Dokunmasınlar / düz olduğunu sanan yazı.

Zafer Zengin Etnika
1608

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Dokunmasınlar / düz olduğunu sanan yazı.

kendisi olanın makyajsız hali, yamalarıyla kendi kokanın iz'cesi.

Yine pazar..tuhaf yağmurlar yağıyor ankara’ya yine..kar’ı kovalayan sadece, kendini ıslatan,bana dokunmayan yağmurlar..Ne çay kesiyor içimdeki susuzluğu, ne de yedi milyonluk şarap, Viski alsaydım, sonra boş ver, pahalı sarhoşlukları oldum olası sevmedim diyorum Kendimdeyim ya, kendi kendimi dinliyorum..Öğlen uykuların da sanki sabahmış gibi günaydın diyerek uyanıyorum..etrafımda örtülü perde, melankoli ve yalnızlık var..Çay bekliyorum sabırsızlıkla, yanına sigara..su vardı bir yer de uzun zamandır içmiyorum. Nasıl depodan sızın, benzin aktığı yeri yakarsa, içimde öyle yansın istiyorum. Ve sen yokken başka kadınları seviyorum..kazaklarının içinde yalnızlığımız.. acıyoruz Ürkek çocuklar gibi sevinip ağlıyoruz ve herkes birbirinin saçını okşuyor..hızlı olmasa da İçimizdeki çocuk şefkat içinde ölüyor

Küstüğünü unutmuşum

Kadın ve erkek muhtaçlığı bu kadar yaşarsa, aşkı kim yaşayacak, kim alacak koynuna deyip sigarama sarılıyorum..sigara içerken dünya daha hızlı dönüyor, sen yine dönmüyorsun.

Kendime yevmiye yazdım..şarkılar içinden bazılarını seçip, kanatlarını kopardım. Hani uçmasınlar maksadım. Maksadıma bende alışamadım ve o kadınla yattım..Görsen derdin Adam sen ne yaptın.

Acıları mı akıttım... Sus’a kaçtım, sonra ağladığı mı anladım

Hepsi olmasa da bir şey unutuluyormuş. Yabancı kadınları da, biraz bekleyince alışıp seviliyorlar. Sen sevmesen de insanlar ölmüyormuş işte anla.

Kapını kanattım..kanatlarımı sana taktım.. anlamadın.

Kaybettim senler koşuyor önümde. Seni izliyorum, Yaklaşıp yanına arkadan enseni öpüyorum. Sıcak.. Hiç acelem yok ya, esmer esmer düşünüyorum, neden dersen gözlerimle görüyorum

Gözlerimi en çok karanlıkta seviyorum

Seni en çok geceleri seviyorum..içime gömüp işte tekiz işte biriz diyorum ve saymaları yeniden öğreniyorum. Seni düşünürken kendime yevmiye yazmıyor ve seni düşünmeleri Severek taşıyorum. Soğumuş çayımı parmağımla karıştırıp ölmüş ve yaşamış suları seriyorum önüme..Parmağım üşüyor ve anlıyorum ki üşüyen her şey ölüyor.

- Biraz ağıtlar, türküler dinleyeceğim.. Sende gel dizim boş benim-

Kendime yevmiye yazıyorum. Hani zor iş ya seni düşünmek..Notlar almak. Yüzüne bakmak Gülüşünü o erkeğe, dön geri, dön geri diyen gülüşünü yazmak. Gülüşünü görüp erkek oluyorum ve çift yevmiye yazıyorum gözlerime..Ne olur işim bitmeden gitme, aç kalır kedilerimde..güvercinlerimde.

Kendime yevmiyeler yazıp..Seni götüreceğim topraklar için arsa parası biriktiriyorum. Uzanmış yatarken bile çitler çekip, kuleler koyuyorum. Senle sürdüğüm toprak ekin ekersem, Bizim olur diyorum. Diktiğimiz ağaçları, kalem kadar seviyorum..o yüzden duvarlar örüp yazıyorum.

Dokunmasın, tüm fakirlikleriyle içimize saklanmasınlar..öteye gidelim daha öteye. Yalnızlığa ihtiyacım oluyor yanıma seni alıyorum. ellerinden tutuyorum, üşümüyorum.

Kendime yevmiyeler yazıyorum. Biliyorum ki uzaktan kokumu almasan da, iki kelimem Tat bırakacak dudağında. Sen yoksun diye, satıyorum kendimi yabancı kadınlara..Alışıyorlar bana, bende onlara..Geceler bizim, sen gelsen sanki tufan kopacak, öyle sabırsız bekliyorum. Zamanında söylemedim diye edepsiz kelimeler öğrenip, sana anlatmak için bekliyorum..
Kendime yevmiyeler yazıyorum..koşuyorum dört duvar içinde çarptıkça çatlaklar yapıp, Ellerimi üzerimde dolaştırıyorum.. Seni hiç öyle görmesem de ışıklar içinde düşünüyorum

Kendime yevmiyeler yazıyorum..Bir yol tutup ellerimle seviştikçe, unutursun diyorum. Sevişiyorum, öyle çocuklar gibi değil. Utanmaz, arsız adamlar ordusu kadar aç ve bir o kadar sefil..Dokunmuyor hiç bir şey..Sanki ne kanun var ne adalet ne de ahlak. Sınırsızlığı düşünüyorum..Sınırlarında kalıyorum, işte bu yüzden kalemi yeşil ağaçlarla donatıp
Ondan ona zıplıyorum. Yere düşmeden kendime gelir miyim bilmiyorum. Bir yerinde rastlarsam, burası senin diyebileceğim bir yatağımda var artık..Kalem tıraş, sakal yerine ağaç Öğüttükçe, Sarı talaşlar da yatağa benziyor kendince..Biraz patiskam olsa, sana bakir gelsem
beni bozsan diye düşünüyorum orada. Sonra kapı çalınıyor paydos diyor biri..bakıyorum, Korkuyorum, senide alıp yollara düşüyorum.

Hiç’i arayan dervişlerle karşılaşıp,su paylaşıyoruz.sarhoş oluyorum

Kendime yevmiyeler yazıyorum..çırpınıp koşmuş binlerce kilometre yol almış o beden Neden yorulmaz diye sadece kuşlara soruyorum.. Kanadı kırılınca kendini bırakan. Yağmur yağdığında üşüyüp ağlayan o kuşlara. Yaralı olmak değil de, yarım kalmak koyuyor demek ki adama..Onlar da gitmeyi seçiyor. Sakat kalmak ağır bu coşkuya ve adama. Sıvazla sırtımı, bakmadan gözlerime ve konuşacak bir şeylerim olmadan gideyim. Susun ömrü su şimdi..Cilalanmış o pencerelerde su nasıl duramıyorsa ben de durmamalıyım. Bu arayış çölün ateşinde gizliyse gidip orada yanmalıyım. Hem sana, hem cehenneme saygılıyım. Yaralı kalmaktan az günahlarım. Gerisini sonra anlatırım.

Yevmiyeler yazıp kendime seni gezdiriyorum..keşke yanımda olsaydın diyorum..son şansım Kan kırmızı duvarlara ben çarpıyorum, ellerimi çatlaklara sıvıyorum ve...

29 03 2005

Zafer Zengin Etnika
Kayıt Tarihi : 30.9.2005 22:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Zafer Zengin Etnika