Zor bir işmiş vesselam,
Sigarayı bırakma,
Hem dost söyler hem düşman,
Sigarayı bırakma!
..
Sevgili Yurdumuz ' a, göz dikmeyen millet, yok...
Dışarıda, düşman çok; içte hâin, illet, çok...
Bu yüzden, TÜRK DEVLETİ, güçlü olmaya mecbur;
HER OYUNU BOZAN GÜÇ...olur isen, zillet yok...
..
Arasından su sızmayan dost iken,
Karakedi geçti düşman mı olduk.
Bunca zaman çılgın gibi sevdik de,
Verilen sevgiden pişman mı olduk.
..
Umuduna yüklenirsin aşkın gönlünde iken, deniz olmayan şehirlerde yüzdürdüğün gemilerin farkında değilsindir. Her aşk bir serüvendir aklı gönlüne yenik düşenin. Kim bilebilirdi ki bir avuç gözyaşına teslim edecektin ruhunu, bilirsin bıçak yarasını tuzu ilk sevdiğin bastığında, kabuk bağlamayan hayallerin katili olmuştur gönül tacının prensesi, ihanet değildir de nedir bu söyle. Şimdi devrik bir kral gibi tacını onun gönlüne emanet, umutlarını iki göğüsünün boşluğuna defnedersin. Ölümde Allahtan şüphesiz ama kabir yar olunca Azrail umut olur kefenlediğin hayallarin namazsız gömülür...
***
Sessiz bir gecede kaybedersin tüm çığlıklarını çıkmaz bir sokağa sürüklenirken hayallerin ay parçası güzelliği ay’dan bile küstürür seni geceye düşman olsan bile hep gece yarısı bileğine düşer hisli bir neşter kan revan düşlerinde boğulursun bucalarsın çabalarsın ama iyice batarsın dibine aşkın. Kefenlenmiş bile olsa hayallerin tabutuna bir omuz veren ararsın, pişman değilsindir ama keşkelerin esiri olmuşsundur. Denizi olmayan şehirlerde ararsın gemine dümeni bir serüvende yenilgini kabul eder hükmüne biad edersin ayrılığın…
***
..
Borç verdiğiniz zaman bir dost kazanırsınız.
Borcunuzu geri istediğinizde de
bir düşman kazanırsınız.
****************************************************
Acılarını gurula kamufule edenlere, gıpta ile bakıyorum.
..
Bu gece koynumda koca bir karadelik doğdu,umutlarıma düşman
Geleceğine dair soluk soluğa bekliyor gözlerim çiçek kokunu
Belki gelen bu sefer yokluğun değildir diyorum teselliye yakın
Ama sen değilsen gelen çeksinler artık ipini bu bekleyişlerin
..
Kahramanımız,mutlu mesut rutinine devam etmekteyken bir gün Emine tarafından öykü yazmamak ve tembellik etmekle suçlanır...bunu ilk duyduğunda ''amaaaaaan boş ver, kim uğraşacak şimdi eşiği geçmekle, dostla düşmanla, çileyle, ödülle dönüş yoluna girmeyle filan'' diye düşünüp hiç oralı olmaz...daha sonra içinden gelen sesle rehberle karşılaşır: ''Emine'nin dediklerini kati suretle haketmiyorsun, çalışkansın sen...çalışkansın sen...çalışkan! ''...İçinden gelen sese hak veren kahramanımız eşiği geçip özel dünyaya ulaşır.....Burada karşılaştığı insanların bazıları Emine'nin gazabından tırsarak yandaş olur.kimileri ise adalet duygusu ile korkusuzca kahramanımızı destekler....dostunu düşmanını burada tanıyan kahramanımız mağaranın önüne gelir ve en derinlerine iner.....rüyasında gördüğü yaşlı bilge burada bir defter-kalem ve fotoğraf makinesinin kendini beklediğini, onları bulursa hayırlara vesile olacağını söylemiştir ona....burada ona öykü yazdırmamak için kumpas kuranlar mı dersiniz, iftira atanlar mı dersiniz, ayağını kaydırmaya çalışanlar mı dersiniz....aslan kahramanımız çilesini kahramanca çeker..... bir ara ayağı burkulup mağaranın en derininin dibine düşer.....aman tanrım! öldü mü yoksa, dediğimiz anda bir de ne görelim; kahramanın kirpiği kıpırdar...yaşasın! kahramanımız usulca ayağa kalkar....gözüne uçurumun kenarındaki kayalığın üzerindeki kağıt-kalem ve fotoğraf makinesi takılır....yere sıkı sıkı basarak yavaşça ilerler...o da ne, malzemeler aşağı doğru kaymaktadır.aşağıda alevden bir nehir vardır. kahramanımız son bir hamle ile düşmeden yakalar malzemeleri.....oturup bir güzel öykülerini bu deftere yazar...ve yazdıklarının fotoğrafını çeker facebook'ta yayınlamak üzere.....ödülünü almış, dönüş yoluna geçmiştir.....sıradan dünyasına geri dönen kahramanımız eskisi gibi değildir, değişmiştir.. ''DÜŞMAN ADAMI MAL SAHİBİ YAPAR! ! ZİHNİYETİNE BÜRÜNMÜŞTÜR ARTIK..... ''Emine'ye kızdım, yazdım, oldu'' der öyküleri için....sıradan dünyasında orada öyküler yazdığını duyan yayınevleri birbirini itelemektedir kahramanımızın elinden defteri alıp, öykülerini basmak için.....kahramanımız uzaktan kendisini melul melul izleyen Emine'ye 4 numaralı kahraman bakışını fırlatıp yoluna devam eder..........
