amca...
bulutların üstünden el salladı bana rüyalarım...
uyku tozu kadar pembeydi herşey..
şeker kadar tatlı...
zebaniler gördüm..
melekler...cinler..periler...
Beni istanbul'a sor.
Lamba altı ayyaşlarına,
Kaldırımlara sor,karanlık sokaklara.
Yanakları sararmış çocuklara sor.
Hazan mevsimine,birde sevgiliye...
Her aşk biraz daha ölmektir.
Kokmasıdır hayatın
Yakılmasıdır vasiyeti zamana
Ve küllerin savrulmasıdır lodosla denize
Her aşk biraz ölmektir aldırmadan zamana
Ben bir gelincik tanıdım,
Arsızca açtı vakitli vakitsiz,
Kubbelerden ağıtlar yükseldi sabahın bir körü..
Yaprakları vurulmus gibi düştü...
Rüzgarla uçtu, asi bir şafağın koynuna...
Şimdi bütün aşklar mültecidir..
Bütün aşıkların evleri yakılmıştır..
Bu şehir karartılmış..
Ve oyunlar oynanan tüm bahçeleri
Mayınlanmıştır çocukların.
Düşleri yağmalanmış...
Timsah,kendi yavrusunu yerken ağlarmış...
Yalan! !
Balıklarda ağlardı o zaman küçük balıkları yediklerinde.
Bende horoz şekerimi yerken ağlardım.. ve fırıldaklarım dönmeyince....
Hem....
Bir yudum çayda kokan tenini..
Bir dilim peynirle tükettim.
Aşk'ımız ekmek arası,
Sevdamız tavan arası,
Dibi katran karası sevdam....
Hadi... Ben burdayım hayat..
Saklambaç oynayalım seninle.
Sen ebe ol, ben sobe.
Biliyorsun çocukluğumun nereleri sevdiğini,
Yada gençliğim nerde.
Kireçten bir sevgilim vardı,
Bir meydanın tam ortasında...
Boşluğa bakan zeytin karası gözleri,
Ve o gözlerdeki iyimser gülümsemesiyle,
Yorgun gözleri mahrur,
Sımsıcak nasırlı elleriyle,
İçimizde tıkanıp kalmamalı bu hicret masalı..
Bir uçurum kenarı kadar serin olmalıyız..
Bir uçurum kenarı kadar ölümcül ve topuklarını okşayan insanın boşlukla beraber..
Ölümüne içmeliyiz.. pavyon kadınları...mezeler...konsomatris bir rakı vurmalı bizi..
Rakı acemisi bir toy delikanlı gibi çarpmalı düşünceler yüzümüze...
Kime diyorum..? ? ? Sızmış lanet olası beyni yine..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!