5. Bölüm
Gün ışımaya başlamıştı. Bütün bir geceyi yarım yamalak uyuyarak ve yanında yatan Elvan’ı izleyerek geçirmişti. Şimdi yanındaydı. Uyurken bile yüzü gülüyordu. Bir ara Elvan gözlerini açıp, benimi izliyorsun bile demişti. Hiç konuşmadan dudaklarına bir buse kondurup yeniden uyutmuştu canının yarısını… Yataktan kalkıp bir duş aldıktan sonra, salona geçmişti. Dün geceden kalan masayı toplayıp, çayı demlenmeye bırakmıştı. Yatak odasına gittiğinde Elvan uyanmıştı. Yatakta öylece yatıyordu. Uzanıp yanına günaydın canım dedi. Elvan hiç cevap vermeden, boynuna sarılıp öpücüğünü kondurdu dudaklarına… Duş almalıyım diyerek fırladı gitti yanından. Duştan çıktıktan sonra, demlenen çayı görünce, güzel bir kahvaltı sofrası yapalım dedi Elvan. Çay hazırdı ve kahvaltı sofrası çok güzeldi. Tabakların içine yan yana dizilmiş kahvaltılıklar, renk uyumu muhteşem görünüyordu. Birlikte dün geceden sohbet edip, gülüşerek kahvaltılarını yaptılar. Saat 12.00’ı geçiyordu. Az konuşup, çok bakışıyorlardı. Kelimelerin anlatamadığını, gözleriyle birbirlerine aktarıp anlaşıyorlardı.
—Akşam için neler yapalım diye söze başladığında Elvan sözünü kesti.
Dışarı çıkıp bir şeyler alalım.
—Tamam dedi. Hazırlan çıkalım.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta