Hep hüzünlerimin şahidiydi dut ağacı. Belki rast gelmeyen olasılıkların rastlantısıydı sadece. Sensizliğin gecelerinde kapımı korurdu sürekli. Dut ağacı, umutsuzluğumun kollarında kaldığım zamanların tesellisiydi bana hep.
Nedenini bilemediğim dikkatler bırakırdı üzerimde. Mesela seninle ne zaman vedalaşsak bir yaz günü; yere düşme talihsizliğini yaşamış dutların üzerinden, dut ağacının gölgesinden yürürdüm. Yahut ne zaman sen düşecek olsan aklıma, işte karşımda; dut ağacı.
Onun da bir hikayesi vardı elbet, hepimizinkinden uzun. Kim bilir savunmasızken, yani bir fideyken kim dikmişti onu oraya. Belki ümitsiz bir çocuk, belki bir ihtiyar. Belki umarsız bir ihmal sonucu meydana gelmişti. Ama sonuçta hepimizden çok fırtına görmüş, herkesten çok yaşlanmıştı. Belki de bu yüzden sığınılmalıydı ya yanına dut ağacının.
Hep hüzünlerimin şahidiydi dut ağacı. Belki sadece yürürken dut ağacının hudutlarında senin karşıma çıkabilmen umuduydu beni ona bağlayan. Ne olursa olsun dut ağacı, umutsuzluğumun en ateşli anlarında yakalandığım havalenin ilacıydı bana hep…
Kayıt Tarihi : 20.2.2010 01:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!