12-OSMANLI SERAMONİSİ
İletişime dair yazılmış kitaplarda,şu an aklıma Doğan Cüceloğlu geliyor,daha çok ikili ilişkilerde kasdedilen ile söylenen arasındaki farkın iletişim sorunlarının temel nedeni olarak gösterilir.Bu yazıda bizim ele almaya çalıştığımız ise,işte bu mesajda mevcut sistemin ve egemen ideolojinin rolü üzerineydi.
Birbirini anlamamanın,daha doğrusu yanlış anlamanın çarpıklığı tiyatro eserlerine çok fazla sayıda konu olmuştur.Bu konuda geriye giderek bakarsak,göreceğimiz ilk akla gelen örnek Hacivat ve Karagöz’dür.
KARAGÖZ.ANLAYIŞI kıt cahil halktan biri; Hacivat okumuş şehir adamıdır.Basit bir aramayla internetten karşıma çıkan şu bilgiler onların kişiliğini anlatıyor.
Karagöz: Oyuna adını veren esas tiptir. Tahsil görmemiş bir halk adamıdır, sokak dili ile konuşur. Hacıvat’la birlikte oyunun iki temel kişisinden biridir. Cahil cesareti diyebileceğimiz bir cesarete ve gözüpekliğe sahiptir. Bu yüzden tekin olmayan kişilerle başı sık sık derde girer. Sürekli Hacıvat’ın yardımını görür. Okumamış ama zeki ve hazırcevaptır. Öğrenim görmüş kimselerin yabancı sözcük ve dil kuralları ile alay eder. Devamlı olarak anladıklarını anlamaz görünür, kelimelere ters anlamlar yükler. Böylece toplum içindeki iki ayrı zümrenin dillerinin çatışması ortaya serilir. Hacıvat’la söylediklerini yanlış anlıyormuş gibi eğlenir. Sözlerine farklı ifadeler yükler. Genelde işsizdir, boş gezer. Hacıvat’ın bulduğu işlerde çalışır. Yerinde duramayan, herşeye burnunu sokan meraklı bir tiptir. Bunun sonucu başı dertten kurtulmaz. Herşeye burnunu sokan Karagöz sokağa inmediği zaman pencereden kafasını uzatır veya evin içinden seslenerek işe karışır. Özü sözü bir, düşüncesini söylemekten çekinmeyen patavatsız bir kişi olduğu için kendini hep zor durumların içinde bulur. Yine de işin içinden sıyrılmasını bilir. Değişik oyunlarda değişik kıyafetler içinde görülebilir. Kadın Karagöz, Gelin Karagöz, Eşek Karagöz, Çarpılmış Karagöz, Çıplak Karagöz, Süpürgeli Karagöz, Bekçi Karagöz, Çingene Karagöz, Sandalcı Karagöz, Tulumlu Karagöz, Davullu Karagöz gibi çeşitleri vardır. Oyun içinde rol gereği kıyafet değiştirse de, oyun sonuna daima kırmızının hâkim olduğu bilindik görüntüsü ile çıkar.
Hacıvat: Hacı İvaz, Hacı Ayvaz veya Bursalı Hacı Ivaz adları ile de anılır. Medrese eğitimi görmüş, Arapça ve Farsça kelimelerle, tamlamalarla konuşan, her konuda bilgi sahibi olan biridir. Karagöz’le sürekli bir didişme içindedir. Ders verir tavrı, bilgiçliğe döner. Bazen bu çok bilmiş tavırları başlarını derde sokar. Yine de çeşitli badireler onun sayesinde atlatılır. Kıyafetine yeşil renk hâkimdir. Karagöz gibi değişik tasvirleri vardır. Kadın Hacıvat, Keçi Hacıvat, Çıplak Hacıvat, Kâhya Hacıvat, Sandalcı Hacıvat. Aynı şekilde oyun içinde kıyafeti değisse bile oyun sonunda klasik yeşilin hakim olduğu kıyafeti ile görünür. (http://www.karagozevi.com/? d=tiplemeler.html)
Gerçi Ziya gökalp’in Türkçülüğün Esasları adlı çalışmasında Osmanlı ve Türk arasındaki farkları ve zıtlaşmayı uzun uzun ele alır ve şöyle der; ” Edebiyatımızda da yanı ikilik vardır. Türk edebiyatı halkın atasözleriyle bilmecelerinden, halk masallarıyla hal koşmalarından, destanlarından, halk cengnameleriyle menkibeleriniden, tekkeliden ilahileriyle nefeslerinden, halkın güldürücü fıkralarından ve halk tiyatrosundan ibarettir. Atasözleri, doğrudan doğruya, halkın bilgece sözleridir. Bilmeceleri de yaratan halktır. Halk masalları da fertler tarafından düşülmemiştir. Bunlar, Türkün mitolojik çağlardan başlayarak, gelenek yoluyla zamanımıza kadar gelen peri masallarıyla dev masallarıdır. Dede Korkut kitabı'ndaki masallar da, ozandan ozana sözlü bir biçimde yazılmış halk masallarıdır. Türk tarihinde ve etnografyasındaki mitler, lejandlar, efsaneler de Türk edebiyatının elamanlarıdır. Cengnamelere ve dini menkıbelere gelince, bunlar halk edebiyatının islami devresine ait ürünleridir. Halk şairlerinin koşmalarıyla destanları, manileriyle türküleri de, yukarıda saydığımız eserler gibi Türk hakkının samimi eserleridir. Bunlar da yöntemle taklitle yapılmamışlardı. Aşık Ömer, Dertli, Karacaoğlan'lar gibi şairler, halkın sevgili şairleridir. Tekkeler de birer hak mabedi olduğu için buralarda doğan ilahilerle nefersler de hak edebiyatına, dolayısıyla Türk edebiyatına aittir. Yunus Emre ve Kaygusuz ile Bektaşi şairleri bu gruba girerler. Osmanlı edebiyatı ise, masal yerine ferdi hikayelerle Romanlardan, koşma ve destan yerine taklitle yapılmış gazellerle alafranga şiirlerden oluşmuştur. Osmanlı şairlerinin her biri mutlaka, Acem devrinde bir Acem şairine, Fransız devrinde bir Fransız şairine benzer. Fuzuli ile Nedim bile bu konuda farklı değildirler. Bu yönden Osmanlı yazarlarıyla şairlerinden hiç biri orijinal değildir, hepsi taklitçidir; hepsinin eserleri estetik ilhamdan doğmuştur. Mesela, nüktecilik (Humour) bakımından, bu iki gurubu karşılaştıralım. Nasreddin Hoca, İncili Çavuş Bekri Mustafa ve Bektaşi Babaları hak nüktecileridir; Kani ile Sururi ise, Osmanlı divanının mizahçılarıdır. Doğal nüktecilik ile yapay mizah arasındaki fark, bu karşılaştırma ile meydana çıkar.
Karagözle orta oyununa gelince; bunlar da hak gösterisi yani geleneksel Türk tiyatrosudur. Karagöz ile Hacivat'ın çatışmaları, Türk ile Osmanlı'nın yani o zamanki kültürümüzle medeniyetimizin mücadelelerinden ibarettir.” diyor.Özellikle “Osmanlı şairlerinin her biri mutlaka, Acem devrinde bir Acem şairine, Fransız devrinde bir Fransız şairine benzer. Fuzuli ile Nedim bile bu konuda farklı değildirler. Bu yönden Osmanlı yazarlarıyla şairlerinden hiç biri orijinal değildir, hepsi taklitçidir; hepsinin eserleri estetik ilhamdan doğmuştur. Mesela, nüktecilik (Humour) bakımından, bu iki gurubu karşılaştıralım. Nasreddin Hoca, İncili Çavuş Bekri Mustafa ve Bektaşi Babaları hak nüktecileridir; Kani ile Sururi ise, Osmanlı divanının mizahçılarıdır. Doğal nüktecilik ile yapay mizah arasındaki fark, bu karşılaştırma ile meydana çıkar.” sözlerine tümüyle katılıyorum..
Hacivat,Karagöz arasındaki komiklik,anlayışı kıt,kaba köylünün,okumuş kentli karşısındaki yanlış anlamalarından çıkmaktadır.
Bu gün de Cumhuriyet dönemi çizgi mizah ve komedi ağırlıklı Oytunculuklarda gördüğümüz tipler,kaba cahil,anlayışı kıt,konuşması yamuk köylüdür.Başlangıcından bu yana çiçek Abbaslar,züğürt ağalar,inek şabanlar genel olarak şaşkın, saf ve bazen kurnaz köylü tiplerdir.tv güldürülerinde,tek kişilik komedi gösterilerinde köylünün dili,kültürü aşağılanmaya devam ediyor hala.Osmanlı mizahında Osmanlı cemiyetinde yaşayan kesimler dilleri ve davranışlarıyla taklit edilirken aşağılanarak gülünç hale getiriliyordu.Bunların arasında,. Anadolu’dan gelen tipler: Laz, Kastamonulu, Rumelili, Egeli, Kayserili, Eğinli, Vanlı, Harputlu, Kürt.
Anadolu dışından gelenler: Muhacir, Arnavut, Arap, Akarap, Acem, Çerkez.
vb tipler vardı.
Ne gariptir vyukardan bakanların ve yönetenlerin kendilerini omuzlarında taşıyan kalabalıkları ayrıksı ve başka görmeleri..Halkı aşağılama Osmanlının genel özelliğiydi:
Arnavut asilli devsirme olan Koci Bey, Sultan Murad’ın akıl hocalarından biridir.
Sultan Murat'a sundugu, devlet islerindeki aksaklikları ve
cözüm önerilerini iceren 'Yeniceri Taifesinin Ilk Defa Bozulmasi Ne Yüzden Oldugu Beyan Olunur'
baslikli risalesinde, yeniceri ocaginin bozulma gerekcesini 'yabancilarin girmesine' bagliyor ve
'yabancilardan'kimleri kastetdigini söyle diyor: '... Yeniceri ocagina yabanci girmesi, 909 (m.1503) tarihinden beri olmustur. Sebebi bu olmustur ki,
...Her zümreye, adi gecen tarihten beri milleti ve mezhebi bilinmeyen sehir oglani, Türk, Cingene,
Tatar, Kürt, ecnebi, Laz, Yörük, katirci, deveci, hammal, agdaci, yolkesen, yankesici ve diger
cesitli kimseler katilip, usul ve kaideler bozuldu. Kanun ve kaide kalkti...'
Koçi Bey tek örnek değildir,çoğaltılabilir.
Osmanli Devsirme Sairi -Divani Hümayun Katibi- Hamdi Celebi söyle yazabiliyor
'Devr-i devden beri sahim eflak
Zemmolur alem icinde Etrak,
Vermemis Türk'e Hüda idrak
Türk'ü katlediniz kani helal.'
Baki, 'Muhtesem Süleyman'i na sundugu siirinde;
Her tac olmaz Fahr-u fena ehline sertac
Türk ehlinün ey hace biraz basi kabadir
(Her tac yoksulluk ve yokluk ehline bas taci olamaz
Ey Hoca Türk toplumundan olanin basi kabadir
yani anlayışı kıttır) demistir.
Nef'i ise;
'Türk'e hak Cesme-i irfani haram itmistir.
