Dursun bey Şiiri - İlyas Kaplan

İlyas Kaplan
1279

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Dursun bey

sabahın kör vakti
bazen yalnızlığı delen bir telefon geliyor
hiç tanımadığım kişilerden
diğer uçta ve sesi alabildiğine kardeşlik kokuyor
yıllardır biriktirdiğimiz dostlar gibi
başlıyorsun muhabbete daha ilk tanışmada
görüşmek üzere inşallah deyip
kapatınca
sevinçten ağlıyorsun
bizi kardeş yapan
Rabb’e hamt ediyorsun

ezan okunuyordu
saba makamında ezanın sesi
içime işliyordu namesi
içten içe giriyordu gönlüme
ben en çok ezan sesini özlerim
uzakları yakın
mesafeleri yok eder aynı safta
canım nasıl da secde çekiyor şimdi
bir solukta ulaşabileceğim bir cami olsa da
oraya gidebilsem

gözlerimi araladım
hava henüz aydınlanmamıştı
yorganı üzerimden ağır ağır bir tarafa doğru itip
dirseklerimden kuvvet alarak doğruldum
biraz zorlansam da
bu koca vücudun benim olduğunu biliyor
onunla yaşamam gerektiğini
hatırlatıyordum kendime

sabah namazı için
daha doğrusu ben kalkmıştım
dargın mıydı acaba demiştim
lakin darılmamıştı bana
yürek sesim
hadi kalk dedi
gün ayacak
güneş doğacak
kul olduğunu hatırla
kıl namazını

azap kılan yakıcı bir alevdir
yatağın kucağından uyanmak
sabahın soğuğunda
başıboş ve kaygısız
ruhla bedenin münasebetlerini ilişkilendirmek
ilginç bir serüven sanki
hele ki seher vaktiyse

ayaklarımı yere basıp
dengemi koruyarak banyoya gittim
soğuk suyun tenimi titretmesine müsaade ederek
aldım abdestimi
dışarıdan kuş sesleri geliyordu
mevsimin hüznüyle
karşı karşıya kalmak istemiyor
perdeleri aralamaktan çekiniyordum

güneşin doğarken verdiği o hafif kızıllık
sabah serinliği geçip gitmişti
güneş tepeye kadar tırmanmıştı
neredeyse öğlen olacaktı
kahvaltı yapmak zül geliyordu yine de
dolaptan zeytin ve peynir çıkarıp
çayı da demledim
küçük bir demlik çayı
rahatlıkla bitirebiliyordum yalnızken

balkona çıktım
güzün hafif rüzgarı ılıktı
üşütmüyordu
çayımı yudumlarken
yaşlı komşumuz seslendi
o an yaşadığım irkilmeyle
kendime kızdım
ne haddime
yalnızca birkaç yaş vardı aramızda

öğle ezanı yaklaşmıştı
caminin yolunu tutmuş gidiyorduk
aceleyle evden çıkıp ona yetişmek için
adımlarımı daha da hızlandırdım
şakayla karışık ona takıldım
hiç de beklemiyorsun be ahretlik
vakit girecek
az kaldı hadi
bir şeyler mırıldanıyordu
dua okuyordu sanırım

ayağımızın altında kayan taşların sesini
duymazdan gelerek
derin iç çekişimin ardından
birden eski zamanlar geçti aklımdan
film şeridi gibi
ne de çabuk geçmişti zaman
böyle aniden

yol boyunca
şu an hayatta olmayanlar geçiyordu aklımdan
ben kalan tarafta idim
kalan mı
göçen mi fazlaydı sorusunun garipliğini
iliklerime kadar hissettim

hakeza uyuduğum yatak
yemek yediğim masa
su içtiğim bardak
en ufak şey dahi eceli hatırlatıyordu bana
ölüm çok garip bir şeydi

geceleri uyutmuyordu
yemek yerken duraksatıyordu
yürürken yavaşlatıyordu
düşünürken
daha da düşündürüyordu

ölüm
kalana çok şey yapıyordu
göçüşün verdiği garipliği anbean taşıyordum
bu duygu bırakmıyordu ki hiç beni
yerde duran sararmaya yüz tutmuş yaprak bile
yahut bir çakıl taşı
tuhaf geliyordu insana

halini kabullenen bir ademin sükuneti vardı üzerimde
sol yanıma tarifi imkansız acı saplandı
yavaş hareketlerle dudaklarımı ıslattım
yandaki dükkandan
bir bardaktan su içtim

cümlelere bile cüretkar olacak şeyler
gözlerimden okunuyordu
bu kez öncekini aratır cinstendi sessizlik
ayağımın altındaki taşlar da ses çıkarmıyordu
ağır mı geliyordu artık
şu yalan dünya

hiç sorma
insan diyecek bir şey bulamıyor vallahi
ne diyecekti ki
hangi cümleyi hangisinin önüne geçirebilecekti
hangi duygu kırgın kalmayacaktı

uzun zamandır böyle fena olmamıştım
neyimize güveniyoruz
hayat devam ediyordu
birkaç masa ve etrafında sandalyeler
masaların üzerlerinde gazeteler
etraflarında ise birkaç yaşlı adam

selamünaleyküm cemaat
boş sandalyeye otururken
ve aleykümselam
birbirine karışan sesler
ne var
ne yok
bildiğiniz gibi
işte

elindeki gazeteyi yavaşça katlayarak gözlüğümü çıkarttım
meraklı bakışlarla
derin bir iç çekiş
iyiyim
Mevla’m sağlık sıhhat versin hepinize
amin lafzı çıktı ağızlardan

siren sesi dikkatleri üzerine çekerken
telaş kapladı içimi birdenbire
durmuş beye bir şey olmuş olmasın maazallah
sessizce ayaklandık hep birlikte
kendi telaşımızı bastırmaya çalışarak
ambulans bize yaklaşarak durdu
başımız sağ olsun
kaybettik
durmuş beyi

bir kişi daha eksilmiştik
ben kalan tarafta idim yine
kalan mı
göçen mi fazlaydı sorusunun garipliğini
iliklerime kadar hissettim

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 1.9.2023 11:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlyas Kaplan