Nasip, vaktine esirdir.
Sabret...
Çaresizken başarmayı,
Kaybettikçe kazanmayı
öğreneceksin!
Ve bir sabah gelecek;
Bir sevdaydı düşen;
Elmacık kemiklerimden aşağı,
Kulağımdaki özgürlük çığlığıydı sesin,
Kışın ayaz güneşiydi tenin,
Bedendi bedenimden içeri,
Ruhtu ruhumdan içeri,
Aşk oduyla nâr oldum,
Hasretinden zâr oldum,
Yâd ellere yâr oldum,
Yandı yürek hâr oldum.
Mevlânâ demiş ya;
"Yüzde ısrar etme, doksan da olur."
Doksan da etmedik,
Seksen de olmadı.
Yetmiş, altmış, elli olmadı,
Israr etmedik,
Bir zaman hayal ediyorum.
Seninle doğuyor güneşim,
Seninle uyuyorum...
Hayalimde gözlerin,
Seninle görüyor ve...
Vuslatıma seninle eriyorum.
Bir vakit zaman var idi eskiden,
Kıymeti değil idi insanın esbabtan.
Söz idi mihenk, hal idi tartı,
Yol eri seçilirdi özdeki artı.
Fakir zenginin malına göz dikmez,
Ne Kimya var yanımda ne sen Parende!
Nice âlemlere sığdım da dar geldi Larende…
Bir Şems’i olmayan bu garip ömrü neylesin?
Bir yudum nefes ver Ney’im adını söylesin…
Şehri seyrediyorum pencereden,
Tam da senin seyrettiğin o yerden.
Yemyeşil bir baharın başlangıcında Ankara,
Lakin bulutlar hüzünlü, güneşin yüzü asık.
Bomboş şimdi sıcağıyla ısındığın o fincan,
Gel nur ol hayatıma,
Ay gibi doğsun yüzün.
Bir buğulu ses,
Aşk dolu bir bakış istediğim.
Gel etme!
Zaman bu zaman değil,
Ve bir kalp susmuşsa;
Seni seviyorum demeyecek kadar,
Susuz denizlerde kürek çekmeyi,
Bırakmıştır artık o yürek...
Ak düşmüşse şakaklara;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!