Öldükten birkaç saat sonrası küs ve üvey;
O hıçkıra hıçkıra ağlamalar azalır.
Evde yeme içmeyle ilgilenen her birey,
Kabirde çiçekli Kur’an saçar, hali hazır.
Aklın cinneti, organizmalar çalışırken,
Cenazeye gelmeyenler taziye bildirir.
Konu komşu spor ile siyaset konuşurken,
Sözler sonraki günün planlarıyla kesişir.
Çürümeye başlarsın yirmi dört saat sonra;
Reklam mesajları telefonuna gelirken,
Tırnaklarınla dişlerin dökülür mezara,
Miras paylaşımı avukata sorulurken.
Seyre dalarken duvardaki asılı resmin,
Eş ve çocuk bir komedi filmiyle gülüşür.
Radyoda şarkılarla tepinen acizlerin,
Yüzü güleç halleriyle sıvıya dönüşür.
Vay be, bu kadar oldu mu, der kefenleyenin;
Daha dün gibiydi, koskocaman bir yıl olmuş.
Bir iğne olup beynine saplanan beşerin,
Ölüm korkusu gözlerine yaşla hapsolmuş.
Bir gün eski bir fotoğrafta görür, hatırlar,
O bedeninden geriye kalan kemiklerin.
Dünyadan geçerken hoş bir seda almayanlar,
Biriktirdiğin sandığın zanlar, el âlemin.
26 Ağustos 2024 / Pazartesi / Ankara
Halil KumcuKayıt Tarihi : 26.2.2025 11:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Dünyadan geçerken, arkamızda bıraktığımız izler, zamanın soğuk unutkanlığına teslim olur; yaşamın sevdikleri bile, geçici bir izden ibaret kalır."
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!