Bir Tanrı, bir İlah Allah’ı bildik
Bir tek ona taptık, ona eğildik.
Hiçliğin içinde hiç ile hiçken
Ol dedi bir anda vücuda geldik.
Kara sancağımız küfüre karşı
Yaldızlı gösterip şafağı, tanı
Büyüleyip gafil gözle bakanı
El altından pazarlayıp vatanı
Parçalayıp satıyorlar vesselam.
Namuslu görünüp halkın gözüne
Sıcacık yuvada, sıcak lokmayla
Ilıman bir iklim bizim ömrümüz
Çekirdek çitleyip TV bakmayla
Geçipte gidiyor bizim ömrümüz
Açılmış perdesi hayâ’nın, ar’ın
Haksızlık etmişim yalan dünyaya
Meğer güzel kokan gülleri varmış
Kimdir kötülüğü yayan dünyaya
Kim ise zehirden dilleri varmış
Dolaşınca ormanları, belleri
Görünce bizleri gözü doluklar
Sarılsa akışır gelir oluklar
Boğaz düğümlenir titrer soluklar
Yüreği yangına döner Anamın
Sevince boğulur, halini sorsak
Ne varsa çeşmimden aktı içime
Ruhumu korlara yaktı gördüğüm
Hayalim aynadan baktı biçime
Küllerden gayrısı yoktu gördüğüm
Geldim ya dünyaya sormadım niye
Yazdımda yüzlerce cümleyi, sözü
Gönlümü kaleme yazdıramadım
Beş vakit secdeye sürdümde yüzü
Benliği bir türlü ezdiremedim
Sarılıp imanın ipine düzgün
Şuna bak! Süslenmiş pozlar içinde
Aklımı bir türlü erdiremedim
Ne saklar kendini, nede sakınır
Doğruyu gösterdim, gördüremedim.
Tırnaklar ojeli, boyanmış eli
Ey siz, bu milletin veziri, şahı
Ne zaman felaha ereceğiz biz?
Göklere yükseldi milletin ahı
Ne zaman sabaha gireceğiz biz?
Hilalin gölgesi vatana perde
Öfkeler esişir, nefretler tozur
Her ana saklanmış kavgalar hazır
Bilemem seninle ne zaman huzur,
Bulup ta yaşarız bir ömür boyu.
Koparıp sevgiyi dünya işinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!