Çokça sen azca ben içinde biz 7
Suskundum. Kendi içime dönük, içimde hiç kimsenin dokunmasına izin vermediğim kutsal bir mabedi inşa ediyordum. Gözlerin penceresi oluyor, ellerin açılıp kapanan kapısıydı. Yüreğin en dokunulmaz köşesine saklanmıştı. İçimden saklı şiir fırtınaları esip her yanı doldururken, suskunluğum o denli sana dokunuyordu. Senin yanımda olmayışın, senin aslında hiç gitmemiş olduğun gerçeğini şiirlerle ortaya çıkartıyordu. Suskundum yalnızlığıma dokundum; kalem kesiği, yaralarımı sızlatıyordu. Şiirlerden kan akıyor, üstelik sesim çıkmıyordu. Suskundum. Senden yoksundum. Mabedin içinde bulutlar büyütüyor, yıldırımların yüreğime düşmesine izin veriyordum. Seni her şiirde yaşanır kılıyordum. Susuyordum. Susarken, sensizliği kana kana şiirlerden içip susuzluğumu gideriyordum.
Sen bir ırmaktın suskunluğumu, susuzluğumu giderdiğim kıyılarında...
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla