paltonuz yok diye,
titrediniz mi?
ayakabınızın altı delik diye,
üşüdünüz mü? hiç...
ayağınızı suya,çamura değdirmemek,
korkusuyla yürümek,
yalın ayak dikenli patikalarda yürümek...
birde o ayaz karlı kış geceleri,
diz boyu kara batıp yürümek,
soğuğa,kara,fırtınaya boyun eğmeden yürümek
zatureye yakalanmanın korkusuyla yaşamak
bütün bunların yanında,
açlığa,yoksulluğa boyun eğmeden yaşamak,
daha bir anlamlıdır.
romatizmalı yorgun bedenleriyle,
ezilmişliğe,sömürüye boyun eğmeden yürümek,
yürüdüğü yere varmak için yürümek...
(istanbul/1996) bbbb
Burhan GülerKayıt Tarihi : 11.7.2007 19:41:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bu bölgeyi ve ülkeyi tahmin etmesi zor değil sizce de haklı değil mi
şiir için teşekkürler çok güzeldi
bu da benden olsun doğudaki halkımız için izninizle
Ah bu diyar
Burada yaşamlara kıyılır gülüm.
Toprak kutsaldır ve beyler, gülün tomurcuğunda koparırlar kellesini.
Mekanı bilinmez yiğit olanın.
Rüzgar postasıdır onun.
Onların savaşı zulmeydi, ölüme ve haksızlığa.
Beyler ölüm sempatizanı, zulüm taşıyıcısıydı.
Bir savaşın ayak sesleri böyle duyuldu bir gelinin figanında.
Bebeler, ta gavur kundakta yitirdiler yaşamlarını.
Kıydılar bebelere.
Anaların ağıtı kokuttu beyleri,
Kıydılar analara.
Burada hakkı bilmezler, halkı tanımazlar gülüm.
Burada konuşana kıyılır.
Emeğe hançer vurulur.
Ekmeğe kan doğranır.
Feryadın, hakka ulaşmadan kıyılır sana.
Kayıp ve muğlak ölüleri, topraktan ırmaklar çıkarır.
Çiçeğe kandan gayrı çiy düşmez.
Düşenler ab-ı hayat ile kutsanır
Burada, o kahrolası sınırlar kanla çizilir.
Dikenli tel çekilir ufuklara.
Toprağın bağrına mayınlar döşenir.
Bu diyar adını kanla yazar dağa, taşa; ölüm diyarı diye.
Ölüm diyarı diyene kıyar.
Burada hayatın kesin çizgileri vardır.
Durup düşünene, mermi yatağında hazırlar ölümü.
Bu diyar kanlı diyar gülüm.
Kan göletlerinden seyreder savaşın yüzünü, zulüm taşıyıcısı.
Kan çöker şafağında tanında ipeksi toprağına.
Nasırlı herbir el dalar toprağın bağrına.
Sancılarla çekilen sigaranın efkara değdiği yerdedir umut.
Ve çırpınır dudur, kara sabanın dişlerinde.
Tohum serpen elde.
Tarlaya koşan soğuk ayrınında çağlar.
Ve hasatında gömer kendini toprağa.
Tarla da doğan, dağda büyür.
Ve savaşın çığlığında besler yavrularını.
Bu diyar öyle bir zamandır ki bilinmez.
Kendi yavrusunu yer devrim misali.
TÜM YORUMLAR (1)