2. Bölüm
Şehir kalabalıklaşmaya başlamıştı. İnsanlar evlerinden çıkıp bir telaşla işlerine gitmek için koşturuyordu. Trafik yoğunlaşıyor ve gürültü çoğalıyordu. Şehir içine giden servis aracını kaçırdıklarından, trafiğe takılmamak için toplu taşımaya yöneldiler… Birbirlerine kaçamak bakışlar atıp, aralarında konuşmadan yürüyorlardı. Metro istasyonuna vardıklarında, turnikelerden geçip yürümeye devam ettiler. İlk gelen yeraltı trenine binip yolculuklarının ilk adımını attılar. Metro içinde birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı.
Kulağına eğilip hiç değişmemişsin Elvan dedi.
—Sende öyle diye cevabını aldı. Bakışıp gülümsediler…
Şehir akıp gidiyordu yolculuklarıyla… Geçip gittikleri bir sürü durak içerideki hoparlörden anons ediliyordu…
Elvan, şehir bıraktığım gibi dedi. Yine kalabalık ve yine gürültülü...
—Sen geldin daha bir güzel oldu bu şehir diye cevap verdi.
Gülümsediler. Gidecekleri yere epeyce yolları vardı. Giderken sessizce sohbet ediyorlardı. Kiralayıp tuttukları eve yanlarında neler götüreceklerini ve alışveriş yapmalarının gerektiğinden bahsedip duruyorlardı. Saat 07.45 olmuştu. İnmeleri gereken durağın anonsunu duyunca kapıya doğru yöneldiler. Durağa varınca aşağıya inip istasyon dışına yürümeye başladılar. Dışarıya çıktıklarında, her ikisi de aç olduklarını birbirine söylediler. Elvan ben simit istiyorum deyiverdi. İlk gördükleri büfeye yönelip bahçesine oturdular. 2 çay, 1 simit, 1 açma söylediler. Çaylar güzeldi ama simit ve açma bayattı. Bunu bile dert etmeden sadece birbirlerine, bunların esnaflığı bu kadar olur diyerek gülüştüler. Kahvaltılarını bitirip, hesabı ödedikten sonra yollarına devam ettiler. Otobüs durağına varıp beklerken, gidecekleri yerde istedikleri yiyecek, içecek ve malzemeleri satan bir yer olup olmadığı hakkında konuşmaya başladılar. Çünkü gidecekleri yer sessiz, şehrin gürültüsünden uzak bir pansiyondu. Otobüse binip giderken konuşmaya devam ettiler. Sonunda yolda bir yerde inip büyük bir marketten genel ihtiyaçlarını alıp tekrar yollarına devam etmeye karar verdiler… Durakları birer birer geçerken birlikte camdan dışarıyı izliyorlardı. Durağın birisine yaklaşırlarken, Elvan burada inelim. Karşıda güzel bir market gördüm. Oradan alışveriş yapıp devam ederiz dedi. İndiler durakta. Yanlış yerden çıktıkları için biraz fazla yol yürüdüler. Marketin önüne geldiklerinde; henüz açılmadığını ve açılmasına 15 dakika olduğunu öğrenince birbirlerine bakıp gülümseyerek, yan tarafta buluna apartmanın merdivenlerine çöküp kaldılar. Yaramaz çocuklar gibi şakalaşıp duruyorlardı. Kaçamak küçük bakışlar, tatlı tebessümlerle marketin açıldığını bile zor fark ettiler. Hava iyice sıcak olmaya başlamıştı. Marketin içine girdiklerinde serin bir ortamla karşılaşınca, buradan hiç çıkmayalım diyerek gülümsediler. Elvan eline aldığı market arabasıyla geziyordu. Çok fazla şey almayalım dedi. Elimizde çok yük olmasın. Sadece gerekli olan ihtiyaçlarımızı almamız yeterli diyerek sözünü bitirdi. İhtiyaçlarını alıp kasaya geldiklerinde, eksik bir şeyler kalmış olabilir diye duraksadılar. Sonrası her şeyin tamam olduğuna kanaat getirip, hesabı ödeyip dışarı çıktılar. Ellerinde kendilerine ait 2 küçük çanta ve 5 market poşeti durağa yöneldiler… Az önce inip geldikleri yöne bakınca, bakışıp güldüler. Durağa varınca gitmeleri gereken yöne olan ilk otobüsü kaçırdılar. Beklerken diğer otobüsün aktarmalı gitmesine aldırış etmeden bindiler. Aktarma yapılan durağa geldiklerinde mahşeri bir kalabalık onları karşıladı. Bir ara duraktan çıkıp taksiye binip yollarına devam etmeyi bile düşündüler ama peş peşe gelen otobüsler onca kalabalığı eritip gitmişti. Bindikleri otobüste yan yana oturacak yer bile yoktu. Elvan tekli koltuğa geçti ve tüm poşetler onun himayesine alındı. Karşısındaki koltukta boşa çıkınca, otobüs içinde karşılıklı uzaktan bakışıp, tebessüm ederek yollarına devam ettiler. Duraklar geçip gidiyordu. Son durak anonsunu duyunca ayağa kalkıp, poşetleri paylaştılar. Elvan hafif olanları kapmıştı. Peşine hani eşitlik vardı lafını yiyeceğini bildiği halde. Gülüştüler. Otobüsten inip usul adımlarla gidecekleri yöne doğru yürümeye başladılar…
-Günü yaşamak ve tadına varmak, yaşamayı istemek gönülden-
Aytekin OrhanKayıt Tarihi : 31.8.2014 15:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!