Tanri Türk'e irfan pinarini yasaklamistir.) demektedir
Bu örnekler çoğaltılabilir.Buradan çıkartacağımız,Osmanlı Şairleri kendini halktan saymıyordu tabii ki yöneticiler de.Büyük kalabalıklar sürekli aşağılanabiliyordu
UYANMAMASI GEREKENLER UYANMASIN DİYE UNLARIN KARANLIKTA KALMALARI ÜZERİNE HÜKÜMDARLIK KURANLAR HER ŞEYİ YAPAR
KALABALIKLAR UYANMASIN DİYE YAPILAN VE SÖYLENENM HER ŞEY MUBAHTIR
SUÇ BİLE YUKARDAKİLER VE AŞAĞIDAKİLER İÇİN FARKLI TANIMLARA SAHİPTİR,TABİİ CEZA DA
Köylünün dili,zevki,aklı,zekası,kültürünü aşağılayan bu anlayış ki Yakup kadriye şu cümleyi söyletebildi; ” Her memleketin köylüsüyle okumuş yazmış zümresi arasında, aynı derin uçurum var mıdır, bilmiyorum. Fakat okumuş bir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasında fark bir Londralı İngilizle bir Pencaplı Hintli arasındaki farktan daha büyüktür.”
Bu cümle ne kadar doğrudur; aynı kitapta Yakup Kadri şöyle diyor
'Kuşlar nasıl sevişir? Kediler nasıl sevişir? Biliyorum. Lakin, bu köy halkının nasıl seviştiklerini tahmin edemiyorum. Bizim gibi, göz göze bakışırlar mı? El ele tutuşurlar mı? Dudak dudağa gelirler mi? Okşayışları nasıldır? Kalbin bir süt çanağı gibi kabarıp taştığı dakikada, ağızlarından çıkan sesin anlam ve ahengi nedir? ”.
Sanki bir hayvanm topluluğunu betimler gibi acıma ve tiksinme iç içe
Ancak yüzyılların karanlığında terkedilmiş ezilmiş horlanmış kalabalıklardır bunlar.
Yakup Kadri köy türkülerini,aşk öykülerini duymamış olmalı ki oralarda insanları kediler kuşlar kadar anlayamıyor.O kalabalıkların arasından çıkan ozanları ve aşıkları bilmiyor olmalı.
Anlamadıkları kesin olan şey,yukarı katlardan gelen her şeydir.Dilini bile bilmedikleri birileri yönetmiştir onları yüzytıllarca.
Romanın kahramanı Ahmet Cemal’e göre köylüler “henüz bir sosyal yaratık haline bile girmemiş,” “yontulmamış taş devrindeki” yaratıklar gibidir. Bu noktada yazar o günün köylüleriyle binlerce yıl önce yaşamış köylüler arasında herhangi bir fark görmez. Bu köylüler “tarihi olmayan bir halk” gibidir; çünkü köyleri tıpkı “Hitit harabeleri”ni andırır, insanlar “toprak altından henüz çıkarılmış kırık dökük heykellerden” farksız gibi görünür. Köylülerin zaman ve mekân kavramlarından yoksun olduklarını, Anadolu’nun bağrındaki bir köyün “donmuş bir konak” tan başka bir şey olmadığını ileri sürer Ahmet Cemal.
Ahmet Cemal’e göre köylü kadınlar doğası gereği gerçekte “namert ve kancık” dır.16 Kötü kokarlar, zarafetten yoksundurlar. Köylü kadınlarla sevişilemez bile.
Yine de Yakup Kadri’ye göre gerikalmışlıkları, düşmanlıkları, milliyetçiliğe karşı gösterdikleri kayıtsızlık için suçlanması gereken köylüler değildir. İlginçtir, köylülerdeki bütün eksikliklerin sorumlusu aydınlardır. Yaban’ı bu kadar ilginç ve önemli kılan şey işte Yakup Kadri’nin iletmeye çalıştığı bu mesajdır:
Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve bu yoksun insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimde de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu, hayvani duyguların, cehaletin ve yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakta kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganları, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.22
Yakup Kadri köycülük akımı dahilinde,devletçi bir yaxzardır.Buna karşılık Sabahattin Ali de,o zamanın sosyalist yazarlarından biri olarak köy gerçeğini kaleme almıştır.Kuyucaklı Yusuf’taki bakışla Yabandaki bakış hiç de birbirine benzemez.En azınmdan,
Köylüleri saygı duyulacak hiçbir özelliği olmayan ilkel yaratıklar olarak resmeden Yakup Kadri’nin aksine Sabahattin Ali’nin çizdiği köylü karakteri saygı duyulması gereken, dürüst, kendine saygısı olan bir kişidir. Köylü Yusuf hiçbir zaman kasabanın değerlerine, kasabadaki hayat tarzına uyum sağlayamaz. Kasabadaki insanların çoğu hilekâr, adalet duygusundan yoksun, samimiyetten uzak, rüşvete, ekonomik açıdan sömürülmeye meyilli insanlardır.34 Sabahattin Ali’nin çizdiği Yusuf portresiyse mantığı olmasa da değerleri, hisleri olan biridir. Ne siyasetten, ne karmaşık bürokratik ilişkilerden, ne de bozulmuş iş ilişkilerinden anlar Yusuf. Günlük hayatın sorunlarından, sıkıntılarından kaçışı ancak doğada, kırlarda bulur. Sabahattin Ali kasabanın yapaylığına, kirlenmişliğine, hileli düzenine karşı doğallığı, masumiyeti, dürüstlüğü kırlarda, köyde arar.
Sabahattin Ali,aydını muğlak bir kavram olmaktan öte algılamaktadır.Yarı MÜNEVVERLER başlıklı yazısında ele aldığı aydın tiplemesiyle konuya açıklık getirir.
YARI MÜNEVVERLER...
