Yirmiye yaklaştı memurluk bende
Hem güzel hem zorlu yerleri gördüm
Mutlulukta gördüm, amma elemde
En çok sılada eğlenigördüm.
Devlet baba vermiş belirli işi
Anamas gelir kışın
Ayaza kalır başın
Rüzgârın hışın hışın
Yaprağı döker gider
Karın bürür dağları
Söylesem dikkate alınmaz lafım
Serseri cümleyi doldurur gafım
Yârimden işittim, galiba safım!
Olanı biteni bilmezsin dedi.
Hem karasın, adın fellah!
Ermeni’ye satılırken bu vatan
Kılın kıpırdamıyor ey Türk, utan!
İhanet yapanı elinde tutan!
Rüzgâr aynı yönde esmez bilesin.
Papazlar eliyle kursan da ağı
Konuşmak değilmiş yalnız marifet
Konuştum ne oldu? Anlayanmı var?
Süslü cümlelerle olmaz zarafet
Derecemmi arttı? Tınlayanmı var?
Anlatmak ne zor şey dosta vedayı
Bu gönül bağına bülbül aradı.
İsterdi seherde nağme eylesin,
Diyardan diyara gezdi taradı.
Olmadı derdine çare neylesin.
Hakikat yolunda, hakkın yanında,
SİTEM
Kimse aramasın, sormasın hatır
Yazmasın bir mektup, nede bir satır
Bitir yalan dünya sen beni bitir
Kalbim yoksa seni istermi sandın?
Helali var iken hangi akılla
Haramlara açılıyor kucaklar
Neşeyle başlayıp kötü fasılla
Birer birer yıkılıyor ocaklar
Boşanma modası aldık batıdan
Belde kılıç, elde kalkan
İstanbul’ un fethindeyim.
Gönlüm dolu yanan volkan
İstanbul un fethindeyim.
Atımdayım börküm başta.
Bu konak emanet bağlanıp kalma
Eninde sonunda göçüp gidersin
Zevk-i sefasına aldanıp dalma
Biner can kuşuna uçup gidersin!
Ömrünce ne yapsan paradan, puldan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!