Özgürce…
Mavi tonlu camın kenarında
Gözlerim martıların dalışını süzüyor.
Rüzgâr sert esse gerek ki;
Çırpmadan kanatlarını dalıp
Bayburt
20.08.2001
Saat: 21.00
Şerafettin Amcam,
Çocuklar Şero Dede
Bir metre boy bir metre boyun
Aman Yarab bu ne biçim durum
Sarıya boyanmış uzun saçlar da olmasa
Endamı olmuş her başa bir sorun
Kırmızıya boyanmış dudakların
Ben
Ağır ağır
Dağlarda yürürken
Rüzgârın ardından
Ovaya indiğimde
Acıyla dolu bir çığlık
Haftadır süren sisli günlerimin sabahında
Yıkılmış hayallerin peşinden koşuyorum
Katarlanmış ilerleyen gemiler gibi
Penceremdeki dökülmüş yapraklar
Denizin üstünde göğe değer gibi duran
Ağaca benziyorum
Henüz Yoldayım!
Belki de tanıyoruz
Birbirimizi
Saat On Üç de geleceğim.
Kız Meslek Lisesinin karşısındaki parka
Gülistan bahçesinde
Güllerin
Gülen yüzünde
Masum tebessümün
Güzel gözlerinde
Sevgi ışıltısı eksik olmasın
Düşümde...
Uyumak unutmak mı?
Bilemiyorum ama
Düş gördüm.
Karanlığın gerçekliğini
Canlı gülün
Ömrü tez olur
Ama
Bu anı ölümsüzleştirmek
İkimizin elinde olabilir.
Bir gün doğsa
Ellerinin gün ışığı kokusunu almasa benden
Öylesi taze bahar akşamlarında
Öylesi sıcaklığınla kalsan
Çocuk sevinçlerim yarım kalmasa
Hep gözlerin olsa ışığım
Şiirlerin hepsi birbirinden güzel, bu şiirleri okuyanlar Şairin çok derin duygular içinde olduğunu ve hayata farklı bir bakış açısıyla baktığını anlayacaklardır.