Bizde birkaç sahibeden fazla yazı okumağa tahammülü olmayan
bir 'yari münevver' zümresi vardır. Bunlar ruhları hasta, iradeleri
gevsek, kafalarını bir nokta üzerinde uzunca bir zaman tutmak kabi-
liyetinden mahrum birtakım prikopatlardır. Bu tip insanların kafası
hayatın bütün ciddi meseleleriyle alakalarını kaybettiği için hiçbir
şey onları asla sarsmaz.
Ömürlerinde asla bir fikir sahibi olmayacak kadar ruhları
tembeldir, bugün şu fikir, yarin oteki fikir kirpintisini beraber-
lerinde gezdirmek suretiyle münevver insan olduklarını kendilerine
isbata kalkarlar.
Bahis mevzuu olan birçok meseleler için düşünmeye lüzum
kalmadan ortaya sürülebilecek selahiyetli kararları vardır ve
bunlar üzerinde asla münakaşa kabul etmezler. Her turlu itirazı
yine dağarcıkta hazır olarak bulundurdukları bir bayat nükte,
istihfaf dolu bir hayret pozu ile önlerler.
Sabahattin Ali 'Markopaşa Yazıları ve Ötekiler'
Hangi yazar çizer hangi tipi yarattı buna bakmaya çalıştık.Buna bakarken halka nasıl baktığı8nı anlamaya çalıştık.osmanlıdan başlayan süreç hala devam etmektedir.
her sistem kendi ürettiği aydınlarıyla,yazar çizer,şair tatayfasıyla mevcudiyetini halka karşı sürdürmerk için ideoloji denilen silahı iyi kullanıyor.Osmnanlıysa osmöanlıya özgü yöntemler geşllişştiriyor.Asıl amaç sürekli bir anlayış güdükleşmesi yaratmak.Kendi iktidarını ve egeömmenliğini meşru göstermek için her türlü araçtan yararlanarak kandırdığı insanları da zuşllmüne taraftar yapmak.ancak bakış açıları ve ortaya koydukları ürünlerle halkı aşağılamaktan da geri kalmamak
Hacivat karagözdeki şehirlinin köylünün diline ve anlayoıışına gülmesi 13-ANLAMA BOYUTUNDA İDRAKİN YAMULTULMASI Irakın işgali tüm dünyaya barış hareketi olarak sunuldu bo projesinin eş başkanı Türkiye cumhuriyeti başbakanı tayip Erdoğan oldu ALIŞMAK KAYBOLMAKTIR Halil Cibran’ı burada tekrarlamakta yarar var: Ne yazık o ulusa ki bir urba giyer kendi dokumaz, bir ekmek yer kendi hasat etmez ve bir şarap içer ki kendi testisinden akmaz. Halil Cibran, Ermişin Bahçesi, Çeviren R.Tanju Sirmen, Anahtar Kitaplar yayınevi 1993, sayfa 23 BENZİN: Bugun: 3.00 YTL, 2002'de: 1 milyon 696 TL (1.69 YTL) ÖZELLEŞTİRMECİ PARTİLER VE SATTIKLARI Konumuz özelleştirmenin öyküsü olsaydı, Özal’lı yıllara kadar uzanmak gerekecekti. Konumuz hangi iktidarın, hangi partinin ülkemizin satılmasına yardımcı olduğu. Aşağıdaki tablo çok gerileri değil, son on yılı gösteriyor. DYP-SHP Hükümetinin (1994-1995) Sattıkları: DYP- CHP Hükümetinin (1996) Sattıkları: ANAP-DYP Hükümetinin (1996) Sattıkları REFAH PARTİSİ- DYP hükümetinin (1996-1997) Sattıkları ANAP-DYP-DSP Hükümetinin (Haziran 1997-Ocak 1999) Sattıkları DSP-MHP-ANAP Hükümetinin (Haziran 1999- Kasım 2002) Sattıkları AKP Hükümetinin (Aralık 2002- Haziran 2005 arası) Sattıkları1-TAKSAN, AKP’nin SATMAK ÜZERE OLDUĞU ve 2005 YILINDA SATMAK İSTEDİKLERİ1-Sümer Holding Sarıkamış İşletmesi, Sümer Holding Bergama Pamuk İpliği Fabrikası, SEKA işçisi 52 gün direniyor. Haklı. İşçi Partisi orada. Ulusal Kanal orada. Bütün toplumu yanına çekiyor işçi. DYP, CHP, DSP, SP, SHP, MHP gibi özelleştirmeci partiler, halkı kaybetmek üzere olduklarını fark ediyorlar. Daha dün iktidardayken Amerika’nın ve Avrupa’nın, satın dedikleri için, “başüstüne” diyerek ülkenin kurumlarını satış sırasına dizenler sanki onlar değil. Özelleştirmeci partiler Amerika ve Avrupa’dan sonra, bu kez de işçinin karşısında sıraya diziliyorlar. Kurumlarımız sadece satılmadı. Kimisi de yok edildi.
