Hoşgeldin...
Sulak sevdalarımızın ortasına düştün.
Seni bekliyorduk,sararmaya başlayan fincan sohbetleri ederken.
Kışlık sevgilerimizi katlayıp,
Kaldırmayı düşünüyorduk tam,
Sen geldin...
Sana bir şiir yazmalıyım mektup kıvamında,
1800 lerin ağzıyla..
Majesteleri ve ekselansları,
Şovalyeler ve kral hazretleri,
Bu değersiz kulunuz, hayatı yaşamayı koymuş kafasına..
affedermisiniz? ? ? ?
Korkuyorum anne.. sokaklar karanlık..
Karartma uygulanıyor...
Olmayan elimi tutar gibi sıcak tut..yüreğimi..
Uyuyamıyorum belkide...
Beni arama anne..
Bana dair ninniler düşle...
Alın yazısı dedikleri silinmez çini mürekkebi.
Tazesi yazıldıkça doğal seleksiyonla,
Eskisini hatırlatır bir kış sevmesi.
Boğazında yumruk gibi tıkanıp kalan,
Bir körüklü otobüs hikayesi...
Anne...
Biliyorum,
Beni özlüyorsun.
Bende seni özlüyorum,
Biliyorsun.
Demek Gidiyorsun.... Git! ! ! !
Bu kez Tutmayacağım.
Elveda deme Önemli değil,
Karanlıkta dengesiz ayrılıklar yaşayacağım.
Kedilerimi seveceğim senin yerine...
Bu şehre sensizlik yağdığı zaman,
Kopar gider saniyeler,dakikalar.
Zaman merhem misali yaralara sürülüp,
Yüzünde o değişik bakış kaldığında,
Adımı söyle,susuşlarında,beni haykır.
Beni iki nefes arasında düşün,
Yalnızlığın sesini duymadın sen hiç,bilmezsin.
Kara gece kanına işler insanın.
Son nefesteki bilinmez huzur gibi,
Ağır matem havasında bir ağıt belki.
Belkide; Bir martının kulakları yırtarcasına delip geçen çığlığıdır yalnızlık.
Hani,hani bir yerlere gitmektesindir ve
Anne beni doğursana tekrar,
Anlamadım o hamlıkla yarattığın mucizeyi...
Yüzünü seviyorum anne..
Kırışıklıkları ve gergin halini kızınca..
Ellerini seviyorum sonra..
Bir semt pazarı kadar kalabalık bakışlarını seviyorum..
Bana,
sevmelerime alışabilirmi bu yürek? ?
Alışkın bir aşkı nasıl yaşarız...
Evcil bir timsahı sevmek gibi...
Alışkın bir aşk yaşamak...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!