Yalnızca bir gündü biliyorum
Kondumsa unuttuğumdan değil
Yalnızca bir güldün biliyorum
Kandımsa kırmızına değil
Bile isteye tek günlük kantlarım sustu sana
Sabah erken güneşin doğuşu sıcak daha
Bir aydede ile yolculuktan
Bedenin ruha çaktırmadığı uykusuzluk (miras)
Bir duş alınsa yeniden doğulacak
Bir bayram çocuğu gibi giyinilecek
Bakışların en megalomanı, kıracak aynayı
Dört duvar uzak
Dört duvar tuzak
Yıkılmadım ben
Yıkılmadı dört duvar
Yorgunum fazla kalamam yanında
Gözlerim kapanır göz açıp kapayıncaya dek
Yolcuyum Hay' dan Hu' ya Dünya hanında
Bekler boylu boyunca, boyumca hendek
Dünler biriktiren bir koleksiyoncuyum ben
Bugünde geç kalacağım belki bilmeden
Yarını bekleyeceğim o anı ellemeden
Boşlukta bir adım bekler bir adam geriden
Zarlarını kırmış bir oyunbozanım ben
Bugün düştü tüm kalelerim
Bugün kırıldı ellerim
Karankıl, zindan, yangın bugün
Sonbahar, son nefes, son gün bugün
Bugün ayrıldı ruhum bedenden
Bir bebek alın kucağınıza, göz bebeklerinin içine kendi çocuğunuz gibi bakarak. Gün doğarken bir bisiklet alıp, akşam ezanına kadar bisiklet kullanmayı öğretin herhangi bir çocuğa. Yapacak daha önemli bir işiniz yoksa “ çok açım “ sesini duyduğunuz bir kaldırama oturun; iki kişilik yemek alıp. Gün boyunca arayanlara bir arkadaşınızla olduğunuzu söyleyin. Aramayanları siz arayıp – merhaba deyin. Ömrünüzde ilk gez geçtiğiniz bir sokağa “ Seni Seviyor” yazıp, U ve M harfleri için yeterince boya bırakın yanına. Askere gönderin birini son dakikaya dek yanında olup. Yabancı bir düğünde bir gelin izleyin kendi kızınız gibi. İçinizden geçenleri yada kopya çekip en sevdiklerinizi bir kağıda yazın el yazınızla size ait olmayan herhangi bir isimle imzalayıp altını denize bırakın bir şarap şişesinde. Bir başkasını toprağa verin bir cenazede anneniz, babanız, eşiniz, kardeşiniz gibi. Ve bir başkasının mezarında dua edin bir gün.
Sahip değilken âşık olun yeniden ve yeniden öğrenin sevmeyi ait olmadan kimseye. Sevdiğinizde birini son defaymış gibi söyleyin, son nefesinizmiş gibi
Ersin TÜRKDOĞAN
Ben şair değilim ki
Sen bir şiirden düştün;
Güvercin kanadında yeryüzüme
Elim uyağıma dolaştı
Devrildi cümleler
Yüzünde kafiyelerim kamaştı
Mevsimi bilmiyorum ama çimeni yeşil bir bayırda uzanmıssın.
Konusalan bir cümle bile getiremedim sabaha ama, bende sağ kolunun altına yatmışım.
Bana kadar dökülmüş saçlarının arasından sana bakmak;
Toprakla güneşin kavgasından ay ışığı yakalamak.
Ay aşığı olmak seni getiren gecelerin hürmetine.
Gözlerini görmek bir rüyada olmayı gözlerinde bilmek
Ağladım; son yaprağın falına değil
Ağladım; dökülen her yaprığına
El olmuş dalına el sürmek mümkün değil
Ölmek; kavuşmak dönüşerek toprağına
Senin sarından senin beyazından zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!