yaşadığımız dönem türk karikatülerinde de (tabii bunun içine olgulara bilimsel bakan sanatçıları katmıyorum) köylünün kabalığı dfdili alay konusu yapılmaya devam etmiştir.Bunu belirttiğim gibi Yeşilçam sinemasının yarattığı aptal şaşkın saf görgüsüz köylü tiplerinde de görürüz.yalnızca komedilerde değil,İstanbullu yakışıklı zengin çocuğunun iğfal edip hamile bırakarak Ömerciği sezerciği husule getirdiği köylü kız
büyük Ortadoğu projesi tüm dünyaya barış hareketi ve yüksek yaşama standardı transferi olarak sunuldu
bunun için seçilen katil aslında abd nin yarattığı bir halk düşmanıydı ve kendi yarattığı celladın zulmünü harekletini meşru kılmak için gerekçe gösterdi
ırakla ilgili haberler saldırgan işgalcilerin küresel haber ajansları tarafından satın alınıp bıuu haberler üzerine gerekli işlemler ve değişiklikler yapıldıktanb sonra dünya ülkelerinin medyalarına satıldı
yalan parayla satıldı daha doğrusu çarpıtılmış yamultulmuş haberler işgalciler tarafından dünyaya satıldı
dünyanın pek çok yerinde satın alınmış gazetecvi ve tv ciler yalanı daha makul hale getirerek halklarına sundular
ALIŞKANLIK YİTİKLİK
ALIŞAMAMAK MUTSUZLUK OLSA DA İNSANİDİR
SÜRÜ ALIŞTIRILMIŞ OLUYOR
SÜRÜ İÇİN ÇOBAN KAVAL VE BELLİ DAVRANIŞ BİÇİMLERİ VARDIR.BELLİ KOMUTLARLA HAREKET EDER
BASKI-ZULUM VEYA BİZE TERS GELEN NE VARSA İNSANOĞLU ALIŞARAK KATLANIYOR.
ÖLÜM ACISINA ALIŞMAK –ASLINDA UMUDUNU KESMEKLE İLGİLİ
UMUDU OLMAYANIN BEKLENTİSİ BİTİYOR
UMUDU VE ÇIKIŞ YOLU OLMAYAN KALABALIKLAR ACIYA ALIŞIYOR
MEVCUT DURUMUNU KABUL EDİYOR
EN ÇOK ACI ÇEKEN MEVCUT DAYATMAYI KABUL ETMEYEN OLUYOR
Ne yazık o ulusa ki zorbayı kahraman diye alkışlar ve gösterişi fatih cömertliği sayar.
Bir ulusa ne yazık ki rüyasında küçümsediği tutkuya uyanıkken boyun eğer.
Ne yazık o ulusa ki bir cenaze töreninde yürürken sesini yükseltmez, kendi yıkıntıları içindeyken bile övünür ve ensesi kılıçla kütük arasında uzanmışken ayaklanmaktan geri duracaktır.
Devlet adamı bir tilki, düşünürü bir hokkabaz ve sanatı yamama ve taklit olan o ulusa ne yazıktır.
Ne yazık o ulusa ki yeni yöneticisini borazanlarla karşılar ve yalnızca bir diğerini yine borazanlarla karşılamak için, yuhalarla uğurlar.
Ne yazık o ulusa ki bilgeleri yıllardır dilsizdir ve güçlüleri beşiktedir henüz.
Ne yazık ki o ulusa parçalara bölünmüştür, her parçası kendini bir ulus sanır.
İktidar seremonisinden alıntılarla devam ediyorum
TUPGAZ: Bugun: 35 YTL, 2002'de: 19 milyon TL (19.00 YTL)
EKMEK: Bugun: 0.30 YTL, 2002'de: 150 bin TL (0.15 YTL)
İSSİZ SAYİSİ: Bugun: Resmi: 2 milyon 487 bin. (Gercek: 10 milyon.)
2002'de: Resmi: 2 milyon 412 bin (Gercek: 6 milyon 200 bin)
KARSİLİKSİZ CEK: Bugun: 1 milyon 535 adet, 2002'de: 748 bin adet.
PROTESTOLU SENET: Bugun: 2 milyar 803 milyon adet, 2002'de: 498 bin 748 adet
DİS BORC: Bugun: 170.1 milyar dolar, 2002'de: 130 milyar dolar.
İC BORC: Bugun: 182.4 milyar dolar, 2002'de: 90 milyar dolar.
DİS TİCARET ACİGİ: Bugun: 51.3 milyar dolar, 2002'de: 15.5 milyar dolar.
SİCAK PARA: Bugun: 53 milyar dollar, 2002'de: 8.1 milyar dolar.
1- Yem San ve Tic. A.Ş,
2- Karabük Demir Çelik Fabrikası,
3- FRUKO-TAMEK Meyve Suları San. A,Ş deki hisseler,
4- MEKTA A.Ş. deki hisseler,
5- HAVAŞ hisselerinin %60’ı,
6- Turban Kemer Marina Oteli,
7- PETKİM AŞ.nin bir binası,
8- NİMSA’nın hisseleri,
9- Adana, Adıyaman, Adilcevaz, Afyon, Aksaray, Amasya, Balıkesir,Bayburt, Bolu, Burdur,Çan, Çankırı, Çorum, Devrek, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Giresun, Havza, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Lalahan, Muş, Sinop, Sivas, Siverek, Trabzon, Yatağan, Yüksekova Süt Ve Mamülleri İşletmeleri ve Solaklı, Yenice, Silivri, Tunceli Süt toplama merkezleri,
10- SEK’in isim hakkı
11- Afyon, Ağrı, Bayburt, Bursa, Elazığ, Kars, Kastamonu, Malatya, Suluova, Şanlıurfa, Tatvan, Van Et Kombinaları
12- Adıyaman Çimento Fabrikası
13- KÖYTEKS Siirt Hazır Giyim Tesisi ve arsası
14- KÖYTEKS Diyarbakır Hazır Giyim Tesisi
15- KÖYTEKS Yerköy Hazır Giyim Tesisi
16- KÖYTAŞ,
17- KÜMAŞ,
18- Sivas Demir-Çelik Fabrikalarına ait Gayrimenkul,
19- SÜMERBANK A.Ş,
20- SÜMER HOLDİNG’e ait 88 adet mağaza,
21- Turban Çeşme Oteli,
22- TESTAŞ Aydın Tesisleri
23- PENDİK, ALAYBEY, HALİÇ, CAMİALTI tersanelerinin özelleştirmeleri iptal edildi.
1-SÜMER HOLDİNG Adana, Erzincan, Eskişehir, Hereke, Karaman, Nevşehir, Şanlıurfa İşletmeleri
2- ORÜS Antalya, Ayancık, Bafra, Devrek, Düzce, Vezirköprü, Ardanuç, Pazarköy Ve Ulupınar İşletmeleri
3- Turban Ilıca Moteli
4- Turban Elmadağ Dağevi
1-ÇİNKUR,
2- THY 4 Adet B-727 Uçak,
3- Lalapaşa, Kars, Van, Gümüşhane, Elazığ, Çimento Fabrikaları,
4- POAŞ’a ait, Niğde, Beyşehir,Batman, Balıkesir deki 9 arsa, ve bir tanker
1-SÜMER HOLDİNG’E ait satış mağazaları ve yarım kalmış tesisler
2- DENİZBANK
3- ANADOLUBANK
4-ETİBANK 5- PETLAS A.Ş,
6- FİLYOS ATEŞ TUĞLASI 7- ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş
8- ÇİMHOL Çimento Ve Yan Mamulleri A.Ş
9-Tekirdağ Limanı
10- Hopa Limanı
11- Rize Limanı
12- Giresun Limanı
13- Ordu Limanı
14- Sinop Limanı
1- ORÜS Kırklarelindeki taşınmazlar,
2- TURBAN’a ait İstanbul İstinye’de 8 Parsel arsa,
3- KBİ’ne ait Artvinde 1 arsa,
4- TDİ Rumelifeneri Yolcu Gemisi,
5-TDİ Halıcıoğlu Motorbotu,
6- SÜMER HOLDİNG’e ait Ankara kurtuluşta 2 Gayrimenkul,
7- SÜMER HOLDİNG Adana Satış Mağazası,
8- SÜMER HOLDİNG Bursa Merinos Fabrikasının 2 arsa ve bir binası,
9- SÜMER HOLDİNG İzmir Konak Mağazası ve Bölge Müdürlüğü Binası,
10- SÜMER HOLDİNG Beyoğlu Satış Mağazası,
11- SÜMER HOLDİNG Unkapanı Satış Mağazası,
12- SÜMER HOLDİNG Malatya Pamuklu İşletmesine ait bir kısım Taşınmaz.
1-Asil Çelik’e ait Bursa’da 2 taşınmaz,
2- ÇELBOR, 3- Eski İstinye Tersane Arsası,
4- PETKİM Yarımca tesisi,
5- Kayseri’de TAKSAN’a ait 29 arsa ve 4 tezgah,
6- EBAŞ ET’e ait Ağrı’da 3 taşınmaz, Trabzonda 1 arazi ve fabrika binası, Kastamonu’da 72 taşınmaz, 7- SEKA İzmit Pompa istasyonu arsası,
8- SEKA İzmit Kozluk’ta 1 arsa,
9- TDİ Körfez taşıma hizmetleri, 10- TDİ 8 gemi ve 3 vapur,
11- TZD A..Ş. ye ait Muğla’da 1 arsa 2 depo, denizli’de 1 arsa, 6 lojman ve 8 depo, Ağrı’da 1 arsa, 2 lojman ve 1 depo, Mardin’de 1 arsa, 2 lojman ve 2 depo, Niğde’de 1 arsa, 4 lojman ve 2 depo, Yozgat’ta 1 arsa, 3 lojman, Samsun7da 1 arsa, 8 lojman, 7 depo, 1 bekçi evi, Kırklareli’nde’de 2 arsa, 33 depo, 1 bekçi evi, Tekirdağ’da 2 arsa, 5 lojman ve 1 depo, 1 bekçi evi, Urfa7da1 arsa, 14 lojman, 8 depo,, 1 bekçi evi,Antalya’da 1 arsa, 20 depo, 2 bekçi evi, Erzurum7da 1 arsa, 3 lojman, 1 depo, Çanakkale7de 1 arsa, 6 depo, TZD 1 Taşınmaz,
12- TDİ Marmaris Limanı,
13- KBİ 190 Adet Taşınmaz,
14- SEKA DALAMAN İŞLETMESİ,
15- SEKA’ya ait 3 taşınmaz,
16- KBİ’ye ait 210 taşınmaz, 2 arsa ve 3 bina,
17-POAŞ, Varlıkları ile toplam tesisin satışı,
18- DİTAŞ,
19- KBİ’ye ait 4 taşınmaz,
20- TZD’ye ait 2 Taşınmaz,
21- SEKA’ya ait 7 taşınmaz,
22-TÜGSAŞ’a ait 2 taşınmaz bir arsa,
23- PETKİM’e ait 1 arsa,
24- TÜPRAŞ’a ait 2 arsa,
25- SÜMER HOLDİNG’e ait 16 adet arsa,
26- İSDEMİR (Beraber satılsın diye Erdemir’e verildi) ,
27- EBÜAŞ’a ait 2 arsa,
28- TEKEL’e ait 1 arsa
2- GERKONSAN,
3-SEKA Afyon İşletmesi,
4- SEKA Balıkesir İşletmesi,
5- SEKA Çaycuma İşletmesi,
6- SEKA Kastamonu İşletmesi,
7- SEKA Aksu İşletmesi,
8- SEKA Taşucu Tersane Alanı,
9- SEKA’ya ait 4 taşınmaz,
10- TZD Sakarya İşletmesi,
11- THY USAŞ,
12- TDİ Trabzon Limanı,
13- TDİ Dikili Limanı,
14- TDİ Kuşadası Limanı,
15- Sümer Holding’e Ait Merinos Halı Fabrikası,
16- SÜMER HOLDİNG’E Ait ERYAĞ,
17- SÜMER HOLDİNG’E Ait Adıyaman İşletmesi,
18- SÜMER HOLDİNG’e ait 117 adet taşınmaz,
19- KBİ’ye ait 103 arsa, 89 lojman,
20- EBÜAŞ-MEYBUZ,
21- EBÜAŞ’a ait 54 taşınmaz,
22- TEKEL Kaya Tuz,
23- TEKEL’e ait 30 taşınmaz,
24- ESGAZ,
25- BURSAGAZ,
26- ETİ BAKIR,
27- ETİ GÜMÜŞ,
28- ETİ KROM,
29- ETİ ELEKTROMETALURJİ A.Ş,
30- Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş,
31- KBİ Samsun İşletmesi,
32- KBİ 65 adet taşınmaz,
33-DİV-HAN A.Ş,
34- Amasya Şeker Fabrikası,
35- Kütahya Şeker Fabrikası,
36- SÜMER HOLDİNG’e ait TÜMOSAN,
37- SÜMER HOLDİNG Malatya İşletmesi,
38- SÜMER HOLDİNG Bakırköy İşletmesi,
39- SÜMER HOLDİNG Diyarbakır İşletmesi,
40- SÜMER HOLDİNG Çanakkale Deri İşletmesi,
41- SÜMER HOLDİNG’E Ait 108 Adet Taşınmaz,
42- SÜMER HOLDİNG Ortadoğu Teknopark A.Ş,
43- SEKA Karacasu İşletmesi,
44- SEKA Ankara Alım Satım Binası Müdürlüğü,
45- SEKA Ardanuç İşletmesi Varlıkları,
46- TÜGSAŞ,
47- TÜGSAŞ Gemlik Gübre San. TAŞ,
48- TÜGSAŞ-İGSAŞ HİSSELERİ % 100,
49- TÜGSAŞ Urfa Depoları arazisi,
50- TÜGSAŞ’a ait 23 taşınmaz,
51- İGSAŞ Kütahya Gübre Varlıkları,
52- TEKEL Alkolü İçkiler San. A.Ş,
53- TEKEL’e ait 60 adet taşınmaz,
54- TEKEL İnegöl Kibrit Fabrikası T.A.Ş,
55- TEKEL Gemlik Sun.İp.Mües. T.A.Ş,
56- TEKEL Tuzluca Tuzlası,
57- TEKEL Sekili Tuzlası,
58- EBÜAŞ Samsun Soğuk Hava Deposu,
59- EBÜAŞ Manisa Kombinası,
60- EBÜAŞ Manisa Arsası,
61- EBÜAŞ’a ait 101 adet Taşınmaz,
62- TDİ ANKARA FERİBOTU,
63- TDİ Samsun Feribotu,
64- PETKİM 2adet taşınmaz,
65- TEDAŞ 1 arsa, 1 adet trafo binası,
66- TEDAŞ 1 adet taşınmaz,
67- ATAKÖY Turizm A:Ş,
68- ATAKÖY Otelcilik A:Ş,
69- ATAKÖY Marina Ve Yat İşletmesi,
70- SÜMER HOLDİNG Beykoz İşletmesi,
71- SÜMER HOLDİNG İstanbul İmar LTD.ŞTİ,
72- SÜMER HOLDİNG 2 adet Taşınmaz,
73- TDİ Karadeniz Gemisi,
74- TEKEL Kristal Tuz Rafinerisi,
75- TEKEL Kağızman Tuzlası,
76- TEKEL’e ait 49 adet taşınmaz,
77- TÜPRAŞ 2 adet taşınmaz,
78- TDİ 1 Adet Taşınmaz,
79- SEKA 5 Adet taşınmaz,
80- KÖY HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Tasfiye Edildi) ,
81- SSK Hastaneleri (Tasfiye Edildi) ,
82- SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi) ,
82- SEKA Kocaeli Fabrikası ve arsası
2-Sümer Holding Sivas Dokuma Fabrikası,
3- Sümer Holding Manisa Pam. Men. A:Ş,
4- Sümer Holding Makine Ve Teçhizat,
5- Sümer Holding 32 Adet Taşınmaz,
6- TÜGSAŞ Samsun Gübre Sanayi A.Ş,
7- Tekel 5 Adet Taşınmaz,
8- Araç Muayene İstasyonları 1. Bölge,
9- DSİ ERCİYES Sosyal Tesisi,
10-Bayındırlık Ve İskan Bakanlığı ERCİYES Sosyal Tesisi,
11- Karayolları ERCİYES Sosyal Tesisi,
12-TEKEL Sigara Fabrikaları,
13-TEKEL Sigara Fabrikalarına Ait Taşınmazlar,.
14-TEKEL Puro Fabrikaları,
15-TEKEL Alkol İşletmelerine Ait Taşınmazlar,
16- Tercan Ayakkabı İşletmesi,
17-TCDD Mersin Limanı,
18-Adapazarı Şeker Fabrikası,
19-Ereğli Demir Çelik Fabrikası,
20-İskenderun Demir Çelik Fabrikası,
21-Ereğli Limanı,
22- İskenderun Limanı,
23-Yarımca Limanı,
24- Yarımca Porselen Fabrikası,
25- Romanya’daki Silisli Sac Fabrikası,
26- Divriği Demir Madeni,
27- Hekimhan Demir Madeni,
28- Kırıkkale Çelik Çekme Boru Fabrikası,
29- BORÇELİK,
30-TÜPRAŞ,
31- PETKİM,
32- TÜRK TELEKOM,
33- KIBRIS TÜRK HAVA YOLLARI,
34- TÜGSAŞ Toros Gübre Fabrikası,
35- TÜGSAŞ Tekirdağ, Tarsus, Fatsa Depoları,
36- Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş,.
37- OYMAPINAR BARAJI,
38- ETİ Alüminyum’a Ait Madenler,
39- Emekli Sandığı Ankara Emek İşhanı,
40-Emekli Sandığı İstanbul Hilton Oteli.
