Felaket senaryolarını düşünürdük
Çeyrek asır önce
İnsanlığın sonu nasıl gelir diye
Meteor mu? İklim değişikliği mi?
İnsanın eliyle olan kimyasallar mı?
Memleketi karanlık
İnsan münasebetleri belirsiz
Başka bir gezegendeyim sanki
Gurbetin çizgilerini taşıyorum yüzümde
Böylesi çizgileri derinleştiren…
En değişik duygulardandır hasret
Kaptırdın mı kendini bırakmaz seni
Sürekli depreşir hiç durmadan
Onu birazcık dindiren ağlamaktır
Acıya da çözüm kaynağıdır ağlamak
Bir görüşte kalbin çız ederse,
Uykudan, yemekten olursan,
Haftada ya da günde değil
Saniyede bir aklına gelirse,
Arada da gerçeğin dışına çıkarsan,
İşte o aşktır!
Kaç bahar gördü ve…
Böylece güldü bu gönül
Kaç sonbaharda ağladı ve…
Böylece kanadı bu gönül
Daha var kaç bahar önümde?
Ya Rabbim, ya Rabbim!
Niye ağrıyor bu kalbim?
Başıma bir şey gelirse
Sensin benim sebebim
Kalbimi dışarı mı çıkarsam?
Geldi yine kasım
Başladı yine yasım
Ağrımaya başladı her yerim…
Yüreğim, kemiklerim ve kasım
Geldi yine kasım
Şu aralar düşüncelerimin saldırısı altındayım
Hiçbir şey işe yaramıyor
Yeni stratejiler geliştirsem de boş
Müsebbibi malum; şu eski fotoğraflar…
Fotoğraflar ki beni geçmişe götüren
Fotoğraflar ki bakınca beni öldüren
Ölmek mi, o da ne?
Eklemek mi?
Ekilmek mi?
Beklemek mi?
Gitmek mi?
İtilmek mi?
Herkes bir anda ölse ne olur?
Herkes hiç ölmezse ne olur?
Önce zenginler sonra fakirler ölecek dense ne olur?
Ya da önce gençler sonra yaşlılar ölecek dense ne olur?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!