Her ne yapsam susarsın,
Dost mu sun, düşman mı sın?
Bir lal gibi yaşarsın!
Dost mu sun, düşman mısın?
Söylemezsin hatamı!
Düzeltmezsin rotamı!
..
Yazmışlar tarihler asırlar önce
Dostumuz olmadı düşman sayalım
Hesap kitap yaptım inceden ince
Dostumuz olmadı düşman sayalım
Dostumuzdan başka düşmanımız yok
Boş laflara artık karnımız tok
..
Boşuna hayal kurmuşum,
Kendime düşman olmuşum.
Aşkından ben yorulmuşum
Kendime düşman olmuşum.
Şu gönlüme yara açtın
Benden uzaklara kaçtın
..
Bugün 19 Mayıs-kutluyoruz coşkuyla
Hiç akıldan gitmiyor-erken koyulduk yola
Günün anlamı büyük-öğren gencim uğraş ver
Vatanın dört yanında-zorluklara göğüs ger
Olun aşılmaz kale-hain düşman girmesin
Ellerini birleştir-güçlü çıkmalı sesin
Hatırla bir geçmişi-düşman dipçiklerini
..
Kerem Aslısına kül oldu yandı,
Yusuf Züleyha için zindanda kaldı.
Kamber Arzu için deryaya daldı,
Sevenlere düşman bu yalan dünya.
Elif Mahmut için dünyaya geldi,
Asumanla Zeycan nerede kaldı.
..
Haksızlık etmeyin, hakir görmeyin,
İnsan hayvanlara en büyük düşman.
Eziyet etmeyin, vurup dövmeyin,
İnsan hayvanlara en büyük düşman.
Dananın hakkını biz çalıyoruz,
Yavrunun ağzını tasmalıyoruz,
..
Emre uygun Rabbim,kul olamadım,
Nefis,şeytan düşman,tuzağa düştüm,
Ömrüm çabuk geçti,ben bilemedim,
Nefis,şeytan düşman,tuzağa düştüm.
Zikirden uzaktım,yüzüm gülmedi,
Elimden tutan bir, dostum olmadı,
..
Kara kış eve ulaştı.
Yeller bize düşman gibi.
Kuru çaylar doldu taştı.
Seller bize düşman gibi.
Gece gündüz döktük tuzu.
Eritmedi karı buzu.
..
YAKARIŞ DUAMI
Yakarış, duamı kabul et Çalap,
Başım enginlerde, gönlümde türap.
Yıkma hayallerim, eyleme harap,
Beni fesatlara, düşman yaşatma.
Sağlıklı ömürle, borçsuz bir yaşam,
..
Seni benden alıp götürdü diye
Yola düşman oldum senden habersiz
Mecnun misaliyim gurbet ellerde
Çöle düşman oldum senden habersiz
Kendi kaderime kendim ağlarım
Coşkun seller gibi akar çağlarım
..
Su Uyurda Düşman Uyumaz Derler
Dört bir yanımızı terör sarmışken
Seni ellere yem etmez bu erler
Çok dikkat edelim sona varmışken
Su uyarda düşman uyumaz derler.
..
Mazlumlara saldıran
Namusun başın açan
Çevreye acı saçan
Kan üstüne kan kokan
Uyan uyan Müslüman
Uyan düşman çok yaman
..
Vidin dedikleri ufak kasaba
Kesilen kelleler gelmez hesaba
Aldı kafir sardı düşman nazlı Vidin'i
Vidin'in içinde beyler kızıydım
Anamın babamın iki gözüydüm
Kafeste beslenmiş güvercin kuşuydum
..
Kar’ mı yağmış dağlara, aman dağlar bulutlu,
Çöker, çöker de oynar, Mehmet ağam çok mutlu,
Beşli martin çatılmış, gümbür, gümbür oynarken,
Her attığını vurur, düşman görmüş Harputlu.
Kar mı yağmış dağlara, aman dağlar dumanlı,
Şaşmış şaşırmış gelmiş korkmuş kahpe yunanlı,
..
Dün konuşan bugün dargın
Dost görünen düşman imiş
Kuyum kazmış bana sargın
Dost görünen düşman imiş
Koyun, kuzu güder idim
Yolum doğru gider idim
..
Kırmızıdır sevdanın rengi
Umutlarsa beyazlarda saklıdır.
Saralım beyazları kırmızılara
Tadına varalım özgürlüğün.
Kim varsa umuda düşman
Kim varsa sevdaya yaban
Her kim ki barışa düşman
..
Konu:Sitem..
Sevgiyle yaklaştım bütün canlara
Hoşgörülü saygılı,değer vererek
Herkezi kendim gibi sanırdım amma
Kim dost kim düşman öğrenemedim..
