Bin bir cümle yazılabilir aşka dair,
Ve bin bir milyon şeye benzetilebilir bir sevgili.
Çiçekler, baharlar, yağmur ve Anıtkabir’i ve tüm güzellikleri şehrin,
Yetmeyebilir anlatmak için gözlerini…
Ve bir aşık saksılara işemekten vazgeçebilir bu sebeple.
Avuçlarında söndürebilir sigara izmaritlerini,
Bebeklerin kokusunu sevebilir haddinden fazla,
Her neyse bira şişelerini sokabilir o saatten sonra kıçına…
Aşk çünkü
Yenilmeyi öğretiyor insana.
Yenilmeyi öğrenmek kimin hoşuna gidiyor Allah aşkına?
Allah demişken,
Çığlık atmak istiyorum çıkıp bir dağa,
Sonra tokat atsın istiyorum bir baba gibi bana,
Sonra ağlamak,
Ağlamak başım omzunda, elleri saçlarımda…
Ben aşık olmuştum çünkü tam 2 yıl önce 16 ekimin doruklarında…
He Allah diyordum,
Her 16 Ekim kıyameti koparıp bağlamalı bence,
Yani bu bir rica…
Ben acı da çekmiştim çünkü
Elleri ellerimde onca zamandan sonra, yabancılaştığımızda…
Demiştim ki hatta,
Aşık olmayacağım amına koyayım.
Birdaha asla!
Olmadım da,
Unutacağım dememiştim ama,
Desem Allah izin vermeyebilirdi buna,
Ben çünkü,
Canım kadar sevmiştim onu emanettir ya..
Bence, ben kadar hiç kimse hiç kimseyi hiçbir zaman sevemeyecek artık bu dünyada…
Peygamber olmak gibi bir şey bu
Haşa!
Bana zimmetlenmiş,
Bir acı,
Bir ağrı,
Bir sevmek..
Gözyaşlarım yanaklarıma batmasaydı yazabilirdim aslında daha net.
Zaten ben diyecektim ki,
Canım yanıyor, gözlerimin önünde.
Nerede kaldı bu itfaiye?
Gözleri çok güzeldi lan diyecektim bir de,
Bir de elleri..
Bir sarardı beni, bin şehir alt üst olsa umruma değmezdi...
Diyecektim, ki ben;
Uğruna, uzanırım tren raylarına..
Vallahi,
Hala..
Ben diyecektim ki,
Terkedildim aslında..
Terkedilmek var ya,
Sürülmek gibi ülkenden, sürüklenmesi gibi bir kızın yaka paça evinden kerhane yollarına..
Babanın seni reddetmesi gibi
Öyle gibi, piç gibi kalabilıyor insan ortada diyecektim,
Demedim ama..
Her neyse,
Dönse tekrar buralara,
Dünya döner bence,
Bence insanlar yüzüme saldırır gibi bakmaz,
Bence üzerime sıçar gibi de konuşmazlar,
Öyle de gelmez bana…
Dönse,
Hepinizi çok severim,
Dönse,
Bayılırım oracıkta,
Ambulans siren sesi falan,
Sıkılabilir bunlardan diye bayıldığımı belli bile etmem hatta.
Aşk diyordum,
İnsanı delirtebilir benim gibi,
Diriltebilir de, gömdüğüm bebeklerimin hayalini…
Dönerse geri…
Ha ha ha siktir ya.
Ağlamıyorum ben lan,
O yaşlar bir arkadaşın..
Emre Akbulut
Orostopol Şehir 2011
Ben kadın olsaydım,
Erkeklerle başa çıkmayı öğretirdim kendime.
Ve çocukları azarlarken cennetin ayaklarımın altında olduğunu hatırlardım.
Her akşam eve ekmek götüremezdim ama,
Başka adamların kokusunu da taşımazdım boynumda.
Sen bana aşık olursun en fazla,
Ben birine aşık ölmek isterim ama, belki sana.
İstemek yeter mi düşünürüm sonra
Ama bil, bu oyunda aklımın yarısı başkasında..
