Her seyre daldığımda ışıldayan yüzünü
Cennette bir çim tohumu filizlenir
İsmail'in bıçak altındaki tevekkülünü
Müjdele çimden beslenen koç güçlenir
Gözlerin bayramımdı bayram geldi
Musalla taşında ömrün meyvesi
Kiminin ki ham kimi olgunlaştırmış
Mizanda beratı alıp cennete gir denmesi
Meyvedeki olgunluğa bağlanmış
Muhakkaksa er kişi niyetine denmesi
Karpuz kesmeye gittiğimde gitmişsin
İncili yârim incilerini
Giderken tek tek dökmüşsün
Toplarım, topladıkça artar hasretim
Düşürdüğün inciden anladım
Giderken incir gölgesinde dinlenmişsin
Yürümeye bile dermanım yok
Yaralı bir ceylanım attın öyle bir ok
Geleyim desem adresin yok
Nasıl özlemişim bir bilsen hem de çok
Kale önü cami bahçesinde ulu bir ağaç
Gölgesinde kimler geldi kimler geçti
Kale kapısında bir nefer emir bekler kapıyı aç
Girmek için içeriye amel defterini sağdan alanlar bekleşti
Ulu ağaçta asılı ecel bir sarkaç
Bağlar gazel olmuş diye ağlama
Kuru çubukta bekler mevsimini üzüm
Aldanıp ta kuru dalı koparma
salkım salkım yersin zamanında iki gözüm
Kuru ağaç yeşerdi gel bak bağıma
Mehmet abiyle kaç lafın belini kırdık okul yolu
Dualarla açtık okulun kapısını hep huzur dolu
Özer abi unutma ölüm var Azrail bekler sonu
Abidin abi Allah ölmeden canımı alma derdin ya bunu
Ölmeden can nasıl çıkarmış giderken öğrendiğim konu
Ah Mikayilim yüzünden nur akar nerden aldın nurunu
Ben sevmeyi bilmiyorum
Kimi sevdiysem okşarken boğarım
Daha fazla sevebilir miyim diye zorlarım
Elimde değil söz geçmiyor gönlüme
Sevdim mi anıt gibi dikerim yârin hayalini gözüme
Ben sevmeyi bilmiyorum
Öldürülen her masumun yüzünde Habil'den iz bulunur
İzin hatırına Habil'in heybesine sevap konulur
Cehennemden bir kıvılcımı dünyada Kabil doğurur
İlk cinayetin vicdan azabından aşk boğulur
Habil şehitlerin başında Mesih'in ordusuna katılır
İçimdeki Mesih'i zaferden zafere koşturan
Bir soylu tebessümdü kaşların
Yahudi tüccarda emanet kalan yüreğimi
İstanbul'a getiren Yavuzdu bakışların
Şimdi Mesih yetim kaldı nerdesin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!