Doğdu, bir yaşa kadar anlayamadı hayâtı, sonrasında anlamamaya çabaladı uzunca bir süre. Yaşayamadı belki istediği gibi, ancak hayâl etti. Onun kırıklıklarını yaşadı.
Son bakışından itibaren
Bu kadar yalanla, acıyla doluyken
Hâlen gözlerin haykırıyordu gerçeği.
Benim gerçeğimi, yegâne kaynağımı,
Günü gelir de mahşerde; anlatırsam gerçeği
Korkmazsam kan kızıl' aldatmacalarından,
Denecek bir söz artık kaldı mı,
Gözlerine daha aldanır mı...
Acından başka anımsadığım yok,
Belli ki bununla yaşatıyorsun.
Artık o hafiflikten hiçbir eser yok,
Yok, artık aramam seni.
Ne sözlerini dinlerim, değer veririm.
Ne de ikimizi anımsarım düşümde kendime.
Gereği yok, sensiz de yaşarım.
Bağrıma basar, kalbimi gömerim.
Reng-i mâî sararken bu şehri ayazda,
Hasretimin bekçiliğini yaparken donuyorum burada.
Bir geçen olsa, görse bu meyl-i zulmetimi;
Keşke kurtarsa, çekse beni buradan varlığına.
Ah, biri uyandırsa beni bu memâtî rüyâdan,
Bilmek istemem yolcu,
Ne seferler geçirdin.
Bu acıyla dayanma artık,
Ölüm senin, sükûn' senin.
Bilmek istemem sevgili,
Gecemi kaplayan boşluk,
Çayım da var, demeyin keyfime.
Kadehim de, demleneyim diye,
Bu geceye; Bir Sen Eksiksin.
Dünyâ sanki sükûnete ermiş,
Ne mesken yerleri kendime ev edindim.
Ne bilinmez Tamu'yu hâr kılıp da girdim.
Bir yazıydı, silinmez. bir anıydı, tükenmez.
Tükenmeyen acılarla çırpınan garibim.
Kalkamadım, ki kaç kez döndüyse başım.
Gecem bundan da bed-û-serd olup da,
Senin rûhunda kopmuş, hatrı yok da.
Güzel sözcüklerin mânâsı sende,
Tanım sendeyse n'apsın kalp; bahârda?
Gönül âb-ı üzüm, yangınla doldu.
Bu Âhû âteşinden bîdil oldu.
Kıyarsın bâd'e, lâkin bilmedin hiç.
Bu Leylî keşf-i çâren avdet oldu.
Göremiyorum; öyle karanlık ki ardım, arkam.
Çizilemeyen kaderimin son evresinde gibiyim.
Bugüne kadar ne ile var oldum, bunca sis ile doldum.
Bu denli süren işkence, yetmez mi artık?
Yaşadım bu on yedi yıl, bitmez mi artık?
...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!