Evin kapısına geldiğinde kapının tokmağına asılı kâğıdı gördü. Anahtar ev sahibindedir diye yazıyordu. Başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Dün gece gördüğü rüyanın gerçeğini şuan yaşıyordu. Aklından geriye dönmek geçti ama Sevda Elvan’ın şehre dün geldiğini ve onu heyecanla beklediğini söylemişti. Ev sahibinin evine doğru yürüyüp kapısını çaldı. Ev sahibi kapıyı açtığında; Elvan hanımın misafiri sizsiniz değil mi sorusuna sadece evet diyebildi. Buyurun anahtarınız diyerek başka kelime etmeden kapıyı kapattı. Ev sahibine Elvan Hanım nerede acaba diye soramamıştı bile…
Elinde anahtarı evin kapısına doğru yürüyüp, kapıyı açıp içeriye girdi. Evin içinde sağa sola bakındı boştu. Yatak odasına baktığında yerde duran seyahat çantalarını fark etti. Şimdi biraz daha rahatlamıştı. Elvan gelmişti. Salona doğru geçti. Salonun ortasında sehpanın üzerindeki küçük not kâğıdını gördü. Rüyasını yaşıyordu. İçinden lütfen rüya gerçek olmasın diye geçirip, kâğıdı alıp okudu. Not kâğıdında;
(Canımın delisi ben geldim. Kısa süreliğine dışarıya çıkmam gerekiyordu. Sen otur keyfine bak geleceğim. Özledim seni) yazıyordu.
Mutfak tezgâhına doğru yürüdü. Kendisine bir kahve hazırlayıp salonda daha önceden geldiklerinde oturduğu koltuğuna geçip oturdu. Camdan dışarıyı izliyor, elinde kahvesi ve birde sigarasını yakmıştı. Düşünüyordu. İçinde garip duygular birbirine geçmiş savaş veriyordu. Şuan Elvan kapıyı çalsa, kapıyı açtığında ne diyecekti. Saatler geçiyordu. Taner kahvesini bitirmiş peş peşe sigara içiyordu. Bir ara kalkıp buzdolabına bakıp içecek bir şeyler aradı ama sadece su vardı. Koltuğa tekrar geçip beklemeye koyuldu. Eve geleli uzunca zaman olmuştu ve Elvan hala ortalıkta yoktu. Eve geldiğinde karnı aç olabilir diye düşündü ama evde yemek yapacak malzemeler yoktu. Aklından Elvan geldiğinde telefonla dışarıdan bir şeyler sipariş ederiz diye geçirdi. Koltukta oturmaktan sıkılmış, salondaki kanepeye uzanmıştı. Boş gözlerle, hiçbir şey düşünmeden boş gözlerle tavana bakıyordu. Aradan ne kadar zaman geçtiğinden habersiz kanepede uyuyup kalmıştı.
Evin içinden gelen küçük tıkırtı sesleriyle gözlerini açtığında; mutfak tezgâhına yüzü dönük Elvan’ı bir şeyler hazırlarken gördü. Sessizce onu izlemeye başladı. Saçlarının rengi aynıydı. Üzerinde bir şort ve uzun kollu ince bir kazak vardı. Havaların soğuk olmasına rağmen küçücük ev epeyce sıcaktı… İzlendiğinden habersiz Elvan ocağın üstünde hızlı hareketlerle bir şeyler hazırlamaya uğraşıyor, tezgâhın üzerine bıraktığı poşetleri tek tek açıp işine yarayan malzemeleri seçiyordu. Taner dayanamayıp öksürür gibi yaptı. O an Elvan arkasını döndüğünde göz göze geldiler. O an zaman durmuştu. O an tüm sesler kesilmiş, sadece gözleriyle konuşuyorlardı. Elvan elindeki malzemeleri bırakıp Taner’in yattığı kanepeye doğru yürümeye başladı. Önüne gelip durduğunda;
Canımın delisi hoş geldin
—Canımın güzeli hoş geldin
Diye karşılıklı söyleyip bakıp selamlaştılar…
Aytekin OrhanKayıt Tarihi : 1.1.2015 19:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!