Dokunabilir misin anılara çıplak ellerle
Durdurabilir misin zamanın dönüp duran sonsuz çarkını?
Mazide kaldılar o güzel günler, kan kırmızı güller
Anıların berrak sularından içiyorum kana kana
Değerler, yargılar, kaygılar kayboldular hiçlikte
Hiçlikten var oldum birden bire, bir başka bilinmezliğe
Gözlerim usul usulcasına açılırken, ağzım laf yapmaz iken
Parlak bir ışık vurdu yüzüme, senin ışıltınmış meğersem
Cennet yüzlü bir meleğin avuçlarında tekne kazıntısı, tatar balası
Küçük adımlarla düşe kalkarken kanatlarının altında buldum kendimi
Gecenin, gündüzle buluştuğu saatte
Kuş cıvıltılarını işittim birden
Soluk mavi renkler yansırken
Duvarlara perdenin ardından
Fotoğraf karesinden gülümsedi o eşsiz kokulu beyaz gülüm, iki gözüm
Acılarla, kanla beslenmiş bu toprağın fidanıyım ben
Elbette taş, duvar, mermer bilmeden delip geçeceğim
Köklerim derinlerde benim, sığ sularda çürümez benliğim
İçimi ısıtan güneşe sevdam, sarmaşık gibi hem saran hem boğan
Zehirli otlar sarmaya, can bulmaya başladı bu topraklarda
Korkmaz mısın bıçağı boğazına dayadığın şeytanla bir olmaktan?
Cennetin hayalini kurarken, sana dayatılan cehennemde yanmaktan
Perdenin ardından çekiyor görünmez iplerini ilüzyonun has ustası
Savaşmaktan yorulmuş gibisin, söyle aynada gördüğün sen hala sen misin?
Dilim dönmez anlatmaya bu acıyı, kalemim söylemek bilmez ki derdini derdime
Işığın yolumu aydınlatır, sıcaklığın içimi ısıtır
Sen ki benim sanat güneşim, yüreğimde kor ateşim
Saatleri, dakikaları, her bir saniyeyi sevişim
Nice aylar, günler geçer bitmek bilmez bekleyişim
Bir devrimdir kışın, ayazın ortasında güneşle sevişmek
Yaralarından tanıdım
Sevdim seni önce
Henüz ruhuna dokunmadan
Başka kalplerden arınmadan
Gelme sakın, istemem
Gün batımında ufak bir ürperti hisseder
Soluk bir gölge görürsen yakınlarında
Kuşlar ıslıklarıyla ritim tutturur
Ateş böcekleri aydınlatırsa geceni
Ay denize düşer
Gök yüzünde ki yıldızlar ne kadar parlak, ne kadar hoş
Geldim gördüm ki bu dünya ne kadar anlamsız, bir o kadar boş
Canım dostum sarıl kendine, hayallerinin peşinden koş
Bakma sen kimseye, herkes kendi zehriyle sarhoş
Senin o tatlı dilin, yüreğin ne hoş
Serseri bir şairim ben
Yolunu kaybetmişlere pusula satarım
Yıldızlı gecelerde olmayacak hayaller kurarım
Derinlere demir atmış, en yoğun duyguların içinde yüzerim korkusuzca
Adım bilinmez
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!