..
Sanki o dağları kendi yaratmış,
Yüklenmiş kibiri gözü karartmış.
İnsanlık adına sanki ne yapmış,
Öyle bir kibirli düşman başına.
Bakmıyor haline amentubillah,
O sanar el diyor bana maşallah.
..
“Dikkatli olmamız gerek! ”
Böyle bir zamanda, böyle bir anda
Düşman belli değil, dost belli değil!
Koynunda beslenen, çıkar yılan da
Düşman belli değil, dost belli değil!
..
“Hatasız insan olmaz” diye meşhur bir sözümüz vardır. İnsanlar hatasız olmaz da, o insanlardan mürekkep millet ve o milletin meydana getirdiği devlet hatasız olabilir mi? Elbet de olmaz. Hatalarını, kusurlarını fark eden insan tövbe eder arınır. Böyle bir farkında oluş insanı, başkalarının kusurlarından çok kendi kusurlarını görmeye sevk eder. Aksi takdirde insan çürür, leş olur. Peki, millet ve milletin oluşturduğu devlet nasıl arınacak, nasıl tövbe edecek? Her şeyden evvel böyle bir arınmayı kabul edecek mi? Diyelim ki kabul etti; nasıl tövbe edecek ve nasıl arınacak? Sahi, devletin tövbesi nedir, devlet nasıl arınır? Bu gibi soruların cevabı bugüne kadar verilmiş midir? Bilemiyorum.
Çoğu kişi devleti, kolektif aklın ürünü olduğu için daha az hata yapar zanneder. Oysa kolektif aklın kolektif sorunları vardır. Bu da devletlerin de hata yapmasına sebep olur. İstişareye dayalı sistemlerde devlet daha az hata yapar. Açık, şeffaf bir devlette istismarlar daha az olur, yanlışlar daha erken fark edilir ve çok geçmeden düzeltilir. Aksi halde, küçük günahların birikip insanların kalbini kararttığı gibi, kurumların hata ve günahları da birike birike devletin vicdanını karartır. Bu da yanlışları başka bir yanlışla düzeltmeye sevk eder ki işte çürüme de burada başlar. Kapalı sistemlerdeki erken ve içten içe çürüme bunun en büyük kanıtıdır.
Denetlenemeyen kapalı yapılar,”kendi gözündeki merteği görmeyip başkasının gözündeki çöpe kafayı takan” insanlar gibidir. Bunlar için düşman hep dışarıdadır ve bu düşman kendilerini yok etmek istemektedir. Bu tür yapılar, kendi içindeki çürümeyi örtmek için, hep hayali düşmanla boğuşup dururlar. Zamanla böyle bir düşmanın olduğuna da inanırlar. Yani, tam bir Donkişotluk hâli. Artık Yel değirmenleri, yel değirmeni değil, düşmandır ve imha edilmelidir. Fakat Donkişot için düşman, sadece yel değirmenlerinden ibaret de değildir. O, her an yeni düşmanların peşindedir; arar ve bulur. Çünkü Donkişotluk sürekli düşman bulmakla mümkündür. Gün olur bu yapı, gerçek düşmanını da üretir. Bir de bakarsın dağı taşı eşkıya ile dolmuş. Çünkü her aşırılık karşıtını üretir. Unutulmamalıdır ki “istibdat, anarşistlerini kendi koynunda besler.” Bugüne kadar bu hep böyle olmuştur; bugünden sonra da böyle olacaktır.
Kendi içindeki suçluların ifşa edilmesinden rahatsızlık duyan ve bunu her fırsatta dile getiren kurumlardan müteşekkil bir devlet, arınmayı kabul eder mi? Zor. İmkânsız mı? Hayır. Çünkü devletlerin birden çok vicdanı vardır. Biri kararsa bir diğeri temiz kalabilir. Bu hâl demokratik yapılarda daha çok görülür, dolayısıyla sorunların çözümü de daha kolaydır. Mutlaka dirençler olacaktır. Mesele, kurumları kırıp dökmeden, kurumlar arası bir çatışmaya mahal vermeden sorunların nasıl çözüleceğidir. Peki, bu nasıl olacak? Tabii ki devletin kararmamış vicdanını harekete geçirerek. O vicdan da hukukun, yargının içindedir. Devletin tövbesi, arınması ise, suçlu kim olursa olsun ve makamı mevkii ne olursa olsun onu yargıya teslim etmektir. Sanırım gerçek vatanseverlik de budur. Aksi her hâl suçtur, günahtır, vebaldir; ya hâb-ı gaflettir, ya dâlâlettir ya ihanettir.
..