..
Dün sabaha karşı kendimle konuştum.
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum...
..
İçimdeki düşman
Nefis denen şeytan
Eğ başını gelen Hak'tan
Vazgeç canımı yakmaktan! ! !
..
dününe bu kadar sadık ve yarınına bu kadar düşman bi adamdan söz ediyorum yine...
bu adam ki kimi sevmek istese bulurdu kendini dünün kanayan yerinde ve bu yerin derinliklerinde bazen bi kadına olan sadakatin ihanetini ve bazen de bi dostun düşmanlığını görmek hiçte zor değildi...
ve geçmişe yapılmış olan her yolculuk,daha da eskitirdi geleceğini ve bir o kadar yenilerdi geçmişini..
..
Madem ki hepimiz insanız; doğru insana: doğru ateş, doğru olgunluklar! .
Doğru ol ki; kendini tanı, dostunu tanı, seni düşman belleyenleri de tanı! .
Doğru ol ki; hayatı tanı, feleği tanı, çarkı tanı! . Hayatlar, felekler, çarklar! .
Doğru ol ki; hayatın akışında, feleğin çarkından geçerken, bildiğin olsun! .
..
Hep sessiz hep sakin hep durgun
Acılara dost, sevinçlere düşman hep darbe hep vurgun
Çile yolunda yıkık, yılgın hep yorgun
Güzel bir gün bugün bir gül bugün doğum günün
..
Şükürler, keşkeler yağdı durmadı,
Bazen mesut oldum, bazen de pişman.
Başka birisine gerek kalmadı,
Ben bana olmuşum en büyük düşman...............
..
İdrak meselesidir bizim aşkımız,
İdrak edemeyenlere göre ise; şaşkınız.
Davranırlar bizlere düşman gibi,
Gönlümüzü kırarlar bir cam gibi.
..
Bu nasıl bir haldir bu ne gafillik?
Herkes bana düşman, ben ahiretlik.
Kararsızlık hain tutmuş yakamdan,
Haktır bana ölüm, ölüm tam benlik.
..
Ölüm kadar yakın, cennet kadar uzak olsan da düşlerime,
Gözden yaş akmasın diye sıkılmayı öğretirim dişlerime.
Yumruğum her gece düşman kesilirken bu duvarlara,
Secde eder, uyurum karanlığa..
..
Bir dost,'bir düşmanın var 'dedi.
'Bilir misin kim düşman, kim yar 'dedi.
Ayna tuttu yüzüme..'Bu resme çok iyi bak'
'Senin en büyük düşmanın, bu hıyar 'dedi
..
dost düşman maskesi yırtıldı
yılan başları göründü
bir mevsim çıkışı namluya sürüldüm
yılan başlarına sıkıldı yumruklarım
..
Taze filizlerin Çanakkale’ye koşmuş,
Düşman girmesin diye ölümüne coşmuş.
Yurdun; candan, canandan bile hoşmuş
Hakk’ın rızasından gayrisi de boşmuş.
..
Dün gece usuma düştü çocukluğum ve anılarım. Bir bayram sabahında giymiştim ilk kez kırmızı iskarpinlerimi. Evimizin salon penceresi altında duran büfenin önünde, ellerim belimde vermiştim pozumu. Suratım asık gözlerim yaşlıydı.Günler öncesinden başlamıştım ağlamaya.Babamın gömleğinden bozma karpuz kol çizgili blüzum, şemsiyeden bozma puantiyeli kloş eteğim, ayaklarımda bilekten bağlamalı kırmızı iskarpinlerim. Ha bir de saçlarımda kırmızı kurdelalarım. Anneme sitem etmiştim, fiyakalı ayakkabılarımın üzerine yakışmadı diye elbiselerim!
Babam teselli etmişti. "Ağlama kızım! Dost başa düşman ayağa bakar" demişti. O zaman çocuktum ya anlamamıştım. Şimdilerde büyüdüm kocaman oldum. Aslında babam; Büyüyeceksin kızım büyüyeceksin! Demek istemişti.Ne zaman vitrinlerde kırmızı iskarpin görsem, pencere önündeki büfenin tozunu alan annemin, gözyaşlarımı avuç içleriyle sildiği ve babamın dost ile düşmanı anlatırken, yüreğime koyduğu tebessüm dolu bayram sabahlarını hatırlarım.
..