----------
Aşk kanat(t) ır…
Deli derviş buyurduAşk kanat(t) ır mozaik yanlarıyla bir çok yönüyle duada sayılamayacak kadar anlamlı ruhla her anı heyecan dolu dedi
Aklı kıt adam hepsine uzaktan bakıyordu,
Oysa Aşk -Beyaz Şairler Kahvehanesi > Garip Çoban Sıradışı > Aşkın Renk'leri
----------------------------------------
Oysa Aşk -Beyaz Şairler Kahvehanesi> Garip Çoban Sıradışı> Aşkın Renk'leri
Ey Gönül!
Bu şiir lal-i sevdada aşk için
Hayret et!
Çünkü hayrettir göğe açılan pencere
Aşk da böyledir işte, belki yine gelirim
birileri gidiyor içimden
Fİ EMANİLLAH.. Dünyanın tek seçeneklerimiz olmadığını, yandığında gül açtığında, güneşin ağladığında, gönül titrediğinde öğrendik buyurdu Pirim. Ama adı üstünde aşk devleti, duygusallığını en iyi şekilde anlatıyor yaprak aşk üflerken dedi Mirim. Yapılan bir test, döndük yine duygusallığa bir de ipucu veriyor. Ama zaten asıl nokta da bunu fark etmemek, ya da aşk mucidi diyelim o kutlu nebiye dedi Meczup. Ve dahası en büyük zevklerinden biri seyrettiğim gül kokuşlu yarın şemaili şerifinde kölelikten kurtulmak için özün dedi Hırkasız Derviş. Kulağa hoş gelir, özgürce hata yapmak isteyenler için bu sır bol bol hata yapan için dünya dedi Miskin. Deneyemez misiniz? Sevmeyi ve sadece size sunulanla, artık her şey önümüzde bır deneseniz ne kaybedersiniz dedi İhtiyar Bilge. Kim bilir belki, bahsettiğim şey, sizlerin ruhunuza besin olarak düşündüğünüz dünyalık değil haber soruyor her şeyden dedi Zahit. Sizi teheccüt vakti gül kokusuyla tek bir kelime olmadan, güneşin kavuramadığı yerleri anlatanlarla muhteşem olanın, diyelim ki farkında değilsiniz dedi Miskin. Gecenın çobanlarının öğrettiklerı farklı şeyler, şaşar ve keyif almaya başlarsınız duada, belki de o başka dünyaları o kadar çok seversiniz ki, onu paylaşacağınız gönül yolcularını çoğaltmaya başlarsınız, öylece bıraktım dedi Garip Çoban. Sonumuz pek hayırlı değıl anlayacağınız neredeyse insan dışı yaşamlar dedi Deliler Şeyhi.
SONBAHAR AĞACININ DALLARI HAZAN...Daha ilk ışıkta, aşkı üstüme atmasını yadırgadım doğrusu şems vaktinin. Herkesi başka yerden yakalar ya, bu yüzden beylik laflar etmek ürkütür beni. Lakin, kalbi kırık iç konuşmaların, ışığı sönmüş ömrün yarısını uzun uzun anlatıyor suretperest yaşamlar. Durağımdan çıkardım yola, kendime ne kadar aykırı kalsamda. Işığı sönmüş yılları hatırlamak patinaj yaptırıyor duygulara. Uzun uzun tanışmalar, silip baştan savılmış çekiştirmeler neler bırakır insana. Yani aslında kendini tanımlayan her şeyi yitirişini anlatır kabus gibi rüyalar. İçeriden bir gözle bakarak dillendiriyor uyanışlar. Köşede bir sandalyede oturmuş seyrediyor bizi bekleyen sevgi. O anlatıyor sesinden, ben dinlemeye başlıyorum rüzgarın getirdiklerini. O anlattıkça yaklaşan, uzamayan saatlerin sonu bilınirmiş gibi. Büzüşüp kalıyorum o yerde ve öteki cümle cümle abanıyor ruhlara. Kalbimle bir başka, bir aşk'la imtihanım. Bir an'da daha güzel nasıl anlatılır gölgesiz geçişken dualar. Bulanık yaşamlara daldıra daldıra dualarda çok beklerdim O'nu. Hangi duygu peyda oluyor içimde bu sefer. Yıllar sonra saplanıversede yıllar, geçmişiyle hesaplaşıyor gecenin son saatlerinde doyamadığım duygularda. Göz gözü görmesede, bir varmış bir yokmuş, gök mü sarsıldı? Ağır mı ağır bir geçmiş gelecek. Saplanıversede kelimeler sol yanından başlayıp hızla bedenine yayılsa acı. Mekan olur aşk olan şey.
