Yorgun kentin son perde sokaklarında
Bir varmış... kalaycılar tüymüş
Malacılar çok sakin... yok telaş.
Bizim İbrahim
Yan yan tam afili yürür.
Ürpererek korkulara uyanır
Zımparalanmış ruhunun karanlıklarından
Kendini görür düşlerinde
Mezarlarda su satıyorken
Pıhtılaşan beyninin koridorlarında
Yirmisekiz Ocak, tanışma
Onsekiz Haziran, kopuş
Onüç Temmuz, kayboluş
İki Eylül... boşluk
Işık, hareket, kamera!
Neydi binaltıyüzkırk yılı
Ya da üçbindörtyüzaltmışiki
İşte birdenbire oluşan ansızlık
Kaçalım
Vardığımızda kaçacağımız yere
-Şükriye Özdemir için-
Suskun kentin
Ütüsüz caddelerinde
Gözleri görmekten körleşen bir kadın
Yaşı, bir ağacın yapraklarından çok,
Bir abi şair Ece Ayhan
Kantocu Peruz'u soruyor
Otostop yapan Beyaz Balina
Kaptan Ahab'ı arıyor
Akşamlara dağılır çocuklar
Bir saklambaç oyununun, hangi çıkmaz sokaklarında
Başlayan kar gibi gecede, sessizlik özgürlüğü ararken
Çiçekler sabaha boyanır
İnsanları ve sokaklarıyla
Bir orman
Dallarında bir piyano
Tuşlarında sözcükler
Kuş bekliyor
Ormanın derin okyanuslarında
Merhaba Erdinç telefonunu kaybettim lütfen beni ara. Coşkun Büktel için arıyorum.
0507 4341575 Mustafa Arıkan