Bir zamanlar neydin be Hasan,
Millet senin karşında düğme ilikliyordu.,
Seni yere göğe sığdıramıyordu.
Düştün mü şimdi bu sefil hayata,
Ayakların nasıl da su alıyor,
Yürürken kaldırımlarda,
Benim için son çare, son umut,
Belki de duyacağım son pişmanlık,
Yenik düştüğüm zaman kaderime.
Akıtacağım bir damla kan,
Ya da alacağım son nefes,
Yenik düştüğüm zaman kaderime...
'Oğlum Trakyalıları tanırım ben,
Adamın kocasını elinden alırlar.'
'Yapma be anne, günahını alma kızın'
diye başlamıştı içimdeki sevgin,
Haklıymış meğersem annem,
Nerden bilecektim,
Avuç içinin terlediği,
Gözlerinin aşağıya indiği,
Günahkâr bir sesle,
Seni seviyorum dediğin,
Garip bir haldir AŞK....
Bir düşün,
6 - 7 santimetre, incecik bir tütün.
Bir de onu yakan,
Hemen hemen aynı boyutlarda bir ateş parçası.
Yanında da bir iki kadeh,
Bir ömür boyunca,
Senin için dünyanın en güzide çiçeğini
Ve onun dünyada bir benzeri daha bulunmayan eşini,
Anlayacağın annemi, babamı, maddi manevi herşeyimi
Arkama almıştım, sırf senin için.
Sen ne yaptın?
Sen de beni arkana aldın,
Bu muydu bana vereceğin mükâfat?
Karşılığı nu muydu önüne serilen canın?
Bir tek deveyi hendekten atlatmadım senin için,
Önünde siper oldum kurşun gibi sözlerin.
Haklısın canım,
Hiç canın yanmadı senin...
Gecenin yarısı,
Pahalı parfümlerle bastırılmış,
Halis mulis tezek kokusunun hakim olduğu,
Lambaların bile aydınlatmaktan utandığı,
Sekiz çizen insanlarla,
Aval aval dolaşıyorum karanlık bir sokakta,
Tertemiz bir evlat getirir her ana dünyaya,
Ne tesadüftür ki,
Her evlat sanki sonunu önceden görmüş gibi başlar zırlamaya.
Bir an da susarsın anne kucağına verildin mi!
Tıpkı ahirete intkal etmişler gibi...
Adı geçtiği zaman,
Dünyanın nutkunun tutulduğu,
Hüzünlü bir topraktır Çanakkale.
Şehidinin sayısını kimsenin tahmin edemediği,
Kan kokulu masmavi denizi ile,
Eşsiz bir vatan parçasıdır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!