gür gür yanmakta ocak
yayılıp gerinmiş
keyfinden bin osuruk atıyor kedi
dışarısı eksi yirmi derece
bağırsakları buz tutmus
sıçamıyor köpek
çok bilmişin teki
"kızı boş bırakırsan ya davulcuya
ya zurnacıya varır" dedi
davulcular, zurnacılar sokağa döküldü
davul patlattılar
zurna zırtlattılar
pehlivanım dedin meydana çıktın
kırkpınarda minder güreşi yaptın
binbir oyunlarla kemeri aldın
geleneği bozdun gazel efendi
barıştan söz ettin umut gelişti
bördü böcük, kurdu kuşu,
çiçek.. tüm doğa
geceden hazırlanırmış güne
gecenin en sessiz vaktinde başlarmış
sevişmelerin en delisi
gece düşermiş rahime
bu kaçıncı dalgınlık böyle
bu kaçıncı fren sesi
dikiz aynasında bir kız
gönül aynasında ilham
direksiyon başında ilham gelir mi
geliyor işte
onlar
beklentisiz, çıkarsız sevdiler dünyayı
sevgiye, emeğe, barışa sevdalandılar
zehir zıkkıma çomak sokmaktı ölüm, öldüler...
ölümün ölümsüzlüğünü yazdılar
yürekleri vardı
mutlusu mutsuzu
zengini yoksulu
vicdanlısı vicdansızı
aynı göğün altında nefes aldık
kimimiz mavi denizlere
kimimiz lağımlara aktık
ben her doğum günümde
terkedilişin iflâh etmez hallerine düşerim
ne pasta
ne mum
ne doğum günü şarkısı
tek hediyem özlemimdir
gözyaşlarım buharlaşırken
karışırken bulutlara
yüzüme bile bakmıyordun
umursamıyordun
bakışlarımın dilenciliğini
her gidişin bir depremdi
mahşer mahkemesi bu dünyada kurulacakmış
cehennem de cennet de bu dünyada olacakmış
madem ki bütün ölenler geri çağrılacakmış
öldürmenin, yok etmenin ne gereği var tanrım
değişik değişik dinler, kanunlar göndermişsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!