Bir garip hüzündür akşamlar
Mavidir, sarıdır, yeşildir
Kıskançlıktır garipliktir gurbetliktir
Sabahı beklemek düşer
Renklerin değişmesi için
Biliyorum,
Abartacaklar beni sana;
Boyumdan başlayıp
Anlatacaklar.
Gözlerim de payını alacak bu sohbette;
Bakışlarımı tarif edecekler,
Yokluğunu demliyorum
Geçen zemheriden beri
Toprak, renk kaç kez demini aldı
Yazacak kalem, söylenecek söz
Kalmadi
Bahar-yaz derken
Yorgunum,
Tenim üzerine serdiğin
Gül yaprakları bile ağır geliyor
Yaralıyor tenimi
Yaralıyım
Yıllardır kalbimde sakladığım gül
Erenler bilir aşk şarabının tadını
Ermeyenler yapamaz gönül tahtını
Geç kalma, haydi ısmarla şarabını
Ömür dediğin durak değil beklemez yarını
Sallanan herşeyi sevdim
Ağaçdan düşen yaprağın
Toprağa varmak için
Nazlı nazlı sallanışını sevdim
Denizde ki kayığın
Kıyıya varmak istemesine inat
Dünümle dövüşe dövüşe vardım sana,
Geçtiğim yollar zafer taklarıyla,
Çığlıklarla, toz dumanın sessiz şafağa büründüğü
Uykusuzluklarla doluydu
Dönüp bakmıyorum
Düne.
Onu severken ipek böcegim derdim; birgün kanatlanip, kelebek olacagini düsünmeden.
Würzburg/21.01.2015
Gel, sen sevdamın nazı
Ömrümün bitmez hazanı
Gel, gel gör ki
Bitsin bu sevda azabı
Sen gelirsen kapanır
Haydi,
Gel yine kağıttan gemi yapalım.
Bir yağmur damlasının
Başında sen dur, sonunda ben
Farzet, karşı kıyılardayız
Ve
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!