Hangi göğe çevirsem yüzümü, kambur!
Geceyi ellerimle bükmek istiyorum,
Gücüm yetmiyor…
Ayaklarımda taze çimen kokusu,
Ayazı tavında bir rüzgâr esiyor,
Hangi taşa bassam musalladan çalınmış
Bir sevda büyür içimde,
Gölgesinde uyuduğum çınarlar kadar gür,
Elleri kelepçeli bir mahkum kadar özgür
Dudaklarımda sahipsiz bir sıcaklık,
Hasretin karanlığına doğru yürür
Sahipsizliğinde bir ömrün,
Aynadaki yansımaları görünür
Bir müfreze dolusu hatıradan,
Arta kalan tek şey, özlemi, eskiyen çocukluğumun
Yankısı, duvarlardan çarpar yüzüme,
Tecrit edilmiş duygularımın, çığlık çığlığa uğultusu
Ne zaman sen gelsen aklıma;
Kulağımda eski bir şarkı,
Gözlerimden, yarım kalmış bir öykü geçer.
Ellerimi uzatıp, dokunurcasına tenine
İçime çekercesine kokunu
Söylenmesi zor bir düşün peşine düşerim
Gün Bitince
Gün bitince, ışıklar söner,
Kalburüstü yalnızlıklar başlar bende,
Kuş sesleri yerine ateş böcekleri…
Demli bir çayın yerini alır, yıllanmış şarap
Karanlığın ortasında çığlık çığlığa koşuşturan bir sessizlik,
Ve eşkiya merhametiyle yaşayan bir ayrılık
Bir tren geçip gidiyor yorgun bir şehrin içinden
Başı dizlerinin arasında ağlayan bir yalnızlığı selamlayarak
Çıkarmak istemiyor rahminden, ilkbahar;
Adı yaz olan o güzel çocuğu.
Bir gökkuşağı çiz, şöyle rengarenk,
Bir de ağlayan seni
Sonra söyle bana;
Ayırabilir misin
Ağlarken gökkuşağının renklerini?
Haydi! ...kalkıyor, kalkıyor! !
Nereye gitmek istersen oraya
Haydi! ...kalkıyor, kalkıyor
Yetiş sende, fırsatı kaçırma!
Çingene kız gel bak
Sevmek
Bazen beklemektir sevmek;
Ne kadar bekleyeceğini bilmeden
Bazen fedakarlıktır sevmek;
Önce,
Geçici kabul belgesi düzenlenir
Hakkında,
Sonra,
Sevmek için gün verilir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!