1. Bölüm
Sessizdi gece çokça sessiz… Zaman geçmek bilmezliğiyle yerinde sayıyordu. Aylardır göremediği canının parçası, sabahına şehrine geliyordu… Yatağına yatıp uykuya dalmak için gözlerini kapadı. Ne mümkün. Yatağın içinde sağa sola dönüp duruyordu. Arada bir kalkıp saatine bakıyor, tekrar gözlerini kapatıp uyumaya çalışıyordu. Saat gecenin 03.00’ü olmuş ve hâlâ uykuya dalamamıştı. İçindeki heyecanı bir türlü dindiremiyor, bir yandan da sabah 05.00’te kalkıp yola çıkacağını düşünüyordu… Hangi ara uykuya dalıp gittiğini anlayamadan, saatin alarm sesine yatağından fırladı. Bir çırpıda elini yüzünü yıkayıp, üstünü değiştirip, akşamdan hazırladığı çantasını yanına alıp dışarıya kendisini atması çok kısa zaman sürdü. Dışarıya çıktığında henüz gün ışımamış, yollar ıssızdı. Otogara gitmeliydi. Caddeye indi ve kaldırımda yürümeye başladı. Hiç araç yoktu ortalıkta. Nasıl gideceğim diye düşünürken, karşı taraftan gözüne vuran araç farını fark etti. Aracın tam olarak ne olduğunu anlayamadan elini kaldırdı. Taksi önünde ani bir frenle durdu. Otogara gidiyoruz dedi. Yolculuk 20 dakika sürecekti. Saatine baktı 05.17 olmuştu. Yollar bomboştu. Taksi süratli bir şekilde yol alıyordu. Otogara vardıklarında saat 05.32’yi gösteriyordu. Çok hızlı gelmişti. Taksinin ücretini ödeyip, otobüsün geleceği yazıhaneye doğru yürüdü. İçeriye girip danışmadaki görevliye, beklediği otobüsün nerede olduğunu sordu. Görevli kendisine, aracın henüz gelmediğini ve araç takip sisteminden bakıp tam olarak nerede olduğunu söyledi. Kafasında yaptığı hesaba göre, otobüsün gelmesine 1 saat vardı. Yazıhaneden çıkıp yürümeye başladı. Yolun karşısında bir kahve gözüne ilişti. İçeriye girip oturdu ve kendisine bir çay söyledi. Elindeki çantasını kenara koyup, telefonunu cebinden çıkarıp masanın üzerine bıraktı. O an telefonunun ışığının yandığını gördü. Bir mesaj vardı. Elvan
Yakınlaştık canım geliyorum yazıyordu.
— Bekliyorum canım seni diye cevap yazdı…
Yüreği yerinden çıkacak gibi olurken, gözlerine ışıltı, yüzüne bir tebessüm yerleşti. Garsona bir çay daha istiyorum diye seslendi. Keyifle çayını yudumluyordu. O an telefonuna resimli bir mesaj daha gelmişti. Elvan şuan bulunduğu yerin resmini çekip yollamıştı. Hesaplarına göre 30 dakika sonra yanındaydı. Saati 06.15’i gösteriyordu. Çayını bitirip hesabı ödeyerek çıktı kahveden… Yazıhaneye doğru yürürken bir tane dükkâna gözü takıldı. İçeriye gidip sağa sola bakmaya başladı. Rafların en altında bulunan kulplu kupalar dikkatini çekti. Birlikte kahve içmenin tadına varmak için hatıra kalsın diyerek eğilip 2 tane aldı eline ve kasaya yöneldi… Paketlettirip çantasına koydu ve yoluna devam etti… Otobüsün gelme saati yaklaşmıştı. Yazıhanenin içinden geçip peronda bekleyeme başladı. Saat 06.55 olmuştu ve artık gün ışıyıp güneş yeryüzünü ısıtma görevini almıştı… Peş peşe otobüslerin biri gelip, diğeri gidiyordu. Peronun önünde bir ileri bir geri volta atarken, köşeden gözüken her otobüse Elvan içinde olabilir diye yanaşıyordu. Telefonuna gelen mesaja baktığında yüzüne bir gülümseme geldi.
Elvan, Salak şoför yanlış sapaktan girdi. Tekrar geriye dönüp, otogara giriş yapacağız yazıyordu
—Sağlık olsun. Ben burada seni bekliyorum diye cevap yazdı.
Gülümsüyordu. Elvan’ın yazdığı aklına geldikçe kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Saat 07.05 olmuştu. Otobüs trafiği peronlarda sıklaşmıştı. Köşeden dönen her otobüs onun için canının parçasını getirebilirdi. Bu anı kaçırmak istemiyordu. Yavaşça köşeyi dönen otobüsün birinin ön koltuğunda göz göze geldiler. El sallıyordu Elvan. El sallayarak perona yanaşan otobüse yürüdü. Otobüsten aşağıya indiğinde kısa bir bakışmanın ardından sarıldılar birbirlerine kokularını içlerine çekercesine… Hasret bitmişti. O an dünya Elvan olmuştu. Çiçek kokularıyla…
Artık zaman hükmünü yitirmiş ve büyük buluşma gerçekleşmişti. Aylar öncesinden yapılan planları hayata geçiyordu. Birlikte 3 günlük bir tatili planlamışlar, kalacakları evi, yapacakları işlerin hepsinin projesini birlikte çizmişlerdi… Öyle ki otogarda kavuşma anını uzun tutup, şehir içine giden servisi bile kaçırmışlardı. Birbirlerine bakıp gülümsediler.
İyi ki geldin dedi.
—Elvan iyi ki geldim dedi karşılığında.
Bakıştılar. El ele tutuşup yürümeye başladılar yeni başlayan günün kucağına doğru…
-Beklenen değiyorsa beklenildiğine, beklemek güzeldir en aşk haliyle-
Aytekin OrhanKayıt Tarihi : 31.8.2014 15:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!