Hep suçu dünyaya buluyoruz da,
Kirlenmemiş yeri olanlar var mı?
Çoğumuz beş vakit kılıyoruz da,
Müslüman olarak kılanlar var mı?
Caminin önünde kul kıvranırken,
Bize Cumhuriyet kurup da gittin,
Meclisi de yere çaldılar Ata’m.
Cehalete yumruk vurup da gittin,
Sessizce hürriyet aldılar Ata’m.
Atatürkçüyüz(!) der, hep bir ağızdan,
Memleket büyüğü diyerek vardım.
Etiketin yoktur, gelme, dediler.
Geri dönüp derdi yumağa sardım.
Etiket edindim, alma dediler.
Filanı, ziyaret için aradım.
Vatan bedelini hesapsız kanla
Veren yiğitlerin öldüğü yerdir.
Kan kokusu alan çakalın kinle
Saldırıp cehennem bulduğu yerdir.
İki öğün yemek mideler açtı
İnsanın kıymeti ülkemde yoktur,
Böyle gidecekse çok canlar yanar.
Ölünce veryansın edenler çoktur,
Dışarıdan gören Avrupa sanar.
İçteki uşaklar yardımcı dışa,
Balığın gözüne baktım morarmış.
Taze demek için tuz çare değil.
Kuyruğu yan gelmiş, düşüp kararmış.
Tekrar yüzdürmeye buz çare değil.
Güzelin kaşları eğilmiş yana.
Hızır Paşalara isyanım vardır.
Dilimin ipini çekemiyorum.
Ne dürüstlük kaldı ne ahlâk yardır.
Kelimin kepini takamıyorum.
Kaldırımdan inmem çarparlar bana.
Pir Sultan Hızır’dan çekmiş zevali,
Yaralı yürekten akıtmış seli.
Bir Veysel Karanî çalmış kavalı,
Yaralı yürekle yetişmiş veli.
Âşık Veysel hasret yaşamış göze,
Hep halden şikâyet ediyorsun da,
Bir nefesi alıp vereme de gör!
Gençliği çürütüp gidiyorsun da,
Boşa geçen ömrü cereme de gör.
Zıpır zıpır oyun oynanan günler,
Anneler gününde kabrine geldim
On yıl nasıl geçti anlat ey anne?
Atalık ne kadar zor imiş bildim
Sen neler yapmıştın dinlet ey anne.
Bırakıp gittiğin gibi vaziyet
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!