Kaybetme ihtimalim, kazanma arzumla yarışıyor kıyasıya.
Kalbim tecavüz etmekle, tecavüze uğramak istemek arasında kalmış bir sapık.
Soyunuyor giyiniyor..
Soyunuyor çırılçıplak,
Korkuyor,
Giyiniyor kara çarşaf.
Zihnimde seri katil olsa ya,
Duyurmadan vursa ya, vurdum duymaz olsa ya biraz..
Yarım yamalak tanıyorum seni yarım yamalak da seviyorum..
Bir yarım çünkü; aşık olduğum kadınların hakkı.
Felçliğim onların oyun parkı..
Dur, söylediğimi iyi duy.
İtiraf ediyorum inkar ettiğimizi, gurur duy..
Tanıdın mı beni?
Hadi tüm gerçekleri tokat gibi yüzüme vur..
Ve yalancının önde gideniysem,
Arkamda dur.
İstersen sırtımdan vur..
Emre Akbulut
Orostopol 2011
Hayat İnce bir çizgi Bazende gereksiz fazla mesai gibidir. Mesai dediysem uzun uzun hayatla olan çalışmalarımız..Aşıksanız Hayatı iki kat uzun yaşarsınız ve yaşadığınız ikinci ekstra kısım asla ücrete tabi olmaz...
Acilari da hesaba katmayı unutmayın.Hayatın iyi yanları oldugu kadar elbette kötü yanlarıda vardır.Önemli olan hayatla iyi geçinmektir.Hayat bazen sizden aldıklarını geri vermez.Bunun sebebine gelicek olursak onun elinde olan bişi degildir çünkü bu böyle yazılmıştır ve bunun adıda kaderdir.
Ama hayatla iyi geçinmek için öncelikle kendinizle barışık olun.Çünkü kendine güvenen birisi hayatta bir çok zorlukla mücadele edebilicek bir kapasiteye sahiptir.
Hayatın en sevilmedigi yanlarından birisi de o fazla mesai sırasında yaşanan iş kazaları.İsteyerek yada istemeyerek kişileri üzmek.Hayattan bahsediyoruz sonuçta bu hayatta yaşıyan iyi ve kötü insanlar var.kendinizi iyi sınıfında düşünmeyi bırakmalısınız bir an önce.geriye dönün ve düşünün.
Gördük ve yaşadık bazı şeyleri...
Hayatla barışık olmak, güvenmek ve her gün başka hayatlarla onu aldatmak.
Çok ahmakça,
Olabildiğince saçma.
Hem de aşağılık şekilde oldukça yükselmek gözlerinde,
Sonra yükselirken aşağılık bir kadının gözlerinde...
Gözlerimi kapattım, açtım ve geçecek sandım,
Geçmedi...
Bunun üstüne de oturup hiç ağlamadım
Erkek adam ağlayamaz ki...
Yaşadım...
Yaşandım...
Yenildim...
Ama hiç bir zaman hayattan kaçmadım...
Gece oldu,
Karanlıktı...
Her zamanki gibi sarhoştum...
Önümden geçenlere ters ters baktım...
Konuştum kendimle,
Ama hiç bir zaman susmadım...
Ellerimde ona aldığım beyaz gümüş kolye vardı,
Boynuna astığında çiçeğin yapraklarına benzeyen bir hayat.
Her biri şahdamarlarından kopmuş bir şekilde seviyorlar.
Ve sonrasında içimde kopan fırtınalar...
Aklımın sürekli düşündüğü kadın siyah gecenin koynunda
Korku filmi fragmanı gibi sanki...
Ve seviştiğim her kadın suçlu gibi bana bakmakta...
Üstelik bunların hepsinin bir zamanlar vazgeçilmeziydim...
Sokakta serseri gibi dolaştığımı fark ettiklerinde hepsi hayatları bana bıraktı.
Üstelik bir o kadar da çoğu beni yabancı gösterdi arkadaşlarına.
Hiç olmadığım kadar yabancı...
Asıl yabancı olan biri varsa onlardı...
Ve beni hepsi saf bir çocuk olarak gördü...
