“güneş...”
/senin gözlerine bakarak kuş seslerini dinlemek,
demek ki bahar bu sabah, yeniden gelmiş diyebilmek/
işte bir çocuk süt kokulu rüzgarlar üflüyor, sütliman denizlere
küreksiz ve dümensiz bir sandal yol alıyor, bilmediği sahillere.
...ama doğumun başka tarifesinde
gözyaşıyla açmış çiçektir ölüm, yaprağını düşürür kaldırımlara
her sokakta ayrı renk bomba patlatır, ama bu kimin umurunda.
sen sakın bakma o tarafa…
“ben...”
/kutup soğuğunda yanıp, çöl sıcağında üşürken,
yüz yerden kırık kolumu, yenimin içinde gizlerken/
bu sahilde şimdi öyle ıslak ve yalnız, dünyamın en sonuyum
dün rüzgâr üfleyen o çocuğun, tükettiği soluklarla doluyum.
...ve üstüne bir nefes daha çekiyorum
bundan sonrası, ufuk çizgisinden de öte bir ışıksız aydınlık
ya da bilinmez bilmecelere sır vermez, aydınlık gibi karanlık.
işte böyle bir şey yalnızlık…
“bir de ay...”
/susmuş sesleri dinlerken senin gözlerini düşlemek,
gece en yakın yarındır diye, yeni baharları beslemek/
derken yalçın dorukların ardından, yükselir bir gümüş tepsi
şiirin şaire armağanıdır bu, inanın tanımaz bile yazan kalemi.
...ahhh bir de çalıverse kapı zilimi
yürekte ‘bekleyiş’ makamının son şarkısı, en sabırsız fasılda
seni karşılamak için güneşle birlikte, bak ’ay’ yanıbaşımızda.
gel artık canımın içi, geç kalma…
Kayıt Tarihi : 30.4.2012 08:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ya da bilinmez bilmecelere sır vermez, aydınlık gibi karanlık.
işte böyle bir şey yalnızlık…
Tek başına bu iki satır bile yetti dizelere hayran olmama,tebriklerimle..
İnsan bazen adını koyamıyor yalnızlığın...
Ve ben, bu adsızıma alışkınım ve de yadırgamıyorum yenilenen her yalnızlıkta yerimi...
Yüreğin hiç susmasın şair...
Saygımla.
TÜM YORUMLAR (86)