Tel tel dökülen şu gördüğün
Kadayıf değil kara saçlaımdır
Duman duman yükselen bulutlara
Sigaram değil nefes ve gözyaşlarımdır...
Seni görüyorum düşlerimde, yanımdasın gülüm
Ellerini tutuyorum sımsıkı
Gözlerine bakıyorum sıcacık
İçim ısınıyor senin yanında
Bu gece meyhanenin kapısını açacağım,
İçecegim be senin yokluğuna kara kız.
Kadeh kadeh dolacaksın kanlı damarlarıma,
İçeceğim be senin yokluğuna kara kız.
Tükenen sisli çam kokulu bir akşamı yaşarken
Yalnızlığım korkuttu, hep bulanıktı siirlerim.
Onu özlem içinde anarken
Karanlık yüreğim,
Karıncalar seyyahlıkta
Toprağın ilkel burgusunda
Yön vermektedir
Gündüzün karanlığına
İnanmak neden güç
Ömürdür geçip giden, nevar ki elimizde.
Yaşanmamış yılların kamburu belimizde.
Güzel olmak, şöhret olmak, pul değil mühim olan.
Yılana hükmedecek tatlılık dilimizde.
Güz gününde niye dökülür yapraklar sarı sarı
Omuzlara dökülen bu ağırlık neden?
Hangi ömür yaşamadan bitiyor
Hangi ömür ki yaşamadan göç eden.
Bir gülücükle peşine takar
Çok duygulu masumca bakar
Fırsat kollar kalbi yakar
İşte öyledir kız milleti.
Gözlerimde yaş değil sevgin varsa
Seni sevdiğim bunca zamandan sonra
Ben gecelerin olmuşsam
Söyle unutmak kolay mı?..
Bu gün ne günü bilir misin?
Seninle ben ilk defa gizlice buluşup
Hemen sarmaş dolaş olmuştuk
Ve o günden sonra
Emin üstadım, mısralarınızın bitmesini istemiyorum, kalbiniz hep sevgi dolu olsun. Sizin sayenizde çok şey kazandım, kazanmaya da devam ediyorum. Sağlığınız, mutluluğunuz ve huzurunuz daim olsun. Selam ve saygılarımı sunuyorum.