Hayatın içinde hayat oyunu oynayan saf bir çocuk...
Yani her şey şimdilik bu kadardı...
Kısacası hayat zor bir yaşamdı...
Onun elleri ellerime muhtaç yarınlar ise Orostopol Yalnızlıklara koşmaktaydı.
Emre Akbulut
Orostopol Şehir 2011
Bıraktığın gibi değil, üç beş arkadaş takılıyorum şuan
Parktayım.. içiyorum kahretsin! seni görür gibi oldum,
Az önce hayal meyal hatırlıyorum o anı,
Ve seslenen şöyle bi ses Nolur içmeeee!
Meğerse gördüklerim hayalmiş bu nasıl bi kaderdir!
sızmış kalmışım bi köşede, güneş yüzümü aydınlattı
yeniden doğan her güneş bişiler kıpırtatır içimde.
yeterince iç çektim kalmadı derdin içimde! (İçimde)
Şu bi gerçek ki hayatında sevebilceğin biri yoksa eğer
hayatında bi değeri olmuyor, ki asıl kızdıgım şey
bunu en başında hissetmiyorken aşılayan bi beden
düşündüren krizlere sokup haplar içirten birinin olması!
Ne acı bidurum benimkisi çoğunun öle değil mi?
biraz çocuk ruhluyum,zamanım doldu biliyorum
ve o yüzdendir ki gidiyorum, Son isteğim...
Herşeye rağmen mutlu o sevgili..
Elim kanlı, kışı özledim kar kanı kapatır mı?
Belki de bir kaç dedikodu, yamalı arkanı kapatırdı!
Gitmem gerek, mürekkebin son damlaları.
Bak yakıpta denize döktü, bu kalbi ondan alanı.
Emre Akbulut
Yaşamaktan bir hayli yorulmuş gencin satırbaşlarındayım, Merhaba.
Ve Korkuyorum.
Yaşamımı stresli yapanlardan..
Korkuyorum..
Sesim kısılıyor.
Korkuyorum..
Ve bir kez daha
aklımdan çıkmayan kadından beni kurtarın..
Yoksa korkuyorum..
Kasvetli bir zamandı sanki,baktıgım her yerde sen vardın ve ben baktıklarımla konuşuyordum..
Bir adamı ne kadar delirtmişse zaman o kadar ihanete ugruyordum.
Kızılayda her gün içtigim o bankta dahil üstüme devriliyordu sanki..
Boşalan şişeler Yaşamımı delip geçiyor gibi..
Yani anlarsınız ya yaşamak elimde degil.
Yani diyebilirsiniz ki bu adam ayyaş.
Bir yandan da çırılçıplagım,sokaktaki dilenciden farkım yok..
En sonunda Ankaraya parmak atmak gibi birşey bu.
Sonuna gelicek olursak yine tüm bu yaşananları ve yaşatanları şiir sonunda sikmek.
Sorgusuzca deli bir yaşama alışır olmuş gözlerimse pörtlek
Yazan ellerimse her zamankinden dahada titrek...
Bir yandan da damarlarımdaki alkol akışı o kadar da işlek..
Çankaya sokakları bir hayli boş,
Ayagımda ayakkabı var ama bir hayli yalınım
Çıkmaz bir sokakta kaldım
Yol haritamı başka sokaklarda bıraktım..
Korkuyorum..
Gerçekten canımdan çok sevdigim kadın
Düşmüş bir abazan peşine
Yanılmışım ve de çok yanmışım..
Korkuyorum..
Seni kalbimin derinliklerine yazmışım.orda kalmış
Senin sesini duydugumda yaram açılmış,
Acım Ankaranın en Tenha sokaklarında Tekrarlarca yankılanmış..
Ve de eskisinden fazla korkuyorum..
Kadınım saçlarını dola boynuma korkuyorum hadi gelmenden.
Kıyamet degilse onun gözleri
Kıyam et de al canımı..
Korkuyorum...
Emre Akbulut
Orostopol 2011
Arkadaşlarım bekliyor beni,karşı mahalleyle maçımız var.Kazanana da bir tepsi baklava...Ne,her adım attığımda bir sancı başlıyor bacaklarımda.Ben nasıl futbol oynarım bu halimle,yoksa hala bitmedi mi bu kabus? Biri bana neler olup bittiğini anlatabilir mi? Yok hayır ben yaşlanmadım.Sadece sag ayagımı kırdım alçıya aldılar 1 ay kalıcak öle sadece.
Tamam bunu kuruntu yapmamalıyım evet.Yazıyı yazmamdaki amaçta ayagımı kırmamda degil başka bir şey olsa gerek…
İşin özünü sizlere söyle açıklayayım o zaman. Bir film şeridi gibi geçiyor gözümden mazi.Ve her yıl yaşlandıkça biraz daha artan bir yorgunluk.Zaman usta bir hırsız gibi neler çalmış gençliğimden.Ben ise bunun farkına elimde hiç bir şey kalmadıgında anlıyorum kahretsin.Hayat kavgasında boğuşurken hatalarla doldurmuşum yüreğimi meğer ki sonu olmayan bir labirente dönüştürmüşüm aklımı.Burdan kurtulmak içinse bir sağa bir sola koşup duruyorum.Keşkelerle dolu bir dünya kurmuşum zihnimde.Öyle ya her insanın bir keşke’si vardır yok diyemez yani.
Hep kazandım derken bir puan kaybetmişim hayattan.Beni üzen tarafıda bu neden kazandıklarım sonunda teker teker kayboluyorlar? Neden yüzüm gülerken birdenbire rengi atıyor ve üşümeye başlıyorum?
Neden artçı depremler sonbaharda artıyor ve şiddetini çogaltıyor? Neden İnsanlar bana karşı yüzüme sıçar gibi konuşuyor?
Yüzünü hatırlamadığım zamanlar var.
O zamanlar herkesin bir yüzü yabancı, bir yüzü yalancı..
Benim yüzümde ürkek bir acı,
Yara gibi biraz yüzüm tenime kiracı, biraz da kurşun gibi alaycı..
Mesela bebeğim sen ölürsen benim için herkes mezar taşı.
Tam da bu yüzden değeri yok ne ana, ne bacı.
İçim şimdi yazarken bu satırları ağlamaklı.
Ağlamak bebeğim utanmak gibi durduk yere son model bir ağrı, inan bana çok pahalı.
Beni çok üzdün bebeğim,
Daha çok üz, kalbimin ricası.
Üzülmek çünkü senin için; senin çocuğunu taşımak gibi heyecanlı.
Beni darmadağın et, saçlarım hüzün koksun.
Hüzünlenmek çünkü; yarım bırakmak gibi senden başkasına yazılmış şiirleri
Ve biraz da unutmak gibi beni sevindirenleri..
Sen beni hiç sevindirmedin ki.
-Gözlerindeki adamlara aşığım bebeğim.
Bu cümleyi kurabilmek için çok içtim..
Ben şimdi ne şiirler yazar ne şarkılar dinlerim.
Ne senin yüzüne bakabilirim ne senin yüzünü hatırlamadan yaşabilirim..
Ben şimdi bir kaç cümle daha kurmak isterim fakat hıçkırıklarımda boğulabilirim..
Özür dilerim, hala sana aşık olduğumdan olsa gerek,
Kurduğum cümlelerde admlıgıma kandırılmışlığımı hatırlatabilirim.
Seni kırabilirim.
Kırılırsan ve ölürsen bebeğim, herkes toprak benim için
Hadi öpüşelim!
Barışırsak eğer bağışlarım kendimi hayata yemin ederim
Daha ne bekliyorsun karşımda şuraya geçte iki laf edelim...
-Sahi Sevmiştin demi beni?
Emre Akbulut
Orostopol Şehir 2011
Aşkımı arındırdığım satırların
İmla hatalarına sıkışıyordum, gözlerinin rengini anlatma telaşıyla..
Tüm şehir bana bakıyordu sanki, adımlarımı sana yönelttikçe..
Kendimi senin ellerinden mülteci gibi hissetmek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!