SENİ GÖREMİYORUM.. Aşk ilginizi çeker mi? Hayatta ilham kaynağın nedir? buyurdu Pirim. Kalbimin meşk havasını korur mu diye ilgilenirim. Kimi zaman sevgilerle ruhlara yakınlaşmam, hz insanı kavramamı kolaylaştırır. Neden olduğunu pek açıklayamadıklarımı, hep doğal bulmuşumdur şems vakti dedi Zahit. İlk karşı karşıya geldiklerinde bir şeylerin olduğunu hissedenlerin öfkeli yanları ruhani olaylarla bu kez mutluydu, yangın bacayı sarınca dedi Garip Çoban. Karanlık gölgeler arasında örselenmiş ruhların gönül düşürmesi normal, müptelası olan bir dert bul yüreğine dedi Meczup. Kendi halini soracak bir hal bulmak, kaygılar içinde olanlara izzet ve ikramda bulunmak gerekir dedi Fakir. Mahremiyetinizin adını koyalım, gurur var suretinizde, gümbürtüye giden duygularınızında adın ne olmalı dedi İhtiyar Bilge. Sanki rüyam gerçek oldu tutku ve duygularla, nedir sebebi sizce? Nasıl bir araya geldiniz? Kimdi giden, kimdi kalan! dedi Aklı Kıt Adam. Yedigün yedi gece, hayat bir bilmece, ne kadar sahte olursa insan, gecenin ruhlarla intikam düellosu kalblerin rehberini koyuyor ortaya dedi Miskin. Ne olduğumuzu merak ettim, aşınan sırlarda, sevgi nöbette hayatın armağanını kalplere saklıyor dedi Hırkasız Derviş. Ama aşk fıkre dayanıyor, okuyup anlamalıdır insan insanı dedi Sufi. Bütün ıstıraplar aşktan doğuyor baharın ettikleri gibi, bir başı,sonu olması lazım inancında, ama ne yazık ki biz onu tanımıyoruz bizsiz.
MUTLU HAYATLAR.. Bizleri hayli mest ett aşka can verenler. Bize şaşı olmaz bab-ı rızada adanmış ismi olmamışlar buyurdu Pirim. Mütevazi ve mahçup bir lezzet kalbinize açılmak için can atıyor bir hal geldiği anda dedi Hırkasız Derviş. Yolun başında huzuru aşka sunanlar dem dem içip kanmayanlar narında eski bir elbise içinde dedi Mirim. Aklınıza geldiğinde kalbinızin üzüldüğünü göreceğiniz bir sözü işaret edin çok görmeyin beninize dedi Zahit. Saklı dil rüyası gibi kabaran sevginin sevgilideki şehrinde kaybolmayı düşledim, vardığım vakit zihnimin içi ışık doluydu, aşkın çevirdiği için de okuyorum seni anın manevi meskeninde dizmeye çalışıyoruz dedi Meczup. Buralarda mıdır acaba? sevgili! İnsanın bir hayatı tek bir sevgisi vardır, kendi ruhundaki hareketleri izleyemeyenler mutlaka mutsuz olurlar, yan yana gelen harflerde cümle hükmü taşımayan kelimelerin altı çizilesi satırları için okuyorum gecede gönülleri, aşka hayran olanlar kavuşur mu, diye de okuyorum sinede iman görünenleri dedi Garip Çoban. Yazabilmek ya da yazamamak tanıdık bir insan coğrafyasında tutuşan şemsi hüdada onu terk ederek fakru zaruret içinde yaşayanlar çok güzel dedi Fakir. Karşıma oturttuklarım hala genç, öldürdüğüm su götürmez rakibimdi, ve gerçekçi değil de inandırıcı da hayatı sevme hastalığı dedi Deliler Şeyhi. Bir şey söylemek iyi bir dil, kandırılmışlık duygusu uyandıran suretler neredeyse aynı gülmece
ÖĞRENİYORUM İŞTE KENDİMİ SENDE SEN BİLMESENDE,
HZ.YUSUFUN KUYUSUNDAN ÇIKARTIRMISIN KALBİMİ,
ELLERİN VE ALNIN SECDEDE,
KULAĞINDA SUBHAN,
AKLINDA ŞEHADETLE,
“ilk günkü gibi…
derin bir nefes alıp “Besmele” ile başlamalıyım..
