Bakır yüzlü adam,
Gözleri mızrak gibi çakılı bulutlara,
Gençliğini düşünüyor;
Tarlasında öküzleriyle,
Kara sabanıyla,çorak topraklarla boğuştuğunu,
Altın başaklarla tırpan elinde vuruştuğunu,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Harikasınız hocam
Çok güzeldi duyarlı yüreğinize sağlık
Saygılar usta kaleminize
şiiriniz güzeldi, naif yufka yüreğinizin bir eseri, tebrik ederim. devamını dilerim.
Güneş sıyrıldı bulutlardan,
Gözleri kamaştı, gülümsedi
Buruk mu buruk...
Gideli çok olmuştu avradı,
Çoktan toprak olmuştu.
Şimdi oğulları, gelinleri, torunları vardı.
Ne tadı kalmıştı, ne de tuzu dünyanın,
Bu kadar gelişmiş olsa da teknoloji,
Traktörleri, biçer döverleri, fabrikaları,
Neden asıktı insanların suratları,
Depresyonlardaydı ülkemin insanları...
GÜNEŞİ EMEKSİZ ALINTERİSİZ ÖYKÜLERLE Mİ SUSTURMAYA ÇALIŞIYORUZ BİLİNMEZ...
BİLDİĞİM İNANLARIN UYUŞTUĞU VE SOLUK RENKLERLE DANS ETTİĞİDİR...
TEBRİKLER...
her dile, her gönüle, her duyguya hitap eden, her okuyucuyu içinde farklı kütlelerde taşıyan, otantik his ve sunum. sevgi ve saygılar sunuyorum değerli meslektaşım. ***10***
Yüreğine sağlık harika bir şiir le O yokluk yıllarının bu varlık yıllarına göre daha mutluluk ve rici olduğunu o kadar harika bir lisanla anlatmışsın ki diyece hiçbirşey kalmamış.. Değil ülkemin insanları bütüğn dünyanın insanları depresyonda.. Sebebi ise Ftratının gereği olan mihrakten çıkmak..
10 puan ve tebrikler
Selam ve sevgilerimle
Seyfeddin karahocagil
Düdük
Ceviz dalından düdük yapardık
Bahar gelirken
Ağaçlara su yürüyünce
Kabuğunu soyarak.
Kızılcık dalından
Ya da ayva şıvkanından
Süslü değnek
Kabuğunu kıvrım kıvrım keserek.
Karaların pınarındaki folluk
Folluğun başındaki kavak ağaçları
Seyrederdi biz cimerken
Çıplaklığımızı.
Mutluyduk biz köyümüzde
Ekmeğimizi bölüşür
Katığımızı üleşirdik.
Akşamdan yatar
Sabah erkenden kalkardık.
Kuzuların peşinde
Oğlakların peşinde
Danaların peşinde
Çayırlara gider
Güderdik hayvanlarımızı
Yazın sıcağında.
Boynumuzda bezden çanta
Çantanın içinde
Ortasına yağlı yumurta konulan
Köy ekmeği.
Merik deresinde
Kazancı altlarında
Emine'yi,Ayşe'yi, Firdes'i
Gördüm mü
Değmeyin keyfime
-Gelin kız ekmek yiyelim
Ayranı sizden olsun.
Düdük yapardık
Ceviz dalından
Söğüt dalından
Mutluyduk biz köyümüzde
Mutluyduk.
Devran tersine dönmez.
19.04.2006
Recep Uslu
Şiirinize yorum olsun
Öyküsel tarzda yazdığınız şiir, elimizden uçup gidenleri getirdi bize. Sağolun.
Tam da benim gençliğimi anlatan bir girişle başlayan şiirinizi severek,beğenerek okudum.
kutlarım...
Bu güzel şiirinizi bir solukta okudum.
Başarılarınızın devamını dilerim Sayın Şadi Ünal.
Gideli çok olmuştu avradı,
Çoktan toprak olmuştu.
Şimdi oğulları, gelinleri, torunları vardı.
Ne tadı kalmıştı, ne de tuzu dünyanın,
Bu kadar gelişmiş olsa da teknoloji,
Traktörleri, biçer döverleri, fabrikaları,
Neden asıktı insanların suratları,
'Bir ben kaldım sanıyordum Ne kadar çokmuş meğer herbiri bir köşeyi dönünce '. Yüreğiniz ses olmuş siz gibilere saygıdeğer şair. Ellerinize sağlık Yüreğiniz solmasın.
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta