Çokça sen azca ben içinde biz 12
Ölüyordum. Yazdıklarımın hissedilmemesini düşündükçe; kendimi öldürüyordum. Her şiirde intihar edip, şiir ağaçlarına kendimi asıyordum. Gecesine ölüp, sabahına yeniden diriliyordum. Şiir ölümdü. Şiir kurtuluştu. Şiir sendi. Sayısını unuttuğum şiirler yazılıyordu. Şiirler yazıldıkça; ben azalıyordum. Yazıyordum. Katilim şiir olacak bunu biliyordum. Kaçmıyordum. Şiirin nefesini ensemde hissedip, cinayetine meydan okuyordum. Yazacaklarım vardı. Yaşayacaklarım. Dünya gözümden çıkmış, ben dünyanın merkezine inmiştim. Şiir okları yüreğime saplandıkça; imgelem fırtınalarına kafa tutuyordum. Sayfalar dolusu yazıyordum. Sayfalar dolusu yazarken seni düşünüyordum. Yazdıkça senden kurtulmayı istiyordum. Olmuyordu. Ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi, bir bedene bağlı yaşayan asalak parazit gibi yaşıyordum. Ne seninle oluyordu ne sensiz yaşanıyordu. Suçluydum. Sana olan tutkumun büyüklüğünü seninde görmeni beklediğim için. Senden ayrı kalmış olmanın altında ezildiğim için suçluydum. Çıkış yolu yoktu. Gidebileceğim bir yolda. Kendi eksenim etrafında, saplantılı yazılar içine gömülüyordum. Önceden nefes aldığım yazılar, şiirlerin askeri olmuş benliğimi kurşuna diziyordu. Ölüyordum. Sesim çıkmıyor, kanım akmıyor, kimseler görmüyordu.
Sus artık şiir! Sus artık! Hiç kimse yok artık!
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta