Aç gözlü,
Gözlerine.
Kararlı,
Dokunmak için tenine kilometrelerce ötede..
Hırslı,
Koşarken yanına nefes almayacak kadar hemde.
Endişeli,
Kaybedeceğim diye kopan ödüne düğüm üstüme düğüm atarken, korkulu,
Ürkek..
Ama sadık, köpek kadar,
Ama muhtaç bebek kadar annesine,
Ama aşık, aşık ama
Kardan adamların kışa,
Baharların yeşile,
Kuşların göğe,
Kaldırımların adımlara,
Adamların karılarına,
Karılarının oğullarına,
Kızlarının babalarına,
Leylanın Mecnuna
Sonra tüm ayrılıkların hayatıma, bağımlı olduğu gibi,
Aşıktım sana..
Sahi nasıldım, sen giderken?
Hırpalanmış,
Kirli,
Sağ eli bıçaklı, sol bileği kanlı...
Sahi nasılım şimdi?
Kendi cenazesinde ölmüşlere, küfür eder gibi..
Arkasını dönüp açılan pencereye, cenneti reddeder gibi,
Şeytanla aynı tabuta sığdırılmış gibi..
Piç gibi, kimliksiz,
Orospu gibi, kişiliksiz..
Ve kumarbazların çocukları gibi,
Sefil,
Ve alkoliklerin annesi gibi,
Ağlamaktan gözleri, rezil..
Ama aşık..
HALA!
Tüm yoklukları avuçlarına bırakana,
Tüm kimsesizlikleri,
Tüm çaresizlikleri üzerine devirip kaçana,
Tüm özlemleri yüreğine yamalayana,
Tüm küfürleri diline dolayana,
Tüm meyleri dertten yudumlatana,
Ama aşık..
Hala!
Öyleyse kalbi temiz, batmışken ruhu bataklığa,
Öyleyse kalbine, el değmemiş,
Hala!
Ellerinin üzerinde milyonlarca adamın parmak izi gezinirken arsızca..
Emre Akbulut
Orostopol Şehir 2011
Şizofreni değilim, delide değilim, ben bir yalnızım ve ben yalnız değilim birsürü
yalnız var.
Hergün aynı hayatı yaşayan monoton bir aileyiz, yediğimiz içtiğimiz farklı olabilir ama aynı tariflerle bu kıvamı yakalıyoruz.
...Yalnızlığın kıvamını yakalamak için biz hiç bir şey katmıyoruz.
O gelip bizi kesinlikle Yakalıyor..
Yazıma Başlamadan önce yalnız kardeşlerime allahtan sabır ve güç diliyorum.Pişman olucagınz birşeyler için acele etmeyin.
Hayatıma şimdiye kadar kaç tane kadın girmiştir sayısını hatırlamıyorum bu durum çok yada az oldugunu kanıtlamaz.Bende sadece 1 bilemediniz 2 tanesinin yeri ayrıdır işte o yüzden hatırlamıyorum.Ve bana soruyolar a şahsı ile neden olmadı b Şahsı ile neden Olmadı? ...
Benim tek suçum bu yaşta ciddi bir ilişki düşünmemdir.Yaşıtlarım hergün başka kızlarla takılırken bnları duyma gereksinimi duymadım ve belki bu yüzden hayatla barışık degilimdir.Abilerim bana hep şu sözü söylerdi yaşın daha genç lise dönemi takılabildigin kadar takıl.Haklılar belki ama bu durumu kaldırıcak kadar güçlü bir kalbim olmadı veya kalmadı.Şimdilerde bi şarkı moda milletin dlinde patlamış gidiyor hey babam bakınız adam ne demişSeveni arıyorum tamam kabadayı bulursan bi tanede ben alıyım.ha ben yok dmeiyorum elbet vardır ama her geçen gün anladıgım kadarı ile aşkıda bitiriyolar belli bir süreden sonra.Ama olur mu Çocuklar? Aşk eger gerçekten aşksa sevgiyi tadabiliyosanız o sonsuzdur Bizim gençlerde bunları anlamıyor işte.Erkek düşünce farklı kadın düşüncesi farklı tabi.Birazda avrupatik durumlar tetikliyor bu durumu.Neyse onuda geçelim aşkı sevgiyi ayrılıgı.hepsi güzeldir mutlaka herkez yaşamaştır.herkezde farklı bir duygu uyandırırır ama konu hep sabittir.Gençler -Yetişkinler veya çocuklar aşkın yaşı olmaz her yaşta güzeldir sevin sevebildiginiz kadar karşılıklı olması önemli degil o durumu takmamaya bakın.Aklınız ile kalbiniz uyuşmadıgı zaman içeriden geleni dinleyin her zaman.Ben yine kafayı yedim galiba size burda saçmalıyorum.O yüzden Benle konuşmaya gelen herkez dertli zamanında geliyor.Piskolog muyum ben.?
Düşündükçe seni bir heyacan beliriyor tam içimde,
Bir yandan Ostimden çıkan toz bulutlar aşınıyor göz bebeklerime...
Dudaklarımsa kan revan...
Minicik ellerinle bütünleşirken avuçlarım
Attığım yumruklar duvarlara sevdalanan bir oyun bozan...
Anam gibi, özlemek,Acılara dayanmak ve beklemek.
Babam gibi tütün,bira,votka.
Düşündükçe bunları sen yanımdan hiç eksik olmayan bir meret...
Düşündükçe,
Ağustos akşamları kadar sıcak dokunuşları,
Tenime değen sıcaklığın ruhuma dokunuşu...
Düşündükçe,
Seni bulduğumda kaybolan aklımı,
Türkiyenin başkentinden gelen kokunun beni nasılda şahlandırdığını...
Bir de hatırladıkça
Gidişini.
Bana hiç bir zaman bir daha dönmeyişini,
Ve benim buna karşılık can çekişen kalbimi yerinden söküp atmak isteyişimi,
Tekrar Tekrar düşündükçe artık seni sevmediğimi,
Hiç bir zamanda benim olamayacağını,
Tüm var olanlarımı da yani senden sonra kalanları da,
Ceplerime doldurup başka diyarlara takas etmeye gidiyorum.
Ve sürekli bunu düşündüğümde bir daha anlatmaya gücümün yetmeyeceğini biliyorum...
Hayatım hadi aklımı alda götür buralardan bir başka yalnızlığa,
Sonra doyasıya seni görmenin sevinciyle sarılayım sana,
Sevişmelerimiz aklımıza geldikçe de şık bir kahkaha atalım bu daracık sokağa,
Son olarak da tekrardan alnına son bir buse kondurayım.
Benim olamayacağının bilinciyle yalnızlığa randevu ayırtarak..
Emre Akbulut
Orostopol Şehir 2011
Aşk nedir?
Aşk kemanın en ince telinden çıkan o melodinin notalarıydı.
Buram buram sen kokarken tenim, üstelik ciğerlerimdeki havanın ismiyken sevgin kulaklarımda duyduğum tek besteydin.
Lise yıllarımda sıralara kazıdığım isimdin, o zamanlar aşk bir metinden adının harflerini sırasıyla bulup yuvarlak içine almaktı.
Basit bir insan sevgiyi nasıl öldüreceğini, değerli bir insan da kazanacağını düşünür.
Bu cümleyi kurarken emin ol beni nasıl kazandıgını ve benim seni nasıl kazandıgımı baya bir düşündüm.
Sevgi ve aşk gibi degildi seninle göz göze gelmelerim sanırım daha öte birşey olmalıydı.
... bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
Ben duymamazlıktan geliyordum,
Bu saçma sapan lafların karşısında..
Umursamıyormuş gibi,
Bilinçaltım kapalı şekilde..
Düşünmüyormuş gibi aklım,akşam eve nasıl ekmek götüreceginin bilincinde,
Yalnız kalmak her zamanki gibi,hüzünlü işte..
Adına yazdıklarımı bi kere okur musun lütfedip?
Aşk; kimine günlük bi iş kimine ise lüks gelir.
Rüyalarım hergece senin güzelliginle süslenir
Ve buna ilaveten mutluluk bende hala küt kesim.
Göğsüme keskin bıçak saplamayı kesin artık
Merhaba güzel kız bak bu dizeleri kirletmek için tekrar ben geldim.Sana yine yazdıklarımla dokunmak istiyorum.Beni anlamayacagını ve umursamayacagını her defasında biliyorum ve istemedigin halde tüm kapıları inadına zorluyorum.Sana bu yazdıklarım içten gelmeyebiliri çünkü ben içimi artık tanıyamıyorum.benim içim dışımda senmişsin.Ve biliyormusun ilk kez ellerim seni anlatırken şiir olarak yazamıyor.Yani duygularım ve düşüncelerim bir o kdar karışık.Bu yazdıklarımı istersen bir aşk mektubu olarak oku yada ne bileyim sana yalvarışım olarak kabul et çünkü çaresizligin beni o kadar yakmaktaki ne yapacagımı bilmiyorum.Yardım Et
Sana burada seni sevdigimi yada senden nefret ettigimi söylemeyecegim.Benimkini bir yalvarış olarak kabul et dedim ya.Zorlamıyorum seni hatta konuşmuyorum bile.Konuşmayı bırak yanından bile geçemiyorum.Yaptıgım tüm hatalarımı pişmanlıgımla silmek istiyorum.O kadar iyi anlayışlısın ki şu an bunları okurken benden daha çok nefret ediyor ve sıkılıyorsun.O yüzden lafı fazla uzatmayacagım sadece beni anlamanı bekliyorum...
Gözlerim hala bakar resmine ve kokun hala burnumda tütüyor.
Yoklugunu ise kovuyorum alkolle,kokunu bastırıyorum tütünle.
Kırmızı
Başlıklı
Kurt
Kırmızı
Başlıklı
Başka
Bir
Kurt
Sarhoşluklarıma kulaklarımı kapatıyorum, bir niyet gibi kader denen sancılardan bir alınyazısı çekip bütün gün avare voltalar öldürmenin peşindeyim.
Ya ben şiirler yazarım,hayat her satırda biraz daha eksilir.Yarım kalan cümlelerim olacak bir avuç toprak noktalar yerine..
Ölümden öte köy yok ve epey de oldu köye gitmeyeli,dostluklar bir yerlerde bıraktığım hiç kurumayacak birkaç damla yaş ve kırmızı bana hiç yakışmayan renk, ama bakmayın benim üzerimde iyi durmamasına, renklerin en şehvetlisiymiş, bu yüzden kanmış zavallı kurt kırmızı başlıklı kızın acizliğine, kurt olduğunu unutup merhametle bakmaya çalışmış o kocaman gözleriyle..Oysa kocaman kulakları vardı kurdun, kırmızı başlıklı kızı daha rahat duymak için, kocaman dişleri vardı, ama o kapıyı çekip kendine sunulan kötülükleri tekme tokat döverek..
Ne içindi bu gidiş...
Olacak iş değil ya kurt aşık olmuştu kıza, oysa masallarda dilimize yerleşmemiş miydi davul bile dengi dengine yalanları.Kendi açlığından vazgeçip gitmelerdi bunlar..Gider başka masallarda karnımı doyurayım edasıyla...
Ya bizi hangi masal saklar? ...
Garip yaratıklayız aslında.Kurttan da farkımız yok.Esasında üç-beş cesaret biriktiririz, sonra bunları vazgeçmek uğruna heba ederiz ve tek atımlık barutumuzu da teselli niyetine harcarız.
Her işte bir hayır vardır hep dişlerimizin arasına takılıp kalır.Oysa hayat bizi beklemiyor.Biz ise bu yağmurdan bulut çıkar mı hesaplarının ortasındayız ve bir saatten sonra değiş tokuş adına yaşamaya başlıyoruz.Bazen ayrılık alıyoruz, vedalar veriyoruz yerine.Bir sevaba bir günah, sevilmemeye de vazgeçişler bırakıyoruz.
Vazgeçmeler karlar altına gömdüğümüz korkularımız gibi, güneşin ilk sesiyle başımıza musallat olurlar...
Her yiğidin harcı değil.Biraz unutmak gibi ama; sonu var.Sil baştanları severiz biz.Yeniden başlangıçlar heyecan katar bakışlarımıza.Sonra bir ömür ayrımı ve peşimize getirdiklerimizi orada bırakıp yeniyi aramak,yıkıp yıkıp baştan inşa etmeler kolay gelir bize. Vazgeçersek eğer her şeyin iyiye çalacağını sanıyoruz ve kelepir zaferler ile yetinmeler,içinde bulunduğumuz anı kurtarırken hayatımızı boşluğa sürüklüyoruz ve hiçbir şeyi değiştirmeye yetmiyor gücümüz.Vazgeçmelerin köşesinden döndüğümüzde aynalarda aynı geçmişle beliriyoruz.Madem geçmiş bizle gelecek savaşalım yıkıp yıkıp ömrümüzü zaman aşımına uğratacağımıza, yaptıklarımız gözümüzün önünde bir yerde dursun biz yeni bir yaşanmışlık inşa edelim, kurdun yaptığı gibi...
Gitti karnını başka masallarda doyurdu, kırmızı başlıklı kayıpları bir masal kitabında tozlar yutarken yeniler düşlerini, gün olur Tarkan a yoldaşlık yaparken görürüz, gün olur bir partinin simgesi, gün olur dağlarda ama hep kırmızı başlıklı kayıpları gözbebeğinde....
Vazgeçmeler karlar altına gömdüğümüz korkularımız gibi güneşin ilk sesiyle başımıza musallat olurlar...
Emre Akbulut
Sosyo
2011 Denemeler serisi -Kırmızı başlıklı kurt
Sahi Sizler Kimsiniz?
Hayatı şaşırtmaya devam ediyorum.
Çünkü yazdıgım her satır senin için delil olarak kullanılabilir...
Bazen İnsan Ne yapacagını bilemiyor.
Bazen İnsanların yaptıklarına anlam veremiyor.
Bazen de Sessizce bir köşeye çekilip acıları unutmak istiyor..
Unutmak.Evet orta halli bir kelime.Kimine göre zengindir anlamı baya vardır çıkamaz işin içinden.
Dedim ya bazılarına görede kısadır aklında bittigi zaman unutur.İnsanlar degişken yaratıklardır.Her insan birbirinden her şekilde ve özellikle farklıdır.
o yüzden yazıma şöyle devam etmek istiyorum.
Birisini çok sevmişsinizdir ve sonra sebebi belli olmayan şekilde hayatınızdan çıkıp gitmiştir ama aklınızdadır falan filan her neyse işte başka birisine rastlarsınız.O rastladıgınız eski sevdiginiz kişiye benzer ve o yüzden Sevmek İstersiniz.
Şimdi soruyorum size.O yeni rastladıgınıza Eskisini hatırlamak için mi seversiniz? Yoksa Eskisini unutup yeniden eskiden Yaşadıgınız Acıları yaşamak için mi?
Biraz düşündükten sonra konuyu biraz daha açmak istiyorum..
Aşk ve ayrılık kavramlarını biraz anlatmak mesela.En basitinden Aşk ve ayrılık kardeş gibidirler.Aşk oldugunda ayrılık gelir bulur.Ayrılık oldugunda tekrar Aşık olma hissi kaplar içinizi.genelde bu böyledir yaşadıgım ve yaşayanları gördügüm kadarı ile konuşuyorum ve herkezin düşünceside birbirinden farklıdır o yüzden bana anlayış göstereceginizi biliyorum.
Zaten Düşünceler Akılda canlanır ve hemen davranış olarak hareketlerimize yansır.Önemli olan düşüncemizin davranışlarımıza iyi yansıması.
Hiç bir zaman karamsarlıga kapılmayınız,kötümser olmayınız.unutmayın Bu hayat kısır bir döngü.Kimin ve ya neyin ne zaman ne yapacagı belli olmuyor.Ama bunu önceden Anlamak ve tedbirini almak yine bizlerin yani İnsanların elinde..
Kendi karanlıgımda ben çok kayboldum,yanımda dost diyecek çok az insan vardı.İçimdeki çocuk ise her gün ayaklanırdı diger içimdekileri isyana teşvik ederdi.
İçimdekilerle Sabahlara kadar çarpşırdık.bazen Çok yorulur bitkin düşerdim zafer onların olurdu.
Ama şimdi hiç öyle degil.İçimdeki yaşayan Çocukları öldürdüm.Mutluyum artık.Ve Artık bazı hazları unutmuşum.Tekrardan onları arıyorum.Şimdi yine diyeceksiniz bu satırlarda karamsar bize karamsar olma diyosun diye*
Bakın halimi görün gördügünüz kadar ve ondan sonra karar verin.
Unutmayın ben ne anlatsamda boşa çünkü Koridorda dolaşan Emrenin Hislerini ancak en iyi emre bilebilir.Ve Dışardakiler sadece Gözlemlemeye Çalışır.
Ve ben Bu yazının sonunda Ne yazdıgımı ve kime yazdıgımı bile bilmiyorum.
Ama bildigim tek bir gerçek var oda ölüme terkedilmiş olmam..
Ve tekrar diyorum çevremdekilere.
-Sahi sizler kimsiniz?
Emre Akbulut
(Bunlar kim?)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!