TEKEL işçisi direniyor. Bütün Türkiye yanlarında. En Başta Doğu Perinçek. İşçi Partisi başından beri “Özelleştirmenin cumhuriyet yıkıcılığı olduğunu, ülkemizi sömürge yapmak istediklerini” ısrarla söylüyor. Son otuz yılda işçi hareketi özelleştirmenin vatanı satmak olduğunu öğrenmeye başladıysa bu İşçi Partisinin yılmayan anlatımıyla olmuştur. TEKEL işçisi direniyor. Tiren kaçmak üzere. İktidara geldiklerinde her defasında olduğu gibi yine emirberlerinin önlerine koyduğu talimata uyacaklar elbet. Ama şimdi halk kendilerinden uzaklaşıyor. Hemen yanlarına gidip onların sloganına eşlik etmek gerek. Yoksa alimalllah bu işçi silip süpürecek kendilerini. Bu Kez Tekel işçisinin karşısında sıraya diziliyor, ANAP, DYP, CHP, DSP, MHP, SHP ve diğerleri.
Seydişehir işçisi bütün ülkeye örnek bir vatan savunması yapıyor. “Seydişehir Vatandır” diyor. “KİT’leri satan vatan haini” diyor. Bütün kent ayağa kalkmış. Oraya gidip Özelleştirmeci bu Partilerin İlçe Başkanlarıyla konuşuyoruz. Sanki hepsi İşçi Parti’li olmuş. Başka türlüsü barınamaz artık. Türkiye bu sürece girdi.
Programlarını değiştiremiyorlar, ya da “iktidardayken Vatanın satılmasına biz de yardımcı olduk, biraz da biz sattık. Affedin, yanlış yapmışız” da demiyorlar. Çünkü yukarıdan onları seyreden ABD ve AB var. Onlara diklenseler, kendilerinin suları hemencecik kesilecek. En iyisi “bizi biraz idare edin, bu halk, bu işçi elimizden avucumuzdan kaçmak üzere, onlardan görünmezsek tozumuzu atacaklar” diye ABD, AB ve İMF memurlarının durumu idare etmelerini sağlamak.
Derken Erdemir, Telekom, Tüpraş vatanın bütün kalelerinden bağımsızlık ve “Vatandır” sesleri yükseliyor. Bizimkiler durur mu. Herkes için sallayacak mendilleri var nasıl olsa ceplerinde. Bugün işçiye, memura, köylüye, esnafa köprüyü geçinceye kadar “dayı” demenin zamanı. Başka türlü olmuyor.”Şu köprüyü geçelim, sonrasını yine programımızdaki ve bizi iktidara getiren kökü dışarıda güçlerin gösterdikleri istikamette çalışırız diyorlar” içlerinden.
İşte Özelleştirmeci Partilerin ikiyüzlülüğü. Aşağıda ise gerçek yüzleri: Bakın göreceksiniz
1985’ten bu yana satılan kurumlardan SEK Kastamonu işletmesinde alıcı, orman ürünleri üretiyor. Sümerbank, Etibank, ÇİNKUR, Köytaş Tarım makineleri Fabrikası, Bursa Soğuk Depoculuk, Ankara meşrubat Fabrikası, Niğde Meyve Suları Fabrikası, SSK tasfiye edildiler.
Güneysu, KÜMAŞ, Gümüşhane Çimento, Yarımca Porselen, Et ve Balık Kurumunun Afyon, Kars, Bayburt, Bursa, Kastamonu ve Gaziantep Kombinaları, ORÜS’ün Ayancık, Bartın, Düzce, Pazarköy, Ulupınar, Bafra, Antalya, Demirköy ve Şafşat İşletmeleri, Süt Endüstrisi Kurumunun Afyon İşletmesi, Bayburt İşletmesi, Erzincan İşletmesi, Erzurum İşletmesi, Çanakkale İşletmesi, Hafsa İşletmesi, Sinop İşletmesi, Burdur İşletmesi, Muş İşletmesi, Adilcevaz İşletmesi,Elazığ İşletmesi, Bolu İşletmesi, Kastamonu ve Giresun İşletmeleri, SEKA’nın Dalaman, Afyon ve Akkuş Fabrikaları, SÜMER HOLDİNGİN Adana, Erzincan, şanlıurfa, Denizli, Bakırköy, Çanakkale, Beykoz Malatya İşletmeleri, TESTAŞ Aydın Tesisi, TZD Manisa Kükürt İşletmesi, TZD Sakarya Traktör Fabrikasının faaliyetlerine son verildi.
Önümüzdeki yıllarda GERKONSAN, ETİ KROM, ETİ ELEKTROMETALURJİ, SEKA Aksu İşletmesi, SEKA Kastamonu İşletmesi, SEKA Karacasu İşletmesi ve TAKSAN’ın faaliyetlerine son verecekler.
Özelleştirmelerle, Çimento Fabrikalarından 3028, Et ve balık kurumlarından 691, ORÜS’lerin 2341 çalışanının 2080’i, Sümer Holding’in 4807 çalışanın 2153, PETLAS’ın 1102 çalışanının 631’i, POAŞ’ın 3822 çalışanının 2783’ü, TÜSTAŞ’ın 73 çalışanının 33’ü, KÖYTAŞ’IN 44 çalışanının 41’i, SEK SÜT’ün 1359 çalışanının 845’i, Ordu Yağ Sanayinin 181 çalışanının 73’ü, Kardemir’in 5417 çalışanının 1498’i, ÇELBOR’un 201 çalışanının 101’i son 7 yılda işlerini kaybetmişlerdir.
Mehmet Akkaya
İşçi Partisi
Merkez Sendika Bürosu Başkanı
Kayıt Tarihi : 26.10.2007 13:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!