Dün Gibi
bir eylül sabahıydı yolumuza düşmüştü asker postalı
suskun balkonlarda görünmeyenlerin kaygısı
sokak lambalarında gecenin karanlığı asılı kalmıştı
bir cemse sağ yol ağzını
gittiğim bütün hekimler aynı şeyleri söylediler
söz birliği etmişcesine
'aşk hastalığıdır bunun adı
ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra'
Devamını Oku
söz birliği etmişcesine
'aşk hastalığıdır bunun adı
ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra'
Muhterem kardeşim, akıcı ve akılcı güzel bir şiir beğenerek okudum . yüreğine düşüncene sağlık,
Yer yüzündeki tüm güzellikler sizin olsun.Sevgiler.
Tarihimizin bu kara gününe en çok CHP'liler ve marksist kalemşörler sövmüşdü de, ben de saf vatandaş olarak, onlara sempati beslemiştim. Bu CHP ve marksist artıklarının bugün en büyük silahı ise maalesef bu 12 Eylül zalimlerinin bize dayatdığı Anayasa oldu. Ne mutlu Türk'üm diyene!
***Ali Hoca sorguda kazandı elindeki titremeleri sürekli üşümeleri
ve yorumsuz bıraktı bütün yaşamsal ilkeleri....
basamaklar yorgun düştü anıları çoğaltıp çoğaltıp anlatmaktan
korkuluklar ısrarlı direncini yitirdi boyana boyana
kapılar gıcırdamıyor artık açılmıyorlar da
pencereler süslü püslü ama ifadesiz perdelerle örtülü
dostluklar yerini küçük hesaplara çıkarlara bıraktı
gizli sevdalar çıktı bir bir ortaya kimi erdi muradına kimi yenik düştü zamana
ve ne yazık; yitip gitti çiçek gülüşlü yüzler ardarda***
UNUTMAYAN/UNUTTURMAYAN bu duyarlı yüreği yüreğimle selamlıyorum..tam puan..tşk.ler..
EYLÜL
Sapi kanli
bir biçagi
animsatir eylül bana,
Yasamin acikli karanlik yollarinda,
Kabzasi
bir zebani üniformalinin elinde
namtisi emekçilerin sirtinda sapli !
Öyküsü Berlinden yola çikar bu zulmün,
Sofyada biçak biler tütüncü kizlarin kaniyla
Dolasir Balkanlari, uzanir Volga boylarina
ve daha sonra Ant daglarina, Anadoluya.
Kanla yazdirilmistir tarihe
ellialti milyon canla yazdirilmistir,
Yapilsaydi ülkeler alamazdi anitlarini,
Sigmazdi kitaplara
eylül kurbanlarinin destanlari...
Eylül akan kanimizdir
ve karartilan sabahimizdir
sevdali yasamin yaz baharinda,
Yarasalar kesmistir yollarimizi
Daglarimizda kara kondorlar
Akbabalar üsüsür kan göleklerine
Can verir aydinlik yagli urganda...
Eylül karanliklaridir korkak geleceksizligin
bütün isiklarin düsman bilindigi,
Sövülen aydinliklara apolet sürülerince,
Cellatlarin utku gösterisidir
Kanli kasalarin siskin göbek zilgitlari,
Týrpanlanmasidir ülkelerin gül fidanlarinin
Ankarali, Santiagolu, Berlinli kasaplarin elleriyle
Onbirli, onikili ve daha niceli gecelerde...
Eylül hazan degildir romantik ve sari
tatli bir hüzünle düslere salmaz insani,
Eylül bahar degildir çagil çagil yeseren
costurmaz yürekte sevdalari,
Eylül denince benim sirtima
kalles bir kursun saplanir
dünyanin bütün emekçileriyle birlikte
kanar gelecegimizin bagri !
23 Eylül '7
Melbourne
”…
çeyrek asır geçti gitti avuçlarımızdan
…”
yıllar eskise de yenilene yenilene büyüyor acılarımız/ ne çoktuk/ acılarımız ne çok/ yüreğimizde binlerce öfke/ bilinçlerimizde anılar/ karşımızda suç örgütüne dönüştürülmüş devlet/ ne çok canımı aldı/ geleceğimizi ne çok…
“…
apartman korkulukları fısıltıyla konuşmuştu
Murat nerdeydi Ahmet evde miydi
ya Topal Hasan kaçabilmiş miydi olduğu yerden
niye kaçsın ki demişti dördüncü kattaki saksı çiçeği
ne yapmıştı ki ne yapmışlardı ki
…”
yer anladı/ gök anladı/ saksıdaki çiçek, tarlada tohum anladı/ bir tek yağmayla el koydukları yıldızları omuzlarında gezdirenler anlamadı……
“…
her 12 Eylül' de
suskunluğa boğulan balkonlara
gidenlerin adını fısıldayan yapraklar...”
kapılara asılı kalan gözyaşlarının/ paletlerin acımasızca ezdiği yolların/ dilidir/ balkonlardaki sessiz çığlık/ yaprakların kendi aralarındaki fısıltı…
“…
okuma evi o sabahın bir hafta öncesinde bombalanmış yıkılmıştı zaten
çoban çeşmesine gelince çoktan bir süpermarkete kurban gitti
…”
bilgiye düşmandı beşli çete/ yandaşları/ alkışçıları emeğe düşmandı/ ellerinde silah/ arkalarında soyguncuların gücü/ tüm güzellikler ağızlarında salya olup akardı.
Şiirin sonunda olayların sincan’da yaşandığı notu düşülmüş olsa da yaşayanlar ve araştıranlar (gözleri kör, kulakları sağır, bilinçleri kapalı olmayanlar) biliyor ki; bu şiir Türkiye gerçeğidir. Ve biliyoruz ki; 12 eylül faşizmi tüm ülkeyi açık cezaevine dönüştürmüş, gözaltına aldıklarına içerde işkence yaparken; yargısız infazların, ansızın gelen gözaltıların ve yitirilmelerin sonucu olarak dışarıda kalanlara da psikolojik işkence yapmıştır.
Şiir 12 eylül sürecinde yok edilen yaşamları kişiler üzerinden anlatırken, yalnızca o güzel insanları anlatmakla kalmıyor bir kez daha bizi tanık ediyor sanki… yargılarımız, değerlendirmemiz ve lanetlememiz için…
Özellikle baskın anlarının anlatıldığı dizeler sanki yeniden yaşatıyor. Cemselerin, askerlerin tuttuğu köşebaşlarındaki insan avını…
Sözcük seçimi, olayların anlatımındaki yalınlık ve fazla dramatize etmeden (arabeskleştirmeden) sunulan gerçeklik şiire güç veriyor. Ayrıca şiirde yaşamlarından an’ların sunulduğu insanlarla bir yakınlık kurmamızı sağlayan sıcaklık, insanilik kendini yoğun olarak duyumsatıyor. Şiir ne kadar bizi anlatıyor… o güzel insanlar ne kadar da bize benziyorlar/ ne kadar da yanıyor sol yanımız.
Yüreğine ve duyarlılığına sağlık.
dostlukla
12 eylül 1980 sabahını bütün çıplaklığı ile tekrar yaşadım henüz 14 yaşında bir genç kız olmama rağmen yüreğimizde va hayatımızda olan değişiklikleri en acı şekilde gördüm. Yaşamımızın hiç bir evresinde 12 eylül darbesi gibi tüm geleceğimizi yok eden hiç bir darbenin olmamasını diliyorum. Ve 12 eylülün hesabının bugünkü gençliğin en güzel şekilde hesabının soracağı günlerin gelmesini umutla bekliyorum.
Kutluyorum sevgili dost kaleminizi ve yüreğinizi. 12 eylülelrin hiç bir zaman unutulmamasını diliyorum.
Sevgiler yüreğimden yüreğinize
Bizlerin bire bir yaşadıklarını bir film şeridi gibi geçirdi şiir gözlerimizin önünden..Kutlarım şairim tebrikler..
Allah bir daha bu ülkeye o kara günleri geri getirmesin..
Selam ve muhabbetlerimle..yunus karaçöp
Pek az hatırladığım ama acısını daha sonraları da hissettiğim bir günü çok çarpıcı dizelerle dile getirmişsiniz.O günlere baktığımda büyük bir kaos görüyorum;bitmiş bir toplumun gözlerine sinen korkuyu...Ki o dönem insanlarının hala büyük bir korku derinliklerine gizlenmiş...Kutluyorum şiiriniz için...Saygılarımla...
O zamanlarda 10 yaşındaydım ve 12 Eylül kaosunu en yakın en fazla hissedilen yerlerden birinde yaşıyordum.Çocuktuk ve çocukluğumuza inen darbelerin etkisi hala üzerimde.O sebeple yazmış olduğum Çocuk adlı şiirimi paylaşmıştım şiir dostlarımla.Size onu gönderiyor duyarlılığınızdan dolayı ve güzelim şiiriniz için sizi tebrik ediyorum...
ÇOCUK
Ben çocuktum
Ekmek peynir yerdim sokakta
Şafak sökerdi ben başlardım misket oynamaya
Yazın sıcağında,kışın çamurunda
Çok meraklıydım
Ağaç yapraklarından sardığım cıgaraya
Ben çocuktum ve
Ülkemin bütün çocukları gibi
Sevdalıydım kavgaya.
Yıldırım UZUN ( Yakamoz Sakini )
ne acılar yaşamıştı bu memleket... hatırlıyorum da üniversitelere girilemiyordu, sokaklarda zincir, bıcak sesleri ve caddelerde kan vardı...Korkuyordu analar babalar, korkuyordu sokakta oynamaktan çocuklar...
Şimdi anadolu Üniversitesi Mimarlık fakültesi olan yer önceden eğitim enstütüsüydü ve evimiz yakınındaydı... akşamları kapıları sıkı sıkı kilitlerdi annem ve babam gürültü duyduğunda ışığı kapattırırdı..sabah uyanıp sokağa çıktığımızda ağaçların altlarından zincirler bıçaklar toplardık çocuk ellerimizle.... Babam okuduğu Cumhuriyet gazetesi çeketinin iç cebine saklar getiridi eve görenler ihbar etmesin diye...:))) hatırlıyorum da 12 eylül sabahında ekmek almaya çıkmıştım asker çevirdi yolumu ama oldukca nazik izah etti durumu ve geri döndüm...Bilmiyorum belki 12 eylülü yapanların hataları oldu ama onlara bunları yaptıranların hiç mi suçu yoktu?
Allah bir daha 12 eylülleri yaşatmasın..
tebrikler Nazlıhan hanım...
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta