dudağında manasız üç beş kelam.
Bugüne değin tekrarlanıp durmuş
Bir düş bağlarım belki
Bulutun bukleli saçlarına
Umutlarım damlalandı yağdı
Adını koydular; yağmur diye.
Görenler koşadurdu
Yakalananlar sevindi.
Dönüp ardına bile bakamazsın bazen
Önündeki yolu çizmeye koyulmadan.
Yaşama az kala ölmeyi seçersin istemsiz,
Alışılmışın dışını çözemeden.
Dayanmaya halin kalmaz düşersin
Gözlerde yine yaş kalır, eyer de boş
Ufka doğru daldım, gittim
Ne bir ses duydum ne de gördüm.
Denizi yatak, göğü yorgan bildim,
Gün yüzü göremeden tükendi ömrüm.
Aslında hepsi bir safsata
Diğerlerinin yanında acı bile denmez
'bizimkisine'
Yılların savruluş hikayesinden bir demet
Mutluluğun ne olduğunu bana öğreten
-olumsuzluklarla-
Hep en çok koşulan yol
Yormaz mı insanı?
Hep ardından bakılan
Ya da kovalarcası yoluna serpilen
Bir ışık belirir mi sahiden
Tüm galaksilerdekinin aksine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!