Yollar; sabahı,günü,güneşi sever
O, yeşili,dağı ve dorukları
ben, geceyi,yıldızları ve yanık tenini onun
Bir adımla çimenler sabahları rüzgarla öpüşür
henüz erik mevsiminde bir kuş uçmaktan çayıyor
çok tuhaf bi gariplik var yağmura bürünmüş nefesinde
bu serçe parmağım,maviye heves ettikce
aklıma kanlı bir devletin otağı yerleşti
sırtımda görünmez ağır bin bir yük;
ve içimde
İçimde hür bilinen asi bir esir gezinmekte.
aşk acısı gibi yüreğime vurur inan
ölmemiş bütün emekli manifaturacıların
ellerinde bir kaç yumurta
huzurun kapısında kalakalmışlıkları
ve ıssız bahçelerde etek uçları bellerine kıvrık
kurutulmuş kırmızı biberlerle mutsuz kadınlar
kadınlarım
Allah'a emanet gülüşleri,devlete bağlı acıları
vardı bence dalın göbeğinde
tutarsız yürüyen deli çocuklar
Bir gün
tek bir gün kalmalı bana Ekim'den
senden kalacaksa geriye
ve son bir sevişmek daha kalsın
uzak ve kalabalık bir şehrin,unutulmuş türküsünde
üzme kendini bu kadar
bak yollar ne kadar dünya
dünya ne kadar hayat
hayat bir o kadar olanaksız
durma kalk
yurdundan
kendi dilinden bir şiir oku dudaklarıma
dorukların tadı dudağımda hâlâ
bahar; kuşları,erik çiçeklerini ve çocukları sever
O yeşili severdi,dorukları,severdi
dağa çok yakışırdı saçları
ve en çok gülüşüne konardı bahar
benim korkum rüzgarın tuhaflığı
daha ben ayrılık acısı yaşamamış toy bir aşık
dağınık saçlarına sürgün,yatağına mülteci
ben nadir duyabildiğim taze bir heyecanla
gözlerinin koylarında ellerini kokladım
eyy suyun sesinden anlayan
öpüşünün sıcaklığı geçiyor canımdan
canı sıkılan o tanrılar gibi
güneşe bakıyorum geceden sonsuz hepsi
usanmışım
kirden,tozdan,boy boy uzanıp giden binalardan
ah, uykusuzlardan arta kalan aşklar
çıplak duygulara
atılsa da olur atılmasada
ben nasılsa
geceden bakıyorum gündüze
nasıl delice sevdiysem yıldızları
nasıl desem
seni de öyle..
ona bir yeşil gülümsüyor,
bana koyu yeşil kader diyorum
diyorum,kendi boşluğumda oyalanan günlerde
ben güneşime bakıyorum geceden,
sıcaklığı saçlarıma,nefesi alnıma yakışan
yeşilin dağımda, dağım yamacında
gözlerin gecemde
bırak
bırak
öyle kalsın
öylece kal
taa ki
Ağustos'un son sabahının serin esen rüzgarı
çıplaklığımıza dokunana
dek...
Yüreğime bak,oraya gidiyor diyorsun,
o halde serp beni yollarına
bir avuç toz niyetine
gözlerim yüzümü yalamasın
koy ardına ellerimi
soysuz bir silahla anlaşmasın ellerim
yüreğinde ve aklında taşıyabilecek kadar
biriktirilmiş olan ne varsa
korkma sığar avuçlarıma
dedim ya o dağları yeşili ve dorukları sever
ben ise onun yürüdüğü yolu.
Kayıt Tarihi : 18.10.2014 01:50:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Gönül Çalımlı](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/10/18/erik-mevsimi-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!