Beraber yürüyelim olur mu? ..
Değil mi ki
Hayır işte! ..
Aptallık çağında aşkın kaç günü kalmış
Uzak ihtimalle kara büyüsü çağın sonsuz
Suretlerde yalnızlık, oysa hayatın tuzu duadır
Karanlıktakiler tek bir anın karesi
Ey AŞK’A talib! Kendini ara!
Artık seni aramaktan vazgeçtim.
Seni bekledim ben.
Aşk! ....
seni bulunca hep kaçar mısın böyle
AYNI HATAYI İKİ KEZ YAPMAM! ...Güneş hilale taç giydirdığinde sadece ışığını görür gözler. Seslenen seslere seslenirken aşk gözyaşlarını tutamaz. Çok yakıştığını söyleyen dualar, ruhların büyülü bir anda buluşmasında oradaydı o. Meşk sonrası hal lisanı öğrenenler kimler? . S/aklamak içın yoğuz doğmamışı arıyorum saf saf. İnsanın içinde açılması son derece zor, gizemin perviç çivileriyle lehimlenmiş o kara kutu vardı. Arada yalan söyleyen dürüst insanlar gibi sıkıysa, iç rahatlığında gizli gizli algılama tarzı var. Yolculuğa çıkmanın ilk dürtüsü farklı öykülerde. Zalimlik sadece bazı öyküler için mi geçerlidir? Ve kendi sorduğu sorulara yine kendisi cevap veren içgüdüde aşkı bulmak çoğu kez ağır ağır önce dostumuz olan duygular giriyor söze. Üst üste istiflenen harflerle cümle kurmadan kıvrılıp yatanlar yakınıyor. Çok daha az bilinen bir diğer gerçek. Ateşin yüreğini tutan gecenin çobanları şems vaktini daha bir güzelleştiriyor. Sevginin önünde koşmak yürek ister, okudunuz öğrendiniz mi? Bu nice okumaktır, derin uykunda hiç misın? Ben burada olmasaydım, kendi tanıştığınız gibi değil, aşka gider konuşurdum. Ama diyerek devam eden, biriktirilmiş nefreti atmadan bu iş bitmez. Niye uzak duruyorsun kendinden. Günlük yaşamlarında değişmeyen ne kaldı? Kısıtlanmışlığın etkileri, kendinin farkında olmak. Buraya kadar tamam! Gelecek kaygını sıkı bir kontrolde tutanlara çok şaşırdım.
AŞK PARÇACIĞI...Söz aleminde sabah uykusunda kendi iç alemini aşacaksan gel buyurdu Pirim. Kalbine hak ettiği değeri ver, emanetin sevgi dedi Fakir. Çok özel konuğumuz engin gönülde, şems vakti illa bir uçtan diğerine mi savrulmak zorundayız ruhların dedi Hırkasız Derviş. Eğri oturup doğru konuşalım, yoksa uykudayken kalbiniz suretinizle gölgelemiş olursunuz sevgileri dedi Zahit. Geriye dönük duygularla hesaplaşma döneminde gönül odalarına gir, gizli bölmelerinde akıl almaz planlar çıkarıldı yalnızlığa bulaşan yanında duyguya duyguyla cevap verilir, aşktan bahsedilmez dedi Deliler Şeyhi. Mümkünse hiç bitmesin anda çok sevimli aşk. O zaman ne yapacağız? Ama maalesef orada durulmadı! Yokların esas işı, daha doğrusu olmaları gereken yerdeler dedi Garip Çoban. Gece yarısı rüyalarda mahsur kalanlar aradan zaman geçtiği için koku geçmiştir, soruya geri dönüyoruz, ruhun ne istiyor dedi Fakir. Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkanı gözükmüyor, sıkılmış duygularınızda bir rahatsızlık mı? meydana geldi, samimi olup bu yola girenlerin eksikliğini gidermek isteriz dedi Şakirt. Amacımız makam, mevki değil gönülde sevgi bayrağını dalgalandırmak, gecenin çobanlarından gerçeğini alıyorum dedi Miskin. Kendisi mi, değil mi? Her gece ben okudum ordaki cümleyi mutasyona uğramış kimlıklerden, boşuna hem vakit kaybedip hem de sevgisinden olan, ruhunu kaybeden bir sürü hasta var. Sizi artık aşkınız bilecek.
HİÇ ENGEL YOK...Son çözüm, mezarlıkta karşılaştıktan sonra, hala onlar ölmediler, insan çöplüklerine rağmen. Kimler unutmamış kimler, vazgeçilmez olduklarınca. Gerilemekte olduğumun gerçekten farkına vardım. Hayatımda ilk kez, sevişmekten çok, doya doya sarılmak isteyenlerin ruhu şükür imtihanını arıyor. Lakin bir şey duyumsayacağına, yalnızca kendimi duyumsuyorum, içimden coşkulu bir kendi sevgisinin kimliği halinde boşalabilecek herşey, suretperestlerde birer mırıltı haline gelmiş yaşam. Bir gece uykunun en güzel yerinde odanın karanlığında beliren bütün dengeleri değiştiriyor. Aklı gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alırken, aklının içinde büyük bir birikimdeki yolcum, hayata gelebilseydim yeniden o olmak isterdim dediği bir karakter beliyor. Eli boş değil ve her gerektiğinde ruhunu tatmin etmek üzere onu yardıma çağırıyor. Gerçekle nazar birbirine geçiyor yanıyor tüm mana o noktada. Duyduğumuz iç ses nerden geçiyor? Coşkulu bir şarkıda, zayıflığıyla, beceriksizliğiyle, kaybetme korkusuyla makamsız kelimelerle hesaplaşmayanlarla doluyor hayat. Ve sevgili olan aşkını dillendirmeye devam ediyor şems vakti ıtrinin bestesinde. Canları sıkılıp kendileriyle intikam duygusunda olan kelimelerin birbiriyle çarpışan kutuplar sadece karşı karşıya kalan rakip dünya ve aşk diğer ikisi, mesela bir yerde. Biz dünyada bu alanda çok geri kaldık, yaşamanın tatlılığını giderek yitiriyoruz.
Merhaba. Bu nasıl bir t/aşkınlık, bunca güzel şiiri nasıl yazmayı başardınız ve halen devam etmektesiniz? Şiirlerinizi lütfen kitaplaştırın. Biz de kütüphanemize koyalım. Selamlar...
'Sevilen bir kadın can demekti.
Bu yüzden en çok canım denirdi ona
ortasında bir eliflik nefes hacmiyle...'
(Nazan Bekiroğlu - İsimle Ateş Arasında)