ALTAN'A AĞIT
Dil muhannet olmuş kelam dizmeye
Duyar kulakları kısar Altan'ım
Engeli bahane bekar gezmeye
Kıyar kendisine susar Altan’ım
BU VEYSEL BERTAN
Ahi ocağının oniks ustası
Nam saldı işinde, meslek hastası
Sevilip sayılan gönül postası
Bu Veysel'im geldi geçti buradan
Tanrım bir kuluyun aşığı oldum
Bahtıma gülmeyen yıllardan sonra
Dilinden bal damlar, canımda buldum
Dönüşü olmayan yollardan sonra
Yalnızlık çekerken verdi yaradan
Kanser denen bela girmiş kanlara
Zevkin sefasını sürüp gidiyor
Çernobil den beri kastı canlara
Yaşlı, genç demeden kırıp gidiyor
Dünyada tek fidan bir Hacı Fidan
Dünyamız bakidir, batıcı değil
Yaşarken dengeyi bozanlar yalan
Alametler taşır, bitici değil
Sahip olmak için azanlar yalan
Sıramız gelince hemen yerleştik
Yaş sekizde bahar kışa dönerse
Otuz dörtte evde kalmaz Ertuğrul
Bağlanan ümitler birden sönerse
Anan, baban iflah olmaz Ertuğrul
Doğuştan yazılmış alnına kara
Habersizce dökülürken saçlarım
Nasıl suçlamayım geçen yılları?
Çekilmiş bedenden eski güçlerim
Özlemle ararım kaçan yılları
Bu günden yarına ümitler kaldı
2. Bölüm
Bakkal yükü için şehre koştular
Tipi bastı Tereli de yolu şaştılar
Daşlı Gedik'te mola verip coştular
Gizir, Yetim Ali, Yağcacı yerine gitti
3 bölüm
Ankara'da gecekonduda kaldılar
Kırıkkale, İzmit, Adana'da oldular
Kadınlar ıstar çözüp katık aldılar
Gutu, Güdük, Güdüüreşit yerine gitti
1. bölüm
Temeli taştan, kerpiçtendi evleri
Kapıya sığmazdı aslanların boyları
Yaşayıp gitmişler ağaları beyleri
BÜCÜLER gitti, damlar yerine gitti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!