I.
şehirde geceler bir kara fayton
gezdirirler yalnızlığı kaldırım köşelerinde
bir yağmur başlar usul usul
şehrin çıbanı üzerime sıkılıyor
bu da ayini içimdeki gardiyanın
o ki sahile vuran her cesede yüzümü
ve her mezar taşına adımı kazıyor
anlamı yok
galata kulesini kimin yaptırdığının
yalnızlık yüceltir ya insanı
istersen bir tek yıldız aydınlatabilir dünyayı
gökyüzü bilir nerede, ne zaman selamını alacağını
yağmur adam metaller bağlar saçlarına
hayatın sırrını tıklatır camlarına
çıkar gelir rüyalarına giren derviş bir gün
gecedir
hatıralar arasından
eski bir şarkı eşlik eder geceye
içimde bir çocuk uyanır gülerek uykusundan
bir anne şefkatle bağrına basar çocuğu
bir şair çocukluğunu tutup iki elinin arasında
kıvılcımı oldum günahların
ilk çekilen silahıyım savaşların
katiller benden alır ilhamı
tüm virüslerin kaynağı
bak yanıyor güneş göğsümün cehenneminde
hadi ağla, kavrulsun güllerim
hadi gidelim
senin olan hiçbir şey yok nasılsa
pantolonunu bile
öğrettikleri gibi ütülüyorsun
kendini çok paraladın
her şeyi bilmek için
her şey şiirle başladı
bir çığlıktı ilk şiirim
bir beşik kadar genişti dünya
gurbeti o zaman sicilime işledim
gülümseyen mısralarımı
annemin ana-dolu bakışlarına gönderdim
yaşlandıkça
kurulanacak bir yüz buldum kendime
bölük pörçük oldu şiirim
nefeslerim zamanın içinde yitip gitti
kimi yol oldum, kimi yolcu
hep yorgundum
dikenli bir yamacın
en eğimli yerinde
sayfalar tutuşuyor kucağımda
kefenime mürekkep bulaşmış
sadeliğini kaybetmiş gecelerim
şaha kaldırmak zamanıdır
şiirin can yakan sancısından
şehrin kasıklarına kaçıp kıskıvrak
akıttım yüreğin kabaran suyunu
söndürdüm ateşin şiiri tutuşturan rengini
gecenin aşüfteliğinde karanlık biriktirmek için
